11, do not tempt my fury

6.2K 550 244
                                    

Mary'nin gösterdiği kıyafete bakarak kafamla onu onayladım. Sabah, Jungkook ile dün geceki odada aynı yatakta uyanmıştık. Buna her şeye rağmen alışmamız gerekecekti.

Daha sonrasında ben, üzerime sade bir elbise giymiş; Jungkook ise sade bir gömlek ve pantolon giyerek odadan ayrılmıştık. İkimiz de birbirimize karşı fazla utangaç olduğumuzdan birbirimize kaçamak bakışlar atmış, sabahın çok erken saatleri olduğundan sessizce odamıza gelmiştik.

Önce ne yapacağımızı bilemeden birbirimize ve odaya baktığımızda Jungkook üzerini değiştireceğini söyleyerek perdenin arkasına geçmişti. Ben de o sırada odadan çıkıp nedimelerime banyoyu hazırlamalarını söylemiştim. Zaten odaya geri girdiğimde Jungkook ortalıklarda yoktu.

Güzel ve uzun bir duş aldıktan sonra küvetten zorlukla çıkmıştım. Şimdi ise Mary'nin gösterdiği kıyafetleri inceliyordum. Conall'da düğünden sonraki bir hafta açık renk elbiseler tercih etmek âdettendi. Bu gelenek Senga'da yoktu velâkin ben yaşatmak istiyordum.

Mary, seçtiğim elbise harici diğerlerini yatağın üzerine bıraktı. İçime korse giydiğimde korsenin üzerime tam oturması için Anna arkadan korseyi çekiştirdi.


Çok zayıf bir insan olduğumdan vücuduma göre korse dikilmesi çok zordu ve bu yüzden korselerim olması gerektiğinden daha büyük olurdu

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Çok zayıf bir insan olduğumdan vücuduma göre korse dikilmesi çok zordu ve bu yüzden korselerim olması gerektiğinden daha büyük olurdu. Onu, vücuduma göre ayarlamak için de tabiri caizse canım çıkıyordu.

Ellerimi geniş yatağın önündeki tahta parçasına dayadığımda Anna korsenin iplerini sıkmaya başladı.

Korse vücudumu sıkılaştırdıkça dişlerimin arasından tıslıyordum. Her zamanki gibi son kısma gelindiğinde korse bir anda nefesimi darlayacak kadar sıklaştı. Dudaklarımın arasından küçük bir çığlık kaçtığında bir anda kapının açılmasıyla endişe dolu bakışlarım kapıya düştü.

"Rosie, iyi misin?" diye korkuyla soran Jungkook, kapıyı çalmadan odaya girdiği için beni neredeyse yarı çıplak görmüştü.

Anna'nın elindeki kumaşı ne ara elinden çekip vücuduma tuttum bilmiyordum. Jungkook, gördükleriyle daha da büyük bir şoka uğradığında eli anında ensesine gitti ve orayı kaşıdı.

"Ben... Çığlık gelince merak ettim..." dediğinde başımı şaşkınlıkla onaylar anlamda salladım.

"Korse," diye bir kelime döküldü dudaklarımdan bilinçsizce. Jungkook anladığına dair başını salladığında "Neyse, ben çıkayım." dedi. Tekrar kafamla onu onayladığımda Jungkook utangaç bir tavırla kapıyı çekti ve dışarı çıktı.

Ben hâlâ kapanan kapıya baktığımda nedimelerim daha fazla gülüşlerini tutamadılar. Hepsi bir ağızdan güldüğünde ben de utançla suratlarına baktım.

a queen and her tearsDove le storie prendono vita. Scoprilo ora