1. Kısım GAIA Bölüm 14

2.1K 242 11
                                    

Söyledikleri çok mantıklı olmasına rağmen, daha onlara gerçek planımdan bahsetmediğimi hatırlıyorum "Amacım sadece zaman kazanmak ve bu sırada da Mavi Özgürlüğün bir şeyler yapmasını umut etmek. Eğer onlar için söyledikleri kadar önemliysem, her şeyi öylece oluruna bırakmayacaklarını düşünüyorum." Sözlerimi bitirdikten sonra elimde gerçek bir plan olmadığını fark ediyorum ve kendi söylediklerimi eğer dışarıdan bir kişi olarak ben duysaydım "Ne saçmalıyor bu?" filan derdim herhalde. Zaten Irinda da buna benzer bir tepki veriyor "Yani tamamen blöf yaptın öyle mi? Bence çok saçma ama şöyle bir düşündüğümde aklıma daha iyi fikir de gelmiyor." Hah şöyle! Daha iyi bir fikir var da ben mi tercih etmiyorum?

Konuyu kısa süreliğine de olsa değiştirmem gerektiğini düşünüyorum "Peki bay Lowen'ın anlattıkları ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Ona inanıyor musunuz?" İlk cevap tahmin ettiğim gibi Mert'ten geliyor "Söylediği her şey çok mantıklı. Zaten durum söylediği gibiyse, şu anda dünya yüzeyinde neler olduğunu çok merak ediyorum. Belki de hala hayat vardır. Belki adı neydi? Hmm... Hah Doria dediği uzaylı ırk dünyayı terk etmiştir. Gaia'nın dışındaki dünyada neler olduğuyla ilgili çok fazla soru işareti var ve bence bunlar mutlaka cevaplanması gereken sorular."

Mert'in düşüncelerini dile getirmesinin ardından Jake sabırsızca söze giriyor "Adamın bu kadar şeyi bir tarafından uydurmadığı çok açık. Peki ne planlıyorlar acaba? Bu arada, bence sana teşekkür etmeliyiz Lara Hanım. Sayenizde Mavi Özgürlüğün bir sonraki adımını öğrenemeden toplantıdan ayrıldık!"

Jake'in bana hala kızgın olduğunu anlayabiliyorum ama bunun sadece toplantıdaki tepkimle ilgili olduğunu sanmıyorum. Sanki istemsizce, hayatımıza giren bütün bu sorunların kaynağı olarak beni görüyor ve yaşadığı korku nedeniyle sinirini benden çıkarıyor. Aslında çok da haksız sayılmaz. Çünkü şöyle bir düşününce, her şey kanyonda gördüğüm o parlamadan sonra başladı. Belki de ne olursa olsun yaşanması gerekenler yaşanacak ve bilinmesi gerekenler bilinecekti ama yine de, onun gözünden baktığımda çocuğu suçlayamıyorum. Tanrıyla aramda çok uzak mesafeler olsa da, insanların bazı şeyleri ister istemez kendilerine çektiklerini düşünüyorum ama bunun adına, körü körüne inananlar gibi kader demekte zorlanıyorum. Bence bunun bilimsel bir açıklaması var ama daha ben bu açıklamayı yapabilecek kapasitede değilim. Kim bilir, belki günün birinde kendim dahil herkesi aydınlatacak cevabı bulurum ama o günün bugün olmadığını çok iyi biliyorum. Anlaşılan o ki arkadaşlarım ve ben, diğer bütün şehir sakinleriyle birlikte, Gaia adındaki koskoca bir yalanın kurbanlarıyız.

Sabah olduğunda, annemle göz göze gelmemek için elimden geleni yaparak olabildiğince hızlı bir şekilde hazırlanıyorum. Akşamdan beri her hareketimi takip eden kadının, ortada ters bir şeylerin olduğunu anlayacak kadar zeki olduğunu biliyorum. Onunla, Mavi Özgürlük ve babamla ilgili bütün bildiklerimi her ne kadar paylaşmak istesem de, şu anda yapmam gereken şey, bir an önce evden çıkıp Christina'nın idamını durdurmak.

Annemin şüphelenmemesi için okul çantamı da hazırladıktan sonra soluğu evimizin kapısında alıyorum. Ayakkabılarımı giyerken başımda dikilen Dr. Sophie bana çok açık ve net bir soru soruyor "Neler dönüyor Lara!" Ona ne demeliyim şimdi? Ne yapmak üzere olduğumu söylediğim an bu kapıdan çıkışın benim için hayal olduğunu bildiğim için bir şeyler mi uydurmalıyım? Ne uydurursam uydurayım, özellikle de uyku sersemi bir halde annemi inandırabileceğimi düşünmüyorum "Seninle daha sonra konuşmak istediğim çok önemli şeyler var anne. Ama şimdi izin verirsen derslerimi kaçırmak istemiyorum. Döndüğümde konuşalım olur mu?" Annem istemeden de olsa beni onaylıyor "Tamam. Geldiğinde konuşuruz. Derslerinde başarılar!" Kadının yanağına kocaman bir öpücük kondurup evden çıkarken inanılmaz derecede vicdanım sızlıyor. Yine de Christina'nın ölmesinden iyidir diye düşünüyorum kendi kendime...

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin