2. Kısım NEXA Bölüm 06

1.2K 181 14
                                    

Ordu doktorlarından biri olduğunu düşündüğüm kadın, Karna'ya aşıyı uyguladığı anda çocuk sendeliyor ve ayakta durmak için aşırı çaba sarf ettiği dengesiz hareketlerinden hemen belli oluyor. Kısa bir süre sonra Merc çocuğa ilk komutunu veriyor "Koşu makinesi."

Karna zar zor dengesini sağlayıp ilerliyor ve elinden geldiği kadar hızlı bir şekilde makineye ulaşıyor. Aşının kendisine daha yeni uygulanmış olmasına rağmen üstü başı terden sırılsıklam olan çocuk koştukça makine hızlanıyor. Bugüne kadar koşmadığımız bir hızda ve sanki bu yetmezmiş gibi, daha önce karşılaşmadığımız kadar zorlu simüle edilen engebelerden kurtulmaya çalışarak koşan Karna, şu ana kadar gayet başarılı görünüyor.

Merc'in adaya ikinci komutu yakın dövüş alanına gitmesi oluyor. Çocuk oraya ulaştığında, ayakta durmaya hali kalmamış gibi sallanıyor. Hepimiz neden yakın dövüş robotlarının aktifleştirilmediğini merak ederken, Lanila Karna'nın bulunduğu yere doğru gidip onun karşısına geçiyor. Ardından çocuğa doğru öyle bir hamle yapıyor ki, Karna'nın aldığı tekme darbesi ile ayaklarının yerden kesilmesi neredeyse aynı ana denk geliyor.

Kızıl saçlı kadın, gözlerine kaçan ter nedeniyle görmekte zorlanan çocuğun performansından memnun kalmamış olacak ki, ona "Kalk!" diye bağırıyor. "Kalk! Yoksa aramızda yerin yok seni korkak!" Bugüne kadar bize neredeyse hiç sert davranmamış olan Lanila'nın böyle saldırgan bir tarafının olduğuna gerçekten inanamıyorum. Karşısında duran ve kendisine göre çok daha çelimsiz görünen kadının verdiği komut Karna'ya çok ağır gelmiş olacak ki, sendeleyerek hızla ayağa kalkıyor. Ancak çocuğun her zaman yüzünde olan umursamaz ifade, artık yerini buruşmuş yüz hatlarının meydana çıkardığı kaygı dolu haline bırakmış durumda.

Bir yandan kendi performansım için endişelenirken, diğer taraftan da sanki sonunu tahmin edemediğim bir film gibi olanları izliyorum. Lanila yeniden hamlesini yapıyor ve Karna ağzının ortasına doğru ilerleyen yumruğu zar zor savuşturuyor. Çevik kadın ardı ardına yumruklarını savururken, çocuk çaresiz bir şekilde kendini korumaya çalışıyor. "Bamm!" Lanila'ya bir puan daha... "Bamm! Bamm! Bammmm!" Karna sonunda, ağırlığını taşımayı beceremeyen bir robot gibi yeniden yere düşüyor. Ben testin sona erdiğini düşünürken, Merc Karna'ya üçüncü komutunu vermekte gecikmiyor. "Koşu makinesi."

Nasıl yani? Bu adam şimdi neden imkansızı istedi? Tahmin ettiğim gibi, Karna yerden kalkmak için bedeninde kalan son enerjisini harcasa da, bu çaba değil koşmak, makineye ulaşmasına bile yetmiyor. Test için bize aşıyı yapan doktor, hazırda beklediklerini yeni fark ettiğim iki kişiye yerde hareketsizce yatan adayı almalarını söylüyor. Bir tanesi, belinde taşıdığı ve çok küçük bir sopaya benzeyen, kütle hafifleticiye sahip otomatik açılır sedyeyi çalıştırıyor. Sonra da endişeli bakışlarımız eşliğinde çocuğu alıp salondan çıkarıyorlar. İkinci aday aşılanıp koşu makinesine çıkana kadar geri gelen iki sağlık personeli, sanırım Karna'yı üste ulaşım için kullandığımız asansör yerine, daha hızlı olan asansörlerden biriyle revire götürdüler.

İkinci aday, üçüncü aday, bir diğeri, sonra diğeri... Hala benim ismimi söylemediler diye düşünürken, Merc heyecandan zangır zangır titreyen Ent'i yanına çağırıyor. Tanıdıkça, parlak zekası ve bilişim konusundaki üstün becerileri nedeniyle seçmelere dahil edildiğini anladığım arkadaşım, ne yazık ki fizik kondisyon konusunda sınıfın en kötülerinden biri. Sanki seçmeler bitmiş ve başarılı olmuşumda, Ent'in seçilememesi konusunda endişeleniyorum.

İri ve düzgün fizikli, yakışıklı adam ilk komutu verdiğinde, aldığı bileşim nedeniyle diğer herkes gibi sendeleyen arkadaşım, zor da olsa koşu makinesine çıkmayı başarıyor. Sürekli simüle edilen engelleri aşmakta inanılmaz zorlanan zayıf çocuk, sonunda birine takılıp düşüyor. Zaten başı dönen Ent, büyük bir azimle ayağa kalkıp yeninden koşmaya devam ediyor. Düşe kalka testin koşu kısmını bitirdikten sonra, sıra Lanila ile -yoksa bir kadın kılığındaki canavarla mı demeliyim?- karşılaşmaya geliyor. Eğitmenimiz Ent'i öyle bir dövüyor ki, üçüncü komuta gerek kalmadan sağlıkçılar çocuğu revire taşımak üzere yanına gidiyor. Zaten şu ana kadar Lanila ile dövüşüp yeniden koşu makinesine çıkan olmadı ama yine de arkadaşım adına çok üzülüyorum.

Ent'in ardından birkaç aday daha acıklı bir şekilde revire taşınıyor ve sonunda sıra bana geliyor. Aşı bana da uygulandığında, teste tabi tutulan diğerlerinin o anda neler hissettiğini daha iyi anlıyorum. Üzerime öyle bir ağırlık çöküyor ki, Merc'in koşu makinesine gitmemle ilgili verdiği komutu zar zor duyuyorum. Bacaklarım beni taşımamakta direnirken, sanki yatağımda uyuyormuşum ve çok kötü bir kabus görüyormuşum gibiyim. Bir anda tam önümde beliren engele takılıp düşecekken beni kendime getiren yine ailem oluyor. Dayanmalısın! Seninle gurur duymalılar!

Alnımdan gözlerime, yüzüme ve daha sonrada yere damlayan terler süzülürken makineye meydan okurcasına koşuyorum. "Beni seçin. Ne olur beni seçin," diye yalvarırcasına koşuyorum. Merc'in verdiği yeni komut en çekindiğim anın gelmesine neden oluyor. Karşımda dikilen kadın beni de diğerleri gibi dövmek için hamlesini yapmaya hazırlanırken ilginç bir şekilde korkmuyorum. Sadece bütün enerjimi ayakta durmaya harcarken ondan nasıl korunacağım konusunda bir çözüm bulmaya çalışıyorum. Her şey çok bulanık...

Yakın dövüş konusunda hep iyiydim ve bana artı puan kazandıracağına inandığım için bunu onlara göstermeliyim. Kızıl saçlı eğitmenimiz yırtıcı bir hayvanı andırırcasına çığlık atarak üzerime saldırdığında onu hayal meyal görebiliyorum. Hamleye odaklanmalıyım. Kesin olan bir şey var ki, o da uzun süre ayakta durmaya çalışırsam ben de bunu diğerleri gibi başaramayacağım. Bu nedenle Lanila'nın hamlesine odaklanıp korunmayı başardıktan sonra en hızlı şekilde kendi hamlemi yapmalıyım.

Kadının attığı ilk tekmeden ani bir reflekse kaçıp, bacaklarımın beni taşımayı bırakmaması için kullandığım enerjiden arta kalanının hepsiyle Lanila'nın göğsüne seri bir yumruk oturtuyorum. Beklemediği darbe karşısında sersemleyen kadının üzerine doğru gidip yer mesafesinde bir tekme atarak ayaklarını yerden kesiyorum. Tam onu etkisiz hale getirecekken Merc diğer komutu vermekte gecikmiyor. Ancak bu sefer sesi, sanki kesin duymamı istiyormuşçasına diğerlerine seslendiğinden daha sert çıkıyor. "Koşu makinesi." Lütfen bitsin artık bu işkence... Koşuyorum... Sanki yere yığılıp başarısız olmamı istiyorlarmış gibi hissederek... Koşuyorum...

Her şey bittiğinde, revir yerine daha sıraları gelmeyen adaylara doğru, onların alkışları eşliğinde yöneliyorum. Çalışma alanındaki yüksek rütbeli subaylar da dahil, herkesin beni alkışladığına inanasım gelmediği için her şeyin bir rüya olduğu hissine kapılıyorum. Sıramı beklediğim yere ulaştığımda, yere çöküp kendimi bırakmamak için öylesine büyük bir çaba sarf ediyorum ki, test başlamadan önce bana aşıyı yapan doktorun yenisini yaptığını bile fark etmekte zorlanıyorum. Panzehir sayesinde bilincim netleşirken, bedenimdeki enerji yeniden geri geliyor. Ne verdiniz bana? Az önce ölü gibiyken bu sefer de çok canlı hissediyorum...

Benden sonraki adayların da teker teker sıralarını savmalarının ardından en sona kalan Sleni de teste giriyor ve ben hariç kimsenin başaramadığı üçüncü koşu aşamasına gelemiyor. Bütün adaylar revire gittiği için salonda Lanila, Merc ve diğer rütbeli subaylarla yalnız başıma kalıyorum. Bana bugünlük başka bir seçme yapılmayacağını ve odama gidip dinlenme konusunda özgür olduğumu söylediklerinde, ilk aklıma gelen arkadaşlarımı ziyarete gidip gidemeyeceğimi sormak oluyor. Merc bana merak etmememi, hepsinin iyi durumda olduğunu ve yakında bizimle beraber olacaklarını söylüyor.

Çalışma alanından ayrılmak üzere kapıya doğru yönelmişken aklıma Lanila geliyor. Neredeyse kapıya ulaştığım için, benim duyamayacağım şekilde Merc ve diğer rütbelilerle bir şeyler konuşan kadına test sırasında, istemeden de olsa vurduğum için geri dönmeye karar veriyorum. "Pardon, az önce size vurduğum için çok üzgünüm." Aferin sana... Özür dilemenin tam yeri zaten... Bu işler bire bir yapılır... Herkesin içinde kapıdan bağırarak özür dilemek... Aferin sana... Az önce rezil oldun...

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin