20, inheritor

5.2K 592 326
                                    

Masanın üzerindeki kadehe uzandığımda içerisindeki şarabı gördüm. Canım nedense en sevdiğim içecek olan şarabı içmek istemiyordu. Elime aldığım şarabı yerine bıraktığım sırada karşıda oturan Leydi Mina'nın öfkeli bakışlarını gördüm. Jungkook'un dengesizlik konusunda kime çektiği şimdi gayet iyi anlaşılıyordu.

Tepki vermeden bakışlarımı ondan çektim ve birkaç güzel Senga müziği çalan topluluğa çevirdim bakışlarımı. Yemek bittikten sonra meyve ve tatlı kısmına geçilmişti ve bu küçük öğün, şu sıralar benim en sevdiğimdi. Özellikle sütle yapılmış tatlılara bayılıyordum.

Tabağımdaki tatlıdan bir çatal alıp ağzıma attım ve sırtımı sandalyeye yaslayarak hafifçe esnedim. Bugün oldukça yorulmuş olduğumdan uykum da gelmişti. Normalde at binen, ok talimi yapan, avlanan biri olmama rağmen böyle yorulduğum çok nadir anlardan birindeydik. Oysaki bugün çok da bir şey yapmamıştım.

Aradan geçen on beş yirmi dakikanın ardından başım da ağrımaya başlamıştı. Rahatsızlık hissiyle yerimden kalktım ve ilerideki masadaki oturan topluluğun yanına gittim. Ben, bir başka masada Haru ve Annya'nın yanında otururken Jungkook, Jimin ve adını bilmediğim bir lord bir başka masada soju içiyorlardı.

Jungkook, yanına yaklaşan beni gördüğünde yanındakilerden müsaade istedi ve yanıma doğru geldi. Bu sırada Jimin'in ağzının içinde bir şeyler geveleyip Jungkook'un omzuna birkaç kez vuruşuna şahit olmuştum.

Jungkook, onların yanından gülerek gelirken benim solgun yüzümü gördü ve kaşlarını çatarak gülümsemesini sildi.

Yanıma gelir gelmez "Sen iyi misin?" diye sordu. Elimle hafifçe şakaklarımı ovdum ve "Başım ağrıyor, biraz yorgun hissediyorum." dedim. Kafasını anlıyormuş gibi salladığında "Bir hekime gidelim istersen?" diye sordu.

Elimi havada onu geçiştirmek için birkaç kez salladım. "Gerek yok, üşüttüm ya geçenlerde daha atlatamadım bir kez daha hasta olacağım galiba." dedim.

Jungkook tatmin olmamış gibi kaşlarını çattı. "İyi ya, bir hekime git birkaç bitki özü versin sana."

Onu tekrar reddetmek için ağzımı açacaktım ki yanımızda Leydi Mina belirdi ve lafları ağzıma tıkadı. "Ne yapıyorsunuz bakayım siz burada?"

Jungkook gözlerini devirdi ve "Ne yapıyormuş gibi görünüyoruz, anne Tanrı aşkına? Konuşuyoruz işte." dedi.

Leydi Mina kaşlarını çattı ve "Aman bir kere de annenle düzgün konuş." dedi.

Jungkook yüzüne onu kaale almadığına dair bir ifade yerleştirdi. Gerçekten Jisoo'nun dediği gibi Jungkook, annesinden oldukça uzaklaşmış gibi görünüyordu.

Leydi Mina, Jungkook'un onu takmayışıdan sonra bana döndü ve "Neden şarabını içmedin?" diye tatmin olmamışcasına sordu. Ben ona şaşkınlıkla baktım ve "Canım istemedi." dedim.

"Olmaz öyle şey," dedi Leydi Mina ve eline ne zaman aldığını anlamadığım şarap kadehini dudaklarıma doğru götürdü.

Ben şok içinde ona bakarken Leydi Mina kadehi dudaklarıma hızla dayadı ve "Aç bakayım ağzını aç, aç!" dedi.

Ben şok içinde ona bakıp kafamı çevirerek kadehin baskısından kurtulmaya çalıştım. Jungkook da girdiği transtan kurtulmuş olacak ki elini annesinin bileğine koydu ve "Ne yapıyorsun?" diye şaşkınlıkla bana baktı. "Herkes buraya bakıyor, anne."

Leydi Mina bileğini Jungkook'tan kurtardı ve "Aman canım," dedi. "Gelinimi besliyorum!" Son cümlesini etrafta bizi izleyen insanlara bakarak yüksek sesle söylemesi gülmeme sebep oldu.

a queen and her tearsWhere stories live. Discover now