29, non stop

5.2K 605 336
                                    

yorum istiyorum, yorum 😻

Anna, Lalisa'ya yapması gerekenleri gösterdiğinde onun şimdi eskisine nazaran daha canlı ve sağlıklı göründüğünü düşündüm. Onu saraya aldıktan hemen sonra iyi bir duş alıp temizlenmesini sağlamış, daha sonrasını ise Lizzie, Anna ve Mary'e bırakarak köşeme çekilmiştim.

Jennie, mideye indirdiği kurabiyelerden birini bana uzattığında onu kibarca reddettim. "Nereye bakıyorsun sen?" diye sorduğunda etrafa alışmaya çalışan Lalisa'yı izlediğimi gördü ve meraklı bakışlarını üzerime çevirdi. "Kim o kız?"

"Taehyung'un saraya hayvana bile yapılmayacak bir tavırla getirdiği kızı duymama ihtimâlin olduğunu düşünmüyorum, Jennie." dedim. "Şayet tüm saray halkı bunu konuşuyor."

Jennie, Lalisa'ya üzgün bir bakış attı. "Hayat gerçekten çok adaletsiz, onun yerinde ben ya da sen olabilirdik."

"Evet," diye mırıldandım. "Olabilirdik ama olmadık, bu yüzden yapmamız gereken tek şey haksızlığa uğrayan insanlara merhamet göstermek ve ben Lalisa'nın üzerine küçümseyici bakışlarını tutan insanların rezaletine katlanabileceğimi düşünmüyorum." Seri bir şekilde oturduğum sandalyeden kalktım ve dans eden insanların arasından dikkatli bir şekilde sıyrılarak nedimelerimin yanına vardım.

"Lalisa?" diye seslendim yanlarına vardığımda. Lalisa, üzerindeki bakışların altında ezilmenin verdiği hoşnutsuzlukla yere eğdiği başını ona seslenmemle kaldırdı. "Majesteleri." deyip reverans yaptığında ona gelirken bir masadan kaptığım şarap kadehini uzattım.

Lalisa elimdeki kadehe tereddütle baktığında onunla alay etmemi beklediğini bakışlarında gördüm ve bu bakışların altında ezildim. Neler yaşadığını, nelere katlandığını bilemezdim belki fakat yaralarını sarmasında ona yardımcı olabilirdim. En azından onun için bunu yapabilirdim.

"Al hadi," dediğimde Lalisa titreyen elleriyle elimdeki kadehe aldı. "Teşekkür ederim, majesteleri."

"Rosie." dedim kendi elimdeki portakal suyundan bir yudum alırken. "Bana Rosie diyecektin, unuttun mu?"

Lalisa, bir şey söyleyecekken bakışlarını etrafta gezdirdi ve diyeceği her neyse yuttu. Yanımdaki nedimelerime bizi yalnız bırakmalarını istediğim bir bakış attığımda, hızla yanımızdan uzaklaştılar.

"Evet, seni dinliyorum."

Lalisa elindeki kadehi parmak boğumları beyazlayana kadar sıktığında merakla bakışlarımı onda gezdirdim. Kelimelerini toparlamak adına birkaç saniye durdu. "Neden bana öyle bakıyorsunuz?" diye sordu. Bana konuşma fırsatı tanımadan devam etti: "Neden böyle ilgili davranıyorsunuz? Bir prensesin bir köleye böyle davrandığı nerede görülmüş?"

Sorununu anladığımda hafifçe gülümsedim ve kuruyan dudaklarımı ıslattım. "Lalisa," diye mırıldandım ve boşta kalan sol elimi onun titreyen elinin üzerine koydum. "Neler yaşadın ya da yaşıyorsun bunu bilemem fakat hayat gördüklerinden ibaret değil. En azından ben öyle değilim. Mevki ya da konum, her neyse bunların hiçbir önemi yok benim için. Evet, bazı lider ruhlu insanların birilerini daha iyi bir düzen için yönetmesi gerekir ama sadece toplumu yönetir. İnsanların karakterlerini ya da kimliklerini etkilemememiz gerekiyor."

Lalisa, konuşmamın son anına kadar dinledi. Diyeceklerim bittiğinde ise yüzünde o kadar güzel bir gülümseme oluştu ki, içim sıcacık oldu.

"Teşekkür ederim," Duraksadı. Yüzündeki gülümsemeyi genişleterek "Rosie." dedi.

Elini dostça sıktıktan sonra bakışlarımı etrafta gezdirdim. "Birkaç ay önceye kadar bu sıkıca ortamı Conall danslarıyla neşelendirebilirdim fakat şimdi gördüğün gibi..." Bakışlarımla karnımı işaret ettim. "Pek mümkün olmuyor."

a queen and her tearsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin