1. Kısım GAIA Bölüm 09

2.4K 285 62
                                    

Ağırdan almaya karar verdiğimizden beri, zaman sanki yeniden akmaya başladı. Bu süre zarfında, Christina'yı olabildiğince takip etmemize rağmen halen bir açığını yakalayabilmiş değiliz. Ne aradığımızı da bilmediğimiz için, cevabın bir gün sihirli bir şekilde karşımıza çıkmasını umut etmekten başka çare yok gibi duruyor.

Aradan iki hafta geçtiğine ve mezuniyetimize bir aydan kısa bir süre kaldığına hala inanamıyorum. Akademi sonunda bitiyor; sonunda ismimin başında yaptığım işi tanımlayan bir unvanım olacak. Düşününce kulağa çok güzel geliyor; Araştırma görevlisi Lara Nitts. Gaia'nın geleceğini emanet ettiği kişilerden biri olma fikri bile muhteşemken, artık bu fikrin gerçekleşmesine çok az kalması beni daha da heyecanlandırıyor. Her ne kadar geçirdiğim zamanın kontrolü yeniden bana geçse de, cevabını bulamadığımız sorular içimi kemirmeye devam ediyor. Kim bilir, belki de yalanlar üzerine kurulmuş bir geleceğin olası piyonlarından biriyimdir...

Bu akşam, kütüphanenin ve müzenin bulunduğu kattaki konser salonunda, en sevdiğimiz gruplardan birinin konseri var. "Deniz Anaları" adındaki grup rock müzik yapıyor ve özellikle içlerindeki dünyayı dışa vurmakta zorlanan gençlerin çoğunun gözdesi.

Dört arkadaş, daha önce sözleştiğimiz gibi konser salonunun önünde buluşuyoruz. Organizasyonun başlamasına birkaç saat olmasına rağmen kapının önündeki kuyruk uzayıp gidiyor. Grubu yakından izleme hayallerim suya düşse de en azından onları dinleyebileceğim için hala mutluyum. Ancak kuyruğun biraz ilerisindeki Christina'yı gördüğümüzde, dördümüz birden şaşkın Japon balıklarına dönüyoruz. Şaşkınlığımızın nedeni neredeyse her gün gördüğümüz ve artık bizim için şüpheli birine dönüşen öğretmenimiz değil; onun yanına kısa süreliğine gelip bir şeyler söyledikten sonra kalabalıkta kayıplara karışan adam. Çok kısa bir zaman aralığında onu görmemize rağmen, babamın videolarında karşılaştığımız kişi olduğu çok açık. Kim bu adam? Nereden geldi ve nereye gitti? En garibi de Christina nerede? Artık öğretmenimiz de görüşümüzden tamamen çıkmış durumda. Anlaşılan her şeyin normale dönmesi buraya kadarmış.

Hemen pes etmeyip, adeta kalabalığı yara yara Christina'yı ve esrarengiz adamı bulmaya çalışıyoruz. Bir an, peki bulsak ne yapacağız diye aklımdan geçse de bu sorunun cevabını, -eğer arama operasyonunda başarılı olabilirsek- o ana bırakıyorum.

Yaklaşık yarım saatlik bir koşuşturmadan sonra buluştuğumuzda, ne yazık ki başladığımız noktaya geri dönmüş durumdayız. Bu arada konser sıramızı da kaybettiğimiz için içeri girmemiz neredeyse imkansız bir hale geliyor. Bu akşam Deniz Anaları benim gibi bir hayranından mahrum kalacak -çok da umurlarındaydı!-.

Hepimiz aptal aptal birbirimize bakarken Irinda bize dönüyor ve kararlı bir ses tonuyla "Bu kadın iyice canımı sıkmaya başladı. Bir dahaki sefere elimden kurtulmasına izin vermeyeceğim," diyor. Ne oldu bu kıza? Gaia'da karakter geliştirici ya da değiştirici bir makine keşfedildi de benim mi haberim yok.

Gözlerinin içine bakıp onunla aynı fikirde olduğumu söylerken, kızla son günlerde aramızda oluşan bağı fark ediyorum. Birlikte geçirdiğimiz zamanlarda sıkça karşılaştığım beklenmedik hareketleri, bu kızı her geçen gün daha çok sevmeme neden oluyor. Birbirimize karşı gelişen yakınlığa güvenip, aslında konuyu değiştirmeye çalışarak Irinda'ya soruyorum "Babanla ilgili durumlar nasıl?" Kız şaşırıyor ve şaşırmakta da sonuna kadar hakkı var. Aferin sana Lara! Bu kadar hassas bir konuya böyle mi girilir? Gerçekten aferin! Topla şimdi toplayabilirsen...

"Hangi durumlar? İşiyle mi ilgili?" Aslında beni anladığını biliyorum ve istersem bu noktada kıvırabilirim. Ama artık başladık bir kere ve onunla iletişimimin gelişmesi için böyle bir diyaloğun faydalı olacağını düşünüyorum. Bu nedenle biraz daha açık olmaya çalışıyorum "Yok, Bay Pablov'un sana yansıyan sorunlarından bahsediyorum. Yani babanla ilgili sorunlardan."

Daha açık soramazdım herhalde. Irinda omuz silkiyor, sorumu cevaplayıp cevaplamama konusunda bir süre kararsız kalsa da, sanki eski haline inat "Babama birilerinin gerçekleri göstermesi gerekiyordu. Annemin artık onu sevmediğini, huzuru alkolde bulamayacağını ve böyle yaparsa onu Adanmışlar'a şikayet edeceğimi, bu nedenle beni de kaybedeceğini söyledikten sonra çok bir seçme şansı kalmadı. Ya bana karşı üzerine düşen sorumlulukları yerine getirecek ya da onu terk edeceğim. İşte bu kadar açık. Şimdilik bir sorun yok. Bir daha da bu konuyu açmayın tamam mı? Ben başımın çaresine bakabilecek biriyim."

Sözlerini tamamlarken özellikle Jake'in gözlerinin içine bakıyor. Çocuk bu nedenle kendini durduk yere sorumlu hissedip "Bundan hiç şüphemiz olmadı ki zaten," diyerek Irinda'dan bir çeşit özür dilemeye çalışıyor.

Arkadaşlarımla bir süre daha lafladıktan sonra eve gitmek için onlardan ayrılıyorum. Bir an önce kendimi yatağıma atıp bugünün neden olduğu can sıkıntısından kurtulmak istiyorum. Sonuç olarak, ne çok izlemek istediğim grubu izleyebildim, ne de çok öğrenmek istediğim gerçeği öğrenebildim...

Asansöre binip evimizin bulunduğu katta iniyorum ve her zaman yaptığım gibi C koridorunda ilerliyorum. Arkamdan gelen ve bana doğru yaklaşan ayak seslerini duyduğumda, durumu anlamakta çok geç kalıyorum. Sinsice yaklaşan biri başımı çevirmeme fırsat vermeden elindeki bezle ağzımı ve burnumu kapıyor. Hemen ardından çevremdeki her şey dönmeye başlıyor. Sonrasında ise sadece karanlık var. Bilincimi kaybediyorum...

Gözlerimi açtığımda aradan ne kadar zaman geçtiğinin farkında değilim. Çevreye bakıp nerede olduğumu anlamaya çalışsam da, her şey hala bulanık. Görüntüler yavaş yavaş netleşirken küçük bir odada olduğumu ve karşımda Christina'nın durduğunu fark ediyorum.

Sandalyede oturan güzel kadın bana gülümsüyor "Böyle olsun istemezdim Lara, lütfen beni affet. Ama mecburdum." Beni yatırdıkları rahatsız koltuktan doğruluyorum "Nasıl olsun istemezdin? Bu resmen adam kaçırma biliyorsun değil mi?" Christina, kendisine çıkışmama rağmen olumlu görünüşünü sürdürüyor "Biliyorum, ama dediğim gibi beni buna sen mecbur bıraktın. Seni bu yaşta bu işin içine sokmak istemezdim. Yapmadım da... Özellikle sana göz kulak olacağım konusunda babana ve annene söz verdiğim için... Ne kadar çok babana benziyorsun. Murat'da asla aklına koyduğu bir şeyin peşini bırakmazdı. Ölümü de bu yüzden oldu. Senin için de böyle olsun istemiyorum."

Bu kadın neler diyor böyle? Babamın ölümü kaza değil miymiş? Anneme söz mü vermiş? O da mı bir şeyler biliyor? Bunca zaman hiçbir şey söylemeyerek beni karanlıkta mı bırakmışlar? Ben de kimsenin bilmediği bazı şeyler bulduğumu sanmıştım. Ne kadar da salağım... Oysa benim dışımda herkesin haberdar olduğu bir şeyin peşindeymişim. Çok kızgınım... "Neden bahsediyorsun sen? Daha açık konuş! Benden sakladıklarınız yetti artık! Anlat bana! Neden bahsediyorsun?"

Christina gözlerimin içine bakarken oldukça düşünceli görünüyor "Emin ol konuya nereden başlayacağımı bilemiyorum." Bir süre düşündükten sonra birden aklına yeni bir fikir gelmiş gibi heyecanlanıyor "Neden şöyle yapmıyoruz? Sen ve arkadaşların hangi sebeple beni takip ettiniz? Önce bu soruyu cevapla, ben de karşılığında senin soracağın bir soruyu cevaplayayım. Anlaştık mı?"

Bu kadın beni bu kadar aptal mı sanıyor. Bunca zamanı beraber geçirmemize rağmen Lara Nitts'i gerçekten tanıyamamış. Yazık... "Benden böyle çocukça oyunlarla bilgi alacağını sanıyorsan yanılıyorsun. Şimdi sen bana neler olup bittiğini anlatıyorsun, ben de, eğer söylediklerinden tatmin olursam, seni takip etme nedenimizi anlatıyorum. İşte tam olarak böyle yapıyoruz." Umarım kendimden emin duruşum onu etkilemiştir. Çünkü her ne kadar korkuyor olsam da, gerçekten burada neler döndüğünü çok merak ediyorum ve bir cevap almadan bu odadan ayrılmaya hiç niyetim yok -tabii Christina beni burada zorla tutmazsa-.

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin