2. Kısım NEXA Bölüm 15

1.2K 165 10
                                    

Kramen'in bize bıraktığı diğer dokümanları da, içlerinde işe yarar bir şeyler bulma umuduyla incelerken gördüklerimiz, akıl sağlığı bozulmuş bir adamın saçmalıklarından öteye gidemiyor. Neyse, bu da bir şeydir. En azından artık karşı karşı karşıya olduğumuz tehdidin adını ve Dünya'mıdır nedir, orasının bu ırk için önemli olduğunu biliyoruz.

Lanila ile iki saatte bir kurduğumuz iletişimin sonuncusu da gerçekleştikten sonra, ekibin geri kalanı ile yeniden buluşacağımız noktaya doğru yola çıkıyoruz. Dün akşamı da orada geçirdiğimiz için herhangi bir yabancılık çekeceğimizi sanmıyorum. Yani yerimizi yadırgamayacağız... Neler diyorum ben... Düşünme, sadece yürü...

Karanlığın çökmesine yarım saatlik bir zaman kalmasına rağmen Lanila ve diğerlerinden hala ses seda yok. Geç kaldıklarını düşündüğü için, yaklaşık on beş dakika önce Merc'in onlarla iletişim kurmaya çalışmasına daha bir karşılık alabilmiş değiliz. Zaman ilerledikçe Merc soğuk kanlılığını korusa da, Minla'nın yüzündeki endişe her saniye daha da artıyor. Eğer benim ruh halimi de Minla tanımlıyor olsaydı, herhalde onun için aklımdan geçenlerin aynısını söylerdi. Belki de platonik aşkım şu an bana bakıp, ne kadar korkak biri olduğumu düşünüyordur. Günün her anı beraber olmamıza rağmen, daha onunla baş başa kalamadık. Sanki kalsak elimden bir şey gelecek? Onu her gördüğümde, eğer onunla bir şansım vardıysa bile, bu şansı çok önceden kaybettiğimi düşünüyorum. İletişim kuramayarak... Utangaç çocuğu oynayarak...

Yaklaşık on beş dakika sonra hava kararacak ve hala keşif gemimizden bir haber alabilmiş değiliz. Hadi Merc! Bir karar vermek zorundasın. Farkında değil misin? Yoksa hepimizi öldürmek mi istiyorsun? Ya görünmezliğimiz bizi koruyamazsa? O zaman ne olacak? Sonunda Merc beklediğim hamleyi yaparak dün gittiğimiz yerleşim merkezine doğru var gücümüzle koşmamızı söylüyor. Yürüyerek yarım saat sürüyorsa koşarak zamanında orada olabiliriz. Umarım...

Minla, Merc ve ben canımızı dişimize takarak adımlarımız arasındaki mesafeyi uzatmaya çalışıyoruz. Daha bir bacağımız diğerine yetişip geçtiği anda, öteki yeni bir hamle ile yeniden öne geçiyor. Bu döngü hedefimize ulaşana kadar bozulmadan devam ediyor. Üç kişinin hayatla ölüm arasındaki çizgide gösterdikleri performans kaderlerini belirleyecek. Hepimiz bunun farkındayız...

Yerleşim merkezinde bulduğumuz ailenin sığınağı tek şansımız gibi görünüyor ve biz oraya ulaşmak için hiç zaman kaybetmezken, karanlıkta üzerimize çökmek için aynı hızda hareket ediyor. Neredeyse vardık... Neredeyse...

O da ne? Günün son ışıkları da tamamen yok olduğunda Cirraların çıkardıkları çığlığa benzer garip ses kulaklarımızı tırmalasa da, karanlığın içinde zar zor görebildiğim şey beni daha çok dehşete düşürüyor. Harabelerin arasında, aradığımız sığınağın sahipleri kazıklara bağlanmış şekilde Cirraların gelip onları parçalamasını bekliyorlar. Merc bir anlığına duraksasa da, verdiği karar sığınak yerine ölümle burun buruna olan -Sanki biz onlardan farklı bir durumdayız- ailenin yanına yönelmek oluyor.

Bizi görmeleri için görünmezliğimizi kapatıyoruz ve onları kurtarmak için harekete geçiyoruz. Adam "Zaman yok. Kızımızı kurtarın!" derken, kadın da birazdan onlar için gelecek olan ölümün verdiği farkındalık nedeniyle ağlayarak kocasını destekliyor. Minla küçük kızı çözmeye çalışırken, Merc ve ben onu koruyabilmek için savunma pozisyonu alıyoruz. Hepimiz giysilerimizin bize sağladığı görünmezliklerimizi yeniden çalıştırmış olsak da, tedbiri elden bırakmayıp dizlerimizin üzerine çökmüş bir şekilde, silahlarımızdaki aydınlatıcıların bize izin verdiği ölçüde görerek, Sekunar 12 doğasının en yırtıcı hayvanlarını bekliyoruz.

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin