2. Kısım NEXA Bölüm 08

1.3K 178 35
                                    

Görüntüyü izleyen herkes gibi aklım karışmışken Savaş Kanunu Amira yeniden söze giriyor. "Gördükleriniz galaksimiz için çok ciddi bir tehditle ilgili yüksek olasılığın uyarısı niteliğindedir. Bu nedenle gidip neler olduğunu kendi gözlerimizle görmemiz ve tam bilgi sahibi olmamız gerekiyor."

Yaşlı adam başını yeniden bize çevirdiği sırada, kendimi hala az önce öğrendiklerimi hazmetmeye zorluyorum. "Bu üssün varlığının ve burada öğrendiğiniz gizli bilgilerin üs sınırları dışına çıkma riskini alamayacağımız için, seçilemeyen adayların onlara adaylıkları ile ilgili çağrı yapıldığı andan itibaren yaşadıkları ve öğrendikleri her şey hafızalarından silinecektir. Görevle ilgili detaylar katılanlara daha sonra verilecektir." Salon dağılırken, biz dahil herkesin yüzünde oluşan endişe zincirleri kırılmış bir suçlu gibi serbest kalıyor.

Savaş Kanunu Amira'nın kısa bilgilendirme toplantısının ardından halen sabahın erken saatlerindeyiz ve Lanila ile beraber dünkü seçmelerin ilk aşamasında geldiğimiz salona doğru ilerliyoruz. Bu sefer ne ile karşılaşacağımız konusunda hissetmem gereken korkuyu, Sekunar 12'deki ajanın gönderdiği mesajın zihnimdeki kopyası ulaşabildiği kadar derine gömüyor. Seçilemeyenlerin hafızalarının silinecek olması ya da seçilememe ihtimalimin olması, galaksimiz için oluşma olasılığı bulunan tehditle karşılaştırdığımda benim için hiçbir anlam ifade etmiyor.

Yine geçen seferki gibi salonun ortasında beklerken, şeffaf bölmede daha kimsenin olmadığını fark ediyorum. Ancak kısa bir süre sonra, dün bizi izleyen kişilerin yeniden yerlerini aldıklarını görebiliyorum. Benim için geçmek bilmeyen ama sanırım çok kısa bir zaman içinde şeffaf bölmeden gelen Savaş Komutanı Kall'ın sesi ile irkiliyorum. "Seçmelerin son aşaması için hazır mısınız?" Yanımızda bulunan Lanila adamın beklediği onayı verirken içinde bulunduğum gerçekliğin yerini yenisine bırakmasına bu sefer bir önceki gibi hazırlıksız değilim.

Neler olacağını beklerken zaman ilerliyor ve yaşadığım heyecan her geçen dakika katlanarak artıyor. Hadi ama... Bir sorun mu var yoksa? Ayakta öylece beklemekten neredeyse yorulmuşken, kabindeki subaylardan ya da Savaş Komutanı Kall ve Savaş Kanunu Amira'dan herhangi bir açıklama gelmiyor olması durumu daha da kötüleştiriyor.

Gerçekten bir sorun çıktığına tamamen inandığım sırada, dışarıdan gelen silah sesleri bir anda irkilmeme neden oluyor. Bu da ne böyle? Lanila ve diğerleriyle birlikte hemen kapıya doğru koşarken, kabindeki yüksek rütbelilerin de birbirlerine şaşkın gözlerle bakmalarından, onların da bizim gibi dışarıda neler olduğu ile ilgili bir fikirlerinin olmadığını fark ediyorum.

Kızıl saçlı kadın kapıyı hafifçe araladığında, göz ucuyla federasyon üssünün içindeki personelin birbirleriyle çatıştıklarını görüyorum. O sırada kabinden gelen Komutan Kall'ın sesini duyuyorum. "Saldırı altındayız. Belli ki bunu yapan askerler içimizden. Amaçlarının ne olduğunu bilmiyorum. Büyük ihtimalle cephanelik ellerinde. Önce oraya ulaşıp güvene almalıyız."

Komutan Kall kısa bilgilendirmenin ardından, kabinin salona bakan kapısını açıp hepimizi arka taraftan çıkmak için yanına çağırıyor. Savaş Kanunu Amira, Savaş Komutanı Kall ve diğer subayların ellerinde gündelik silahları bulunduğu için, onlar önümüzden ilerlerken çıplak ellerimle adamları takip etmekten başka bir şey yapamıyorum. Arka kapının bizi çıkardığı koridorun sonuna geldiğimizde, bulunduğumuz kattan hala silah sesleri geliyor.

Subaylardan biri çıkışın güvenli olup olmadığını kontrol etmek için kafasını çıkardığı anda üzerine ateş açılıyor. Orta yaşlı asker kendini hızla geri çekerken gözüm Savaş Kanunu Amira'nın düşünceli haline takılıyor. Adamın yüzündeki ifade çaresizlikten çok durumu kabullenip çözüm aramaya çalışan birini andırıyor. Sonunda üssün komutanı şöyle bir silkinip Komutan Kall ile yaptığı kısa konuşmanın ardından emirler yağdırmaya başlıyor.

Yanımızda bulunan subaylardan ikisine bizi korumalarını söylerken, geri kalanımızdan merdivenlere doğru koşmamızı istiyor. Koruma görevini üstlenen subaylar diğerleri ile çatışmaya girdiği anda, hepimiz olabildiğince hızlı bir şekilde yan koridora, sonra da merdivenlere doğru koşuyoruz. Aramızdan bazılarının vurulmaları nedeniyle kulağıma gelen çığlıklar için durmak ve onlara yardım etmek istesem de, ne yazık ki elimden hiçbir şey gelmeyeceğini biliyorum. Böyle bir hareketin "Lütfen beni de öldürebilir misiniz?" demekten farksız olacağına eminim.

Bulunduğumuz yerden on kat aşağıda bulunan cephaneliğe ulaştığımızda, neredeyse geçtiğimiz her kattan gelen silah sesleri durumun ne kadar ciddi olduğunu açıkça gösteriyor. Aramızdaki subaylardan biri cephaneliği merdivenlere bağlayan kapıyı yavaşça aralayıp şöyle bir baktıktan sonra, grubun geri kalanına dönüp güvenli olduğunu söylüyor. Acaba az önce söylediği şeye kendisi de inanıyor mu? İçimizden birileri federasyon üssünü ele geçirmek için bir çeşit darbe yapacak ve en hayati noktalardan biri olan cephaneliği ele geçirmeyecek. Kesinlikle bu işte bir gariplik var.

Savaş Kanunu Amira onu takip etmemizi söyleyerek içeriye girerken, koskoca federasyon üssünün en tecrübeli komutanının nasıl benim aklımdan geçenleri düşünmediğine hiçbir anlam veremiyorum. Onları uyarmalıyım ama ne diyeceğim? "Savaş Kanunu bey, şu anda çok büyük bir hata yapıyorsunuz. Size hiç yakıştıramadım falan mı?"

Hepimizin hayatları bu adamın kararlarına bağlı ama hiçbirimiz onun gibi bir komutanın emirlerini sorgulayacak cesarete sahip değiliz. Hepimiz elimizi kolumuzu sallaya sallaya içeri girdikten sonra olanlar oluyor. Gizlendikleri yerden çıkan askerler silahlarını bize doğrulttukları sırada, Savaş Komutanı Kall silahını üssün başkomutanının kafasına dayıyor. Bunun bir tuzak olma olasılığı çok yüksekti ama ya Kall? O da mı hainmiş? Hatta büyük ihtimalle hainlerin başıymış ve bizi bu tuzağa doğru sürüklemiş.

"Nexa'nın galaksimizi ele geçirme zamanı geldi. Bu güne kadar verdiğin kararlarla ordunun yüz karası olarak tarihe geçeceksin. Geçmiş çoktan yazıldı ama geleceği biz yazacağız." Komutan Kall bu sözlerinin ardından Amira'nın başına dayadığı silahı ateşliyor ve o anda hayata veda eden adamın kafasından sıçrayan kanlar her yanıma bulaşıyor.

Ben dahil gruptaki herkes, bu olay gerçekleştikten sonra şok geçiren gözlerle hain adama bakarken, Kall umursamaz bakışlarla yeniden konuşuyor. "Eğer şu anda bana bağlılık yemini ederseniz hayatınız bağışlanacak ve galaksimizi beraber ele geçireceğiz." Seçmeler için aday olanlardan biri titrek bir sesle soruyor. "Peki ya..." Komutan Kall çocuk daha sözünü bitirmeden silahını yeniden ateşliyor ve yere yığılan cesede bile bakmadan bize dönüp "Eğer bizimle değilseniz bize karşısınız demektir ve sonunuz bu olur."

Korkudan ter içinde kalmış bir çömez olarak ihaneti aklımdan bile geçiremiyorum ama bir yandan da bu karar hayatımın burada, bu hainlerin elinden sonlanması anlamına geliyor. Ne yapmalıyım? Ne... Aslında karar çok açık. Çömez bile olsam ben bir askerim ve orduya girerken bir yemin ettim. Anne, baba özür dilerim. Onursuz yaşamaktansa onurlu ölmeyi tercih ediyorum. Kall sorusunu tekrarlamak için gözlerini üzerimizde dolaştırıyor ve herkesin arasından beni seçiyor. Benimse ağzımdan çıkan tek bir kelime oluyor. "Hain!"

Gözlerimi açtığımda, kendimi yeniden salondaki diğer adaylarla beraber buluyorum ve bu durum bana bir deja vu etkisi yaratıyor. Birazdan burada bir darbe olacak ve bir çok insan ölecek... Neyin gerçek olup neyin olmadığını anlamakta zorlanırken, korkuyla Lanila'ya dönüp "Çok kötü şeyler olacak... Onları uyarmalıyız," diyorum. Kadın gayet sakin bir şekilde "Söylediklerinin hepsi senaryoydu. Artık gerçek hayattasın. Şimdi sakin ol ve kendine gel," dese de, benim yaşadığım gerçekliğin ayrımına varmam pek kolay olmuyor.

Biraz toparlandıktan sonra, senaryonun simülasyona girdiğimiz noktada başlamasının çok zalimce olduğunu düşünüyorum. Çevreme baktığımda, birçok adayın hareketsiz halde durmasından hala senaryoda olduklarını anlayabiliyorum. Çok uzun sürmeden herkesin alternatif gerçekliği sonlanıyor ve abartısız hepsi, benim yaşadığım simülasyon sonrası travmanın aynısını yaşıyor.

Lanila'nın bana yaptığı gibi onlara da bu durumu atlatmalarında yardımcı olmasının ardından aydınlanan şeffaf bölmeden Savaş Komutanı Kall bize sesleniyor. "Son testinizi de bitirdiniz. Öğleden sonra size sonuçları açıklayacağız. Standart psikolojik kontrollerinizin ardından serbestsiniz." Adamı gördüğümde az önce yaşadıklarım yüzünden öyle bir irkiliyorum ki, gerçeklikler zihnimde kısa bir süre yeniden birbirine giriyor. Ne saçma bir senaryoydu bu? Başarılı olmak için ne yapmam gerektiğini hala çözebilmiş değilim. Onları uyarmalı mıydım? Peki uyarsam ne olacaktı ki? Belki de hainlerin tarafına geçmediğim için başarılı olmuşumdur ve amaçta zaten budur. Kim bilir? 

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin