1. Kısım GAIA Bölüm 19

1.6K 210 4
                                    

Siyah Yelken'e çok da uzak olmayan, Irinda ile birlikte bulunduğumuz koridorda, silah seslerini duyan insanlar panik içinde kaçışıyorlar. Kendimi bildim bileli, şehrin güvenliğini riske attığı için ateşli silah kullanıldığını hiç görmedim. Bu durum Gaia sakinleri için çok yeni olduğundan, insanların yaşadıkları korku nedeniyle kaçışması bana hiç de garip gelmiyor.

İçimden bir ses oraya gitmemi ve sonu ölüm de olsa, ha beş gün sonra, ha beş gün önce diye düşünüp elimden gelen her şeyi yapmamı söylüyor. Silahların önüne atlayıp intihar etmekten başka ne yapabilirim ki? Aklımda karman çorman olmuş düşünceler kocaman bir Lara ziyafeti çekerken aniden sırtıma bir el dokunuyor. Arkamı döndüğümde o kişinin Herbert olduğunu görüyorum. Çocuk ona boş boş baktığımı fark ediyor ve toparlanmam için beni sertçe sarsıyor "Planı şu anda uygulamak zorundayız. Artık bu işin geri dönüşü yok. Akademi katına gidiyoruz."

Ne demek istiyor? "Annem, bay Lowen hala yaşıyor mu?" Herbert aceleyle cevaplıyor "Evet Lara! Şu anda bize zaman kazandırabilmek için insanlar ölüyor. Acele etmeliyiz." Yaşananlar yüzünden bütün dengesini kaybetmiş olan Irinda'yı kendine getirmek bana düşüyor. Yeniden koridorlarda koşmaya başlıyoruz.

Asansöre binip Akademi katına ilerlerken kalbim yerinden fırlayacakmışçasına çarpıyor. Aramızda kimsenin ağzını bıçak açmazken, yanımızda bulunan insanlar bindiğimiz asansörü, bağıra bağıra konuşarak adeta bir mini stadyuma çeviriyorlar. Evimizin bulunduğu kattan geçerken, Lena'nın ona bakan hemşire ile birlikte olduğunu hatırlıyorum ve asansörü acil durumlarda durduran tuşa basıyorum. Irinda ve Herbert merakla ne yaptığımı anlamak için bana bakarken onlara sadece "Kardeşimi geride bırakamam," diyorum.

Eve vardığımda kapıyı delice yumrukluyorum. Hemşire benim bu davranışım yüzünden korkmuş olacak ki, kapıyı açtığında zaten beyaz olan yüzünün buzlaştığını görüyorum. Lena az önce korktuysa bile, beni gördüğünde bunu hemen unutuyor "Ablaaaa. Arkadaşların kim?" Ona sıkıca sarılıp kulağına fısıldıyorum "Şimdi seninle harika bir yolculuğa çıkacağız tamam mı?"

Hazır eve gelmişken odama koşup sırt çantama eski hatıralar, fener, kalem, defter, ilgili ilgisiz ne bulduysam dolduruyorum. Herbert sabırsızlanmaya başladığı için bir ileri, bir geri dönüp duruyor "Hadi Lara! Buna zamanımız yok!" Lena'nın bakıcısını geride bıraktığımızda, kadın hala olanlardan bir haber kaygılı gözlerle bizim gidişimizi izliyor.

Yeniden bindiğimiz asansör Akademi katında durduğunda, kapının açılmasıyla birlikte dört tane Mavi Özgürlük üyesinin silahlarını bize doğrulttuklarını görüyorum. Kardeşimin korkmaması için bütün bunların özel bir oyun olduğuna onu inandırmam gerekiyor "Bak sana söylemiştim değil mi? Harika bir macera bizi bekliyor küçük maymun."

Adamlar geçmemize izin verdikten sonra, herkesin LP2'lerin bulunduğu hangarda toplandığını öğreniyorum. Oraya ulaştığımızda, kardeşimle beni gören annem koşarak bize doğru geliyor ve her ikimize birden olabildiğince sıkı sarılıyor "Kardeşini geride bırakmayacağından emindim Lara! Seninle gurur duyuyorum." O sırada yanımıza gelip bize katılan bay Lowen doğrudan bana dönüyor ve soğukkanlılığını koruyarak söze giriyor "Elimizde on iki adet LP2 ve iki adet LP4 var. Bir an önce yola çıkmalıyız. Hazır mısın?"

LP2'ler iki kişilik ve daha büyük araştırma modeli olan LP4'ler ise sekiz kişilik olduğuna göre, kırk kişilik yerimiz var gibi görünüyor. Kalabalığa şöyle bir bakıp hesaplamaya çalışırken, organizasyon üyelerinin arasında Christina'yı da görüyorum. Bay Lowen'a bir açıklama yapması için bakıyorum ama adam ben daha soruyu sormadan cevabını veriyor "Uzun hikaye Lara. Şu işi başardıktan sonra her şeyi anlatırım. Ama şu anda acele etmemiz gerek." Bay Lowen sözünü bitirdiği anda dışarıdan yeniden silah sesleri geliyor. Mavi Özgürlüğün lideri bu sefer gözlerime kaygıyla bakıp, nasıl söyleyeceğini bilemediği bir şeyi söyleyemiyormuş gibi kala kalıyor.

Dışarıda silah sesleri ve içeride de korkanların çığlıkları yükselirken adamın elini tutuyorum ve beni duyabilmesi için sesimi yükseltiyorum "Sorun ne?" Adam gergin bir yüz ifadesiyle ve benim gibi sesini yükselterek konuşuyor "Koruyucular biz denizaltılarla kaçtığımız anda Avcı'larla peşimize düşecekler; bunu biliyorsun." Açıkçası bu kargaşada aklıma gelmediğini ona itiraf etmek istesem de "Evet," diyerek geçiştiriyorum. Çünkü söylediği şey, şu anda dışarıdaki silahlı koruyuculardan bile daha büyük bir sorun ve mutlaka bir çözüm bulmalıyız. Depoya kadar onları atlatsak bile, kodu girmemiz için gereken zamana asla sahip olamayacağız. O sırada, hepimiz onlar için açık birer hedef olacağız ve bizi teker teker avlayacaklar. Tabii eğer...

Aklıma çok çok riskli bir fikir geliyor ve adama dönüp, etrafımızda yaşanan gürültü yüzünden sesimi ona duyurmak amacıyla kulağına doğru eğiliyorum "Gardiyan'ı kullanmalıyız. Eğer oraya varmayı başarırsak telsizlerimiz çalışmayacak. Bu nedenle herkesin beni takip etmesini ve ne yapıyorsam aynısını yapmasını istiyorum. Kodu girmeyeceğiz ve Gardiyan'ın çıkmasını sağlayacağız. Ardından hepimiz aynı anda denizaltılarımızın çalışan bütün sistemlerini kapayacağız. O sırada kontrol tamamen bizden çıkacağı için zemine yakın hareket etmemiz gerek."

Ben devamını getirmeden bay Lowen sözlerimi tamamlıyor "Gardiyan'ı avcılara saldırtacaksın. Çok zekice Lara! Çok..." Ona işe yarayıp yaramayacağını bile sormama fırsat vermeden, kaçmak için kullanacağımız öğrenci denizaltılarının kaptanlarına planı anlatmak için hızla yanımızdan ayrılıyor.

Adamın gidişiyle birlikte kardeşimin elimden tutup çekiştirmesi bir oluyor "Ablaaaa. Eve gitmek istiyorum. Beni eve götür." Lena hüngür hüngür ağlarken yanıma gelen Jake ve Mert bana daha neyi beklediğimizi soruyorlar. O sırada ikisinin de ailelerinin yanlarında olmadığını fark ediyorum "Sizinkiler nerede? Onlara ulaşamadınız mı? Yoksa... Yoksa başlarına kötü bir şey mi..."

Jake saçmalamaya başladığımı fark edip sözümü kesiyor ve ailelerinin bizimle beraber gelmek istemediklerini, seçimlerini değiştirecek zamanlarının olmadığını, bu nedenle kendi tercihlerini yaptıklarını söylüyor. Benim yüzümden böyle bir duruma düştükleri için her ne kadar üzülsem de, ne yazık ki onlar için elimden bir şey gelmiyor. Arkadaşlarıma ne söyleyeceğimi bilemediğim sırada Bay Lowen herkesten sessiz olmasını ve onu dinlemesini istiyor "Arkadaşlar, yıllardır uğruna emek verdiğimiz amacımıza artık çok yakınız. Bizi nelerin beklediğini ben de sizin gibi bilmiyorum. Ama ne olursa olsun sizlerle beraber olmaktan gurur duyuyorum. Artık yola çıkma zamanı!"

Herkes hızla yuvalara dağılırken, Koruyucular tarafından hangarın kapısı dışarıdan zorlanıyor ve o sırada bütün hoparlörlerden bize teslim olma çağrısı yapılıyor. Açmaya çalıştıkları büyük kapının arkasına destek olarak koyulan masa, sandalye gibi şeylerin biz gidene kadar onları tutup tutamayacağını düşündüğüm sırada oluşan patlama, beni kısa süreliğine de olsa kendimden geçiriyor.

Denizaltımın yuvasının önünde öylece duruyorum. Kulaklarım çınlıyor, gözlerim kararıyor. Sağda, solda seken mermi sesleri, Mert yüzüme okkalı bir tokat indirene kadar benim için hiçbir anlam ifade etmiyor. Çocuk telaşla gitmemiz gerektiğini söylerken gördüklerim, beni tam bir dehşetin içine sürüklüyor. Yerde kanlar içinde yatan insanları, annemin Lena'yı korumak için vuruluşunu ve şimdiye kadar tanık olduğum en cesurca hareketi sanki ağır çekimde izliyorum.

Irinda, kollarını iki yana açmış bir şekilde koruyucuların ve babasının üzerine doğru yürüyor. Bir anda karşısında kızını gören Igor Pablov'un, adamlarına ateşi kesmeleri için emir verdiği sırada yaşadığı evladını kaybetme korkusu gözlerinden okunuyor. Bu durumdan faydalanan bay Lowen'la beraber birkaç kişinin, annem ve Lena'yı LP4 hangarına götürdüklerini görüyorum. Mert'le birlikte denizaltımızı çalıştırıp yuvadan çıkarken içimden Irinda'ya sesleniyorum "Senin için mutlaka geri döneceğim."

Kanyona doğru ilerlerken toplamda yedi adet LP2 ve bir adet LP4 sayıyorum. Çok geçmeden, hatta tahminimden çok daha kısa sürede arkamızda beliren avcıları görüyorum. Eğer bu hızla yaklaşmaya devam ederlerse, biz daha kanyona ulaşamadan yetişmiş olacaklar ve bu durum, bizimle beraber herkes için yolun sonu anlamına geliyor. Annemin, Lena'nın, Christina'nın ve bay Lowen'ın içinde bulunduğu LP4, bizim kullandığımız LP2'lerden yavaş olduğu için, ilk hedefin diğer LP4 ile birlikte onlar olacağını fark ettiğim sırada içimde fırtınalar kopuyor. Bir şeyler yapmalıyım. Yoksa asla başaramayacaklar...

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin