2. Kısım NEXA Bölüm 01

2.2K 215 8
                                    


Savaş Komutanı Kall'ın içeriye girmesi ve aldığımız standart savaş teknikleri eğitiminin ardından beni yanına çağırması yaklaşık aynı zamana denk geliyor. Bütün arkadaşlarım çalışma alanını terk ederken, korku ve merak dolu gözlerle, iri ve sert bakışlı adamın yanına doğru ilerliyorum. Askeri akademi sınırları içinde böyle bir duruma neredeyse hiç alışık değiliz. Yüksek rütbeli subaylar, normal şartlar altında bizim gibi öğrencilerle ilişki kurmazlar. Onları yakından görmemiz bile çok olası değilken onlardan birinin gelip beni yanına çağırması, her zaman korumaya çalıştığım soğukkanlılığımı tekrar bir araya getiremeyeceğim kadar küçük parçalara bölüyor.

Ayaklarımın beni geri geri götürdüğünü düşünmeme rağmen, kendimi onun yanında bulmam çok zaman almıyor. Boşalmasını engelleyemediğim soğuk terler yüzümün her köşesini kaplamışken, kekeleyerek "E-e-em, emredin," diyorum. Savaş Komutanı Kall konuşmasına başlamadan önce, düştüğüm komik durumdan kurtulmak için bedenimi daha dikleştirmeye çalışsam da, bu çabamın ne kadar cılız göründüğünün farkındayım.

"Aday Tenn! Çok önemli bir görev için seçmelere dahil olacaksın. Yarın sabah sekizde Savaş Merkezi'ne gel!" Komutan Kall, sözlerini kararlılıkla gözlerimin içine bakarak tamamlıyor ve çevik bir hareketle arkasını dönüp salonun kapısında kayboluyor. Çok önemli görev? On sekiz yaşındaki bir çaylak?

Soyunma odasında duş alıp hem yoğun çalışmamızdan, hem de yaşadığım stresten kaynaklanan toksini vücudumdan uzaklaştırıyorum. Yarına kadar ne düşünürsem düşüneyim, bu garip durumun arkasındaki gerçeği çözemeyeceğime eminim. Bu nedenle, bize öğretildiği gibi derin nefesler alıp zihnimi dinginleştirmeye çalışıyorum. Konsantrasyonum arttıkça, diğer kabinlerde duş alan arkadaşlarımdan ve bitişikteki soyunma odasından gelen sesler yavaş yavaş kayboluyor. Yine de aklımda tekrar tekrar dönen komutanın sözleri, yaptığım şeyin nafile bir çaba olduğunu sanki bana göstermeye çalışıyor. Ne zaman ustalarım kadar güçlü olacağım? Bunun için daha ne kadar uğraşmam gerekecek?

Nexa'nın geçmişindeki büyük savaştan kalan nadir binalardan biri olan Savaş Akademisi'nden arkadaşlarımla birlikte ayrılıyorum. Devasa yapının merdivenlerini inerken gözüm her gün olduğu gibi Minla'ya takılıyor. Kızın kısa siyah saçlarının bir kısmı yüzünün yarısını kaparken, açıkta kalan gözünün yavaşça bana kaydığını fark ettiğimde, ani bir hareketle gözlerimi kaçırıp yanımda duran en samimi arkadaşım Peneks'in anlattıklarını dinliyormuş gibi yapıyorum. Çok acınası bir durum...

Saha sağlıkçısı olarak eğitim aldığı için bir süredir bazı derslerimiz ortak olsa da, daha onunla "Selam," "Nasılsın?" gibi gündelik iletişimin ötesine geçememiş olmam, kendime tam bir korkak olarak bakmama neden oluyor. Tamam, belki hiçbir zaman kızlar konusunda çok başarılı olamadım ama bunun bilincinde olmam, Minla'ya karşı zaten neredeyse yerlerde sürünen cesaretimi tamamen kaybettiğim gerçeğini değiştirmiyor.

Bizi duraklara taşıyacak kısa mesafeli ışınlanma cihazlarına ulaştığımızda Minla ile yollarımız yine ayrılıyor. Zaten ne zaman birleşti ki? Peneks ile birlikte ışınlanma odasının önünde sıramızı beklerken, Minla ise onu kendi yaşadığı yere götürecek olanlara doğru ilerleyip kısa bir süre sonra gözden kayboluyor. Sıra bize geliyor ve arkadaşımla beraber yaklaşık yüz metre yukarıdaki durağa ışınlanıp bizim için uygun hava taşıyıcısını beklemeye başlıyoruz.

Peneks kaçamak gözlerle bana bakıyor ve hemen ardından gelen kıkırdamaya engel olamıyor. "Gene ne var seni serseri!" Arkadaşım verdiğim aşırı tepkiye cevabı yapıştırmakta gecikmiyor "Etrafına bak! O zaman anlarsın." Bulunduğumuz duraktaki kalabalık içinden birbiriyle şakalaşan, öpüşen, birbirlerine baktıklarında gözleri gülen ve topluluktaki büyük çoğunluğu oluşturan çiftleri fark etmem çok uzun sürmüyor. Ne yani? Peneks bana bakıp hep yalnız olmaya mahkum olduğumu düşündüğü için mi kıkırdadı? Çok alçakça... Bunu ona ödeteceğim.

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin