3. Kısım Sonu -FİNAL- Bölüm 14

2.5K 191 9
                                    

Nefeslerimizi tutmuş bir şekilde beklerken, sonardaki hareketlilik nedeniyle yaşadığımız korku katlanarak artıyor. Bulunduğumuz derinlikte tam üzerimize doğru yaklaşan en az elli adet küçük boyutlu denizaltı olduğunu fark ediyoruz. Artık sessiz kalmamızın pek bir şeyi değiştireceğini sanmıyorum. Çünkü eninde sonunda buraya ulaşacaklar ve Gaia'nın varlığına şahit olacaklar. Bu nedenle en hızlı şekilde hareket etmemiz gerekiyor. En azından elimize onları şaşırtmak gibi bir fırsat geçmişken bunu kullanmalıyız. "Laterani, şu anda bulunduğumuz konuma ilerleyen deniz araçları tespit ettik. Çatışmaya gireceğiz."

Lanila ile göz göze geldiğimiz sırada, Laterani'den bize ulaşan yanıt nedeniyle buz kesiliyorum. "Tespit edilme riskini alamayız. Bu nedenle on beş dakika içinde dünyadan ayrılıyoruz. O zamana kadar gelmeye çalışın. Gerçekten üzgünüm." Kaptan Nayleen, az önce yaptığı açıklama ile yaklaşık dört bin beş yüz kişinin ölüm fermanını imzalamış oldu. Onları geride bırakamam... O kadar insanın ölümüne seyirci kalamam... Yapamam... Toplu katliamın sorumlusu olmayacağım... Onlarla birlikte ölmem gerekse bile...

Lanila ve bay Lowen yanıma gelip bir şeyler anlatmaya çalışsalar da, sanki tamamen hipnoz altındaymışım gibi hissettiğimden ne dediklerini kesinlikle anlamıyorum. Yaşlar gözlerimden istemsizce akarken, bay Lowen'ın omuzlarımdan tutup sarsmasıyla toparlanıyorum. "Lara, bir an önce Laterani'ye gitmeniz gerek. Ben geride kalıp Gaia'yı korurum. Sonra da kurtarabildiğim kadar insanı kurtarıp buradan uzaklaşırım. Hala bir şansınız varken hemen gidin buradan."

Subay koltuklarında oturan Mavi Özgürlük üyeleri bay Lowen'la birlikte kalacaklarını söyledikleri sırada, tecrübeli adam Mert'e dönüp "Lara sana emanet. Onun Laterani'ye sağ salim ulaştığından emin ol tamam mı?" diyor. Bay Lowen'ın talebinin ardından hemen yeni görevine odaklanan Mert, iletişim subayı koltuğundan kalkıp yanıma geliyor ve Lanila gibi gitmemiz gerektiğini tekrarlıyor. Bütün bunlar yaşanırken büyük hangara o kadar yakınız ki, elindeki oyuncak balığa sarılmış bir şekilde tahliyesini bekleyen küçük kızı ve ailesini net bir şekilde görebiliyorum. Bu insanları nasıl geride bırakacağım? Hepsi ölecek... Hepsi... Ölecek...

"Hiçbir yere gitmiyorum." Bu sözleri söylerken avazım çıktığı kadar bağırıyorum ve buna ek olarak, bana gitmem gerektiğini söyleyenlerin gözlerinin içine bakmayı da ihmal etmiyorum. "O insanları nasıl ölüme terk etmek istersiniz? Onları kurtarmak zorundayız. Anladınız mı beni? Kurtarmak zorunda..."

Takılmış plak gibi tekrar eden sözlerimi, o sırada subay koltuğuna yeniden oturmuş olan Mert kesiyor. "Ne yapacaksak hemen karar verseniz iyi edersiniz. Çünkü misafirlerimiz buraya ulaşmak üzereler." Arkadaşımın heyecan içinde bizi uyarmasının ardından, bu geminin kaptanının ben olduğumu çevremdekilere hatırlatır bir tavırla ilk emrimi veriyorum. "Francis, manevraları Gaia'yı koruyacak şekilde yapacağız. Şehre bir zarar gelmesine izin veremeyiz."

Kısa bilgilendirme cümlelerimi sonlandırmamın ardından Lanila'ya dönüyorum ve ekliyorum. "Bir an önce Osiris'ten ayrılmalısınız. Şu anda yüzeye giden tahliye araçlarının içindeki insanları da aldıktan sonra Laterani'nin bekleyeceğini pek sanmıyorum. Zaten az önce bunu açık bir dille belirttiler."

Tavsiyemin ardından kızıl saçlı kadın takım arkadaşlarına dönüyor ve kendi dilinde bir şey soruyor. Hemen ardından yeniden bana dönüp, kararlı bir ifade ile yaptığımın çok onurlu bir davranış olduğunu ve bana yardım etmek için yanımda kalacaklarını söylüyor. O sırada Laterani'nin kaptanı kararımızı öğrenmek amacıyla bizimle yeniden iletişim kuruyor ve ben cevap vermek üzereyken, Lanila konuşmama fırsat vermeden söze giriyor. "Kaptan Nayleen, şehirde hala birçok masum insan olduğunu biliyorsunuz. Eğer bugün onları geride bırakırsak, yarın olduğunda uğruna savaştığımız davamıza yeniden nasıl inanacağız? Ben böyle bir karar yüzünden vicdanım sızlarken yaşayabileceğimi sanmıyorum."

GaiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin