1. Kısım GAIA Bölüm 20

1.6K 225 7
                                    

Telsizden Jake'e beni takip etmesini söyleyip denizaltımı hızla geri döndürüyorum "Jake! Okuldayken öğrendiğimiz metan gazı yarıkları olan kayalıkları hatırlıyor musun?" Çocuk bana cevap verirken sesi telsizden çok net gelmese de, ne yapmak istediğimi anladığı için yaşadığı kaygıyı hissedebiliyorum "Cid-di ola-maz-sın La-ra!"

Yüz seksen derece döndükten sonra tam yol avcılara doğru ilerliyorum ve bu sırada Jake'e yapması gerekenleri sakince anlatıyorum. Ancak sakin kalmaya ne kadar çabalasam da her hücremde, her kalp atışımda yaşadığım korku azalmıyor. Ölesiye korkuyorum ama her şey ters gitse de, en azından annem ve Lena'yı kurtaracağımı düşünerek kendimi rahatlatmaya çalışıyorum "Sondaları on beş saniye bekletmeli patlama moduna getir ve işaretimle dördünü birden fırlat. Sonra da oradan olabildiğince hızla uzaklaş tamam mı?"

Metan gazı kaynağının üzerine geldiğimizde her ikimiz de dörder sondayı birden kayalıklara gönderiyoruz. O sırada avcıların menziline girdiğimiz için her yanımızdan su altı kurşunları geçiyor. Bazıları denizaltılarımıza isabet etse de, neyse ki hareketimizi engelleyecek bir hasar vermeyi başaramıyorlar. Fırlatma işlemi tamamlandıktan sonra, bildiğimiz bütün manevraları kullanıp avcıları arkamıza alıyoruz ve patlamanın olacağı bölgeden olabildiğince uzaklaşmaya çalışıyoruz.

LP2'nin içindeki bilgisayardan gelen dijital kadın sesi son beş saniye için bizi uyarırken, sanki bedenimdeki bütün organlar yer değiştirip kaçmaya çalışıyor. Geri sayım tamamlandığında duyduğum patlama sesi, hayatımda duyduğum en güçlü ses olarak tarihe geçiyor. Metan gazı sondalardaki patlayıcılarla etkileşime girdiğinde adeta kulakları sağır eden bir ses çıkıyor ve patlamanın ardından gelen şok dalgası bizi kanyona doğru, hayatta kalmayı başaran avcıları ise şehre doğru fırlatıyor.

Oluşan devasa şokun göbeğinde kalan ve adeta moleküllerine ayrılan avcıları hızla atan kalbimin tuttuğu tempo eşliğinde izlerken, yaptığım şey yüzünden büyük bir vicdan azabı duyduğumu fark ediyorum. Az önce birilerini öldürdün Lara! Onları sen öldürdün! Hayatlarına son verdin!

Patlamanın yarattığı şokun etkisiyle savrulan LP2'lerimizin kontrolünü sağlamaya çalışırken bazen çevremizdeki kayalara sürtüyoruz, bazen zemine çarpıyoruz ama neyse ki ölümcül bir hasar almadan yola devam etmeyi başarıyoruz. Yanımda oturan Mert'in bütün olanlar sırasında ne kadar sakin olduğunu gözlemlediğimde, artık bana hayatını emanet edecek kadar güvendiğini fark ediyorum. Bana hayatınızı falan emanet etmeyin tamam mı? Bana hiçbir şey emanet etmeyin! Bir insanın üzerine bu kadar yük bindirilmez!

Kanyonun girişinde diğerlerine yetişiyoruz. Aşağı doğru inerken, yaşadığım stresi biraz olsun azaltıp odaklanabilmek için derin nefesler alıp veriyorum. Depoya ulaştığımızda, olabildiğince zemine yakın bir şekilde, yavaşça ilerliyorum ve diğer denizaltılar da, daha önce anlaştığımız gibi benim yaptıklarımın aynısını yapıyorlar.

Osiris'in bulunduğu depoya, güvenlik protokolünün devreye gireceği kadar yaklaşmadan önce büyük bir gerginlikle diğer avcıların gelmesini bekliyoruz. Telsizlerimiz daha önceden tecrübe ettiğim gibi çalışmıyor. İletişimimiz tamamen kesik bir şekilde, adeta kaderin bizi götürdüğü yere doğru sürükleniyoruz.

Patlamadan geriye kalan avcıların radarlarımızda belirmesi çok da uzun sürmüyor. Ayrıca ekranda gördüğüm noktaların çokluğu, sayılarının hala azımsanmayacak kadar fazla olduğunu gösteriyor. Neredeyse zeminle bütünleşik bir şekilde, depoya doğru yaklaşıp bizden kodu istemesini sağlıyoruz. Planın diğer aşamasına geçmek için Gardiyan'ın çıkmasını beklerken, sanki bedenimden çıkan sıcaklık kullandığım LP2'yi yakıp yok edecek gibi hissediyorum.

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin