2. Kısım NEXA Bölüm 18

1.2K 162 6
                                    

Savaş Kanunu, kaptanın sözlerini bitirmesi nedeniyle oluşan kısa sessizliğin ardından yeniden söze giriyor. "Laterani döndükten sonra sizin için en hızlı şekilde bir kurtarma operasyonu düzenledik ve eş zamanlı olarak da bildiğimiz diğer galaksilere keşif gemileri gönderdik. Bu araçların bir kısmı üsse dönmüş olsa da, büyük bir çoğunluk hala görevde ve bilgi edinmeye çalışıyorlar. İnsanların yaşadığı gezegenlerde bulunan sınırlı sayıdaki ajanımızla da iletişim kurduk. Neyse ki onların bulunduğu gezegenler hala güvende ama geri dönen keşif gemilerinden birçoğu sizin anlattıklarınızla benzer sonuçlar rapor ettiler. Anladığımız kadarıyla karşı karşıya bulunduğumuz tehdit çok büyük ve bugüne kadar galaksimize gelmedilerse bile, bu yarın gelmeyecekleri anlamına gelmiyor. Doria galaksiler arası dolaşıp ulaştıkları gezegenleri yağmalarken ve bunu yaparken de, oralarda bulunan canlı hayatı neredeyse tamamen sonlandırırken, bizim sıramızın gelmesini beklemeyeceğim. Bu nedenle en hızlı şekilde silah üretmeliyiz. Yedi gezegen... Hep birlikte... Siz dönmeden önce delegelerimize konu ile ilgili bilgi verdim ve federasyonu oluşturan bütün gezegenlerin liderlerinin bulunduğu bir buluşma talep ettim. Herkes kabul etti ve tarih yarın olarak belirlendi. Şahitler olarak siz de orada olacaksınız. Şimdi gidip dinlenin. Enerjinizi geri kazanmanız gerek. Çünkü ilerleyen günlerde çok ihtiyacınız olacak."

Odayı terk ederken Lanila hariç hepimiz şaşkın gözlerle birbirimize bakıyoruz ama kızıl saçlı kadın, sanırım Merc'in ölümünün etkisi altında kalarak bir çeşit intikam duygusu yaşıyor. Sonuçta hepimiz askeriz ama ne bileyim... Galaksimize hakim olan huzurun ve barışın bozulmak üzere olduğu gerçeği onu neden bizim gibi rahatsız etmiyor? Tamam, bence de Doria'nın gelip bize de zarar vermesini beklemektense bir şeyler yapmak gerek ama... Ama'dan sonrasını gerçekten bulamıyorum... Görünüşe bakılırsa savaşmaktan başka çaremiz yok gibi duruyor.

Ertesi gün yeniden görüşmek üzere takımla -görev bittiğine göre hala bir takım mıyız acaba?- vedalaşıyorum ve eve gitmek üzere hava taşıma araçlarından birine biniyorum. Gökyüzüne yavaş yavaş karanlık çökerken, Nexa'nın manzarasını gerçekten özlemiş olduğumu fark ediyorum ve oturduğum koltuğun yanındaki cama kafamı yaslayarak, doya doya bu görüntünün tadını çıkarıyorum. Huzur... Bütün gezegenimizde hakim olan huzur için bir gün daha...

Eve geri dönebildiğim için içim içime sığmazken, kapıda beni karşılayan Meli'ye bile sarılmak istiyorum. Tabii ki böyle bir şey yapmıyorum... İçeri girdiğimde ilk işim odama gitmek ve kendimi yumuşak yatağıma atmak oluyor. Gözlerimin önünden, eğer Doria gezegenimize gelirse sevdiğim insanları kaybedebileceğim geçiyor ve ardından Merc'in ölümü aklıma geliyor. Gözlerimden birkaç damla yaş süzüldüğü sırada kapı çalıyor ve babamı da karşılayan Meli'nin, ona benim burada olduğumu haber verdiğini duyuyorum. Bu nedenle üzerimde dolaşan karanlıktan kurtularak yatağımdan fırlıyorum ve hep benim arkamda olan adamın yanına koşuyorum. Ona o kadar sıkı sarılıyorum ki, sevgili babam neye uğradığını şaşırıyor. "Heyyy, anlaşılan beni çok özlemişsin. Neden oturup bana tatbikatta geçirdiğin günleri anlatmıyorsun?"

Haydaaa... Ona ne diyeceğim ben şimdi? Böyle bir soru ile karşılaşacağım çok belliydi ama son günlerde hayatta kalmaya ve Doria ile ilgili gerçeklere o kadar odaklanmışım ki, tamamen hazırlıksız yakalanıyorum. "Ben, ben... Güzel... Yani zorlu ama güzel... Savaş güzel bir şey değil... Tatbikat güzel..." Aferin sana! Daha çok saçmalayamazdın herhalde...

Babam bir şeylerin ters gittiğini fark etmiş olduğunu gösteren şüpheli bir ifade ile bakıp, tam aklından geçen soruyu bana yöneltecekken, yeniden kapı çalıyor ve en az babam kadar çok özlediğim annem açılan kapıda beliriyor. "Hoş geldin... Neden daha önceden..." Cümlesini bitirmeden koşup bana sarılan kadın, cinsiyeti ve bir anne olması nedeniyle, sahip olduğu duygusallığı hiç çekinmeden sergiliyor. "Seni çok özledim küçük yıldızım."

Uzun süredir bana böyle hitap etmemişti. Çocukken hep söylerdi ama ben olgunlaştıktan sonra ağzından hiç duymamıştım. Sanırım gerçekten beni çok özlemiş. "Eee, günlerin nasıl geçti? Neler yaptın? Anlatsana!" Sende mi anne? Zaten babamı bile geçiştirebilmiş olduğuma inanmazken, bir de senin aynı soruları sorman, yaşadığım açmazın gerçekten tuzu biberi oldu. Artık onlara yalan olan bahaneler üretmek istemiyorum...

İkisine de sakin olmalarını söyleyip karşıma oturturken yüzlerinde beliren endişeli ifade, onları yeniden görmenin bende yarattığı mutluluk duygusunu alıp götürüyor. Emin misin Tenn? Gerçekten söyleyecek misin? "Meli, yarım saat sonra açılmak üzere kendini bekleme konumuna al!" Yerin kulağı var ve sadece bir hizmet robotu olan Meli'nin bile aileme anlatacaklarımı duymasını istemiyorum.

"Hazır mısınız?" Bu soruyu aslında kendime sormuş olsam da, bunun farkında olmayan ailem başlarını sallayarak beni onaylıyor. "Öncelikle birazdan öğrenecekleriniz çok gizli bilgiler ve asla kimse ile paylaşamazsınız tamam mı? Aslında benim şu anda size bunları anlatacak olduğum öğrenilirse vatana ihanetten yargılanırım ve cezam büyük ihtimalle ölüm olur. Bu nedenle..."

Babam az öncekinden daha endişeli bir ifade takınarak lafımı kesiyor ve sanki kendini zorlayarak, sakin bir ses tonu ile söze giriyor. "Tenn, beni çok iyi dinle! Bize yalan söylemek istemediğinin farkındayım ama sen bir askersin ve ona göre davranmalısın. Zaten bu tatbikat olayından şüphelenmiştik ama bunu sana yansıtmamıştık. Şimdi her ne kadar şüphelerimizde haklı olduğumuzu fark etmiş olsam da, eğer konu bu kadar ciddiyse ve bizimle paylaşamıyorsan bırak öyle kalsın. Her neyin içindeysen, her ne biliyorsan, eğer bunu öğrenmemiz sana zarar verecekse, anlatacaklarını asla duymak istemiyorum."

Annem de, babamın konuşmasının ardından eşiyle aynı fikirde olduğunu ifade ediyor ve sonunda, karşılarında şaşkınlıktan öylece kala kalıyorum. Sanırım babam az önce çok büyük bir hata yapmamı engelledi. Ben bu insanların hakkını nasıl ödeyeceğim? Onlara bir zarar gelmemesini sağlayarak... Görevimi yaparak... Gerekirse savaşarak...

Şimdi sırada Peneks var ve onun kendisiyle paylaşamayacağım sır hakkında ailem kadar duyarlı olacağını düşünmüyorum. Bu nedenle, her ne kadar arkadaşımı görmeyi çok istesem de, bunu yarınki federasyon buluşmasından sonraya bırakıyorum. En yakın arkadaşımı geri döndüğümden haberdar etmediğim için hissettiğim suçluluk duygusu, gecenin geri kalanında ailemle zaman geçiriyor olmanın bana yaşattığı mutluluğu gölgelese de, bu konu ile ilgili elimden bir şey gelmediği gerçeğini değiştirmiyor. Özür dilerim Peneks ama seninle görüşmeye hazır değilim...

Federasyon buluşmasına katılacak kafile olarak, üzerinde bilinçli yaşam olan galaksimizdeki yedi gezegen arasından, yeşilin bin bir tonuyla harika bir doğaya sahip Lura'ya doğru, uzun mesafeli ordu taşıma aracı ile yola çıkıyoruz. Savaş Kanunu Amira, Savaş Komutanı Kall, Savaş Kaptanı Nayleen, Savaş Lideri Lanila ve bu rütbelerin arasında ezilen biz çömezlerin ortak noktası olan bir şey varsa, o da Doria'ya karşı savaşmamızla ilgili hepimizin fikir birliğine varmış olmamız. Sadece Amira emrettiği için değil, kendimiz de gerçekten istediğimiz için bu yolculuğu yapıyoruz. Sevdiklerimizi gelecekte karşılaşabilecekleri tehlikelerden korumak amacıyla, Savaş Kanunu'nun sözleri ile "Kayıtsız kalmayacağız."

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin