49, enemy

4.3K 490 877
                                    

Rae Morris - Grow.

Rae Morris - Grow

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vedalar. Acı bir merhabanın sancısı vedalar. Kırılmış bir kalbin yankısı, geçmişin kördüğümü ve en kötüsü de, adını ağzına bile almaya utandığın bir adamın seni parçalayıp bir kenara atması. Vedalar. Gökyüzünün ağıdı, toprağın seni tutup ait olduğun yere çağırması.

Toprak, bilmeni isterim ki bende sana ait kimse kalmadı.

Karşımda gördüğüm mezarlar, kilisede gördüğüm tabutları içine alan bir hapishane gibiydi. Kilisedeki o bir saat, ömrümden yetmiş sene çalmış gibiydi. Tutunacak bir dal aramıştı ellerim. Lalisa'nın ince parmaklarına tutunmuş, ondan güç almıştım. Şimdi ise, ağlayan gökyüzünün yanaklarıma kondurduğu yağmur damlalarıyla veda ediyordum. Aileme veda ediyordum. Beni, bugünkü ben olmama iten insanlara.

"Kraliçe Roséanne." diye bana seslendi baş rahip. Bakışlarımı mezar taşlarından alıp ona çevirdiğimde "Söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?" diye sordu.

Bakışlarım, gölgemde kalan insanlara değmeye korktu. Hepsinin benden bir şeyler beklediğini biliyordum. Bazıları bu yıkımı ülkeden nasıl atacağımı sorguluyor, bazıları taç giyme törenimin ne zaman olduğunu merak ediyor... Bazıları da beni merak ediyordu. Bizim mutlu, hayattaki tek arzusu iyi bir gelecek olan prensesimize ne oldu? Onu kimler böyle köreltti? Kimler kafasındaki tacın gölgesi altında kalbini yerinden sökmeye çalıştı?

Alarick, sağ elini desteklercesine omzuma dokundurdu. "Bir şey söylemek zorunda değilsin."

Yutkundum. Bakışlarımı ona çevirdim. "Hayır," diye mırıldandım kuru bir sesle. "Bir şey söylemek zorundayım. Tek bir kelime, insanlara umut kazandıracak tek bir kelime söylemek zorundayım."

Alarick sessizce yüzüme baktığında bakışlarımı kaçırdım. Birkaç adım attığımda omzumdaki eli düştü. Baş rahipin yanına ilerlediğimde arkama dönmeye korksam da kendime güç verdim. Bir şeylerden kaçamazdım. Kaçacak bir şeyim yoktu artık.

"Bu yıkımın ardında kim varsa," diye başladım sözlerime. Şanslıydım ki sesim çatlamamıştı. "Bedelini ödeyecek."

Kalabalık gürültüler çıkartmaya başladığında bu sahnelere alışık olduğumdan tek bir sözün onlara yeteceğine emindim. Çünkü bu yaşadığım ilk sahne değildi. Leydilerimin katilini de bulmaya çalışmıştım, bebeğimin de... Her şeyi denemiştim. Her sözü söylemiş, her yemini dilime dolamıştım fakat katili bulamamıştım.

Şimdi görüyordum. Benim uzak diyarlarda aradığım katille yan yana uyuyordum. Onun dudaklarının arasında kayboluyordu dudaklarım, onun bedeni altında inliyor, onun kelimeleriyle yeşeriyordu çiçeklerim. Bir katilin yatağında aylarımı devirmiştim.

a queen and her tearsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin