4.

83.2K 4.5K 637
                                    

Akşam yemeği için yaptığım tatlıdan çok sevgili babaanneciğime de götürmek için merdivenleri inmeye başladım. Aşağıdan, kucağında neredeyse benim kadar olan bir iskeletle bana doğru gelen Kaan'a baktım. Taşınmanın son demlerindeydi. Gerçi boşuna zahmet ediyor, bu apartmana 1 ay bile dayanamaz ama neyse. Çok sevgili babaannemin çok sevdiğim ve bana çok sık kullandığı bir atasözü var: "Bir musibet, bin nasihatten iyidir. " Beni dinlememenin bedelini burada yaşayarak öğrensin.

"Aaa bu kim sarı kafa? Ömrünü çürüttüğün sevgilin falan mı?" Dudaklarına yerleştirdiği çarpık gülümsemeyle elindeki iskelete baktı. "İlk şakan sanırım Müberra?" Elimdeki tatlı tabağını kafasına geçirip kaçsam ne yapabilir ki?

"Sen kaliteli espriden anlamıyorsan bu benim sorunum değil." Bir şey söylemesine fırsat vermeden aşağı inmeye başladığımda arkamdan söylendi. "Ne kalite ama..." Onu umursamadan babaannemin kapısını çaldım. Yüzüme son derece sevimli ve sempatik olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim. Kapıyı, yüzündeki son derece memnuniyetsiz bir ifadeyle açan babaannem, beni görünce burnunu kırıştırdı. Ben de hiç bozulmadan söze girdim.

"Sedat olsa beğenirdin ama elimizde bu var nineciğim." Derince bir nefes alıp kaşlarını çattı. Utanmasa ergen gibi göz de devirecek yakında. "Ne var kız, ne oldu yine mesmursuz?" Gülümsememi hiç bozmadan elimdeki revani tabağını uzattım. "Sana en az benim kadar tatlı bir revani getirdim Müberra Sultan." Uzattığım tabağı alıp yüzüme baktı.

"Sen mi yaptın bunu?" Onu başımla onayladığımda tabağı geri uzattı. "Hem senin kadar tatlı, hem sen yapmışsın. Yemem ben bunu al götür, zehirlenirim mazallah!" Boğazıma oturan yumruya aldırış etmeden, akşam yemeğini babaannemin evinde yiyecek olan ve bize doğru gelen Kaan'a baktım. Babaannemin bana uzattığı tabağı tekrar aldıktan sonra bir şey demeden merdivenlere yöneldim.

"Nereye götürüyorsun tatlıyı?" Kaan'ın bana yönelttiği soruyu cevaplamam için onlara dönmem gerekiyordu ama önce gözlerime biriken yaşları geri göndermem lazımdı tabii. Dudaklarıma en az Bihter Ziyagil kadar sahici bir gülüş yerleştirdikten sonra geri döndüm. "Babaannem yaptığım tatlıyı yiyip zehirlenmek istemiyormuş."

Kaan babaanneme anlam veremediğim bir şekilde baktıktan sonra elini tabağa uzattı. "Ben yerim."  Elini başına götürüp kaşır gibi yaptıktan sonra sırıttı. "Ee yani şey... Bugün çok yoruldum da kan şekerim düştü biraz." Babaannem bakışlarını Kaan ve benim aramda gezdirdikten sonra homurdandı. "Ben zaten Müberra'yı denemek için öyle söyledim ama o zaten gönülsüz getirmiş belli ki, hemen tabağı geri götürdüğüne göre."

Yok yok, ben ağzımla kuş tutsam yine yaranamam bu kadına. Babaannemin hemen karşısında oturan Sedat lüzumsuzu, kapıyı açtı ve gözleri direkt elimdeki tatlı tabağını taradı. Birkaç adımda yanımda bitip tabağı kaptı. "En sevdiğim kuzenim, en sevdiğim tatlıdan yapmış. Bu ne saadet Allahım!" En sevdiği kuzeni olduğuma, 3 deyince canı gönülden inanıyoruz hemen arkadaşlar.

1-2-4!

Kaan önce Sedat'a sonra da elindeki tatlıya baktı şaşkınlıkla. Az sonra içeriden, Sedat'ın ergen kardeşi Seda'nın çığlıkları duyuldu. "Abi, telefonumu nereye sakladıysan ver çabuk Allah'ın cezası!" Sedat tabağı Kaan'ın eline tutuşturduktan sonra babaannemin arkasına saklandı. "Abi oradan görünmediğini falan mı sanıyorsun acaba gerizekalı? Ver çabuk telefonumu, bıktım senden!"

Babaannem en sevdiği torununu arkasına saklamanın verdiği gururla Seda'ya baktı. "Doğru konuş abinle kız, saçaklı!" Babaannem Seda'yı sever ama Sedat'ına dil uzatmadığı sürece.

"Babaanne söyler misin abime, versin telefonumu!" Sedat babaannemin omzunun üstünden başını uzattı. "He vereyim de gidip abuk subuk Tiktok videoları çek. Arkadaşlarım benimle alay ediyor kızım senin o saçma videoların yüzünden."

"Arkadaşların o videoları gördüğüne göre, onlar da en az Seda'nın videoları kadar saçma insanlardır belki ha Sedat?"  Ben de lafımı sokmuş olmanın verdiği gururla kaşlarımı kaldırdım. Bacaklarıma dolanan Muhittin Berk'in kollarıyla neye uğradığımı şaşırmışken, Müjgan halamın çığlıklarını duymam gecikmedi. "Muhittin Berk anneciğim, sen neden evden kaçıyorsun sürekli? Tamam sen özgür bir bireysin ama lütfen yapma artık böyle."

22 yaşındaki ben bile özgür bir birey değilken, bacağım kadar bile boyu olmayan veledin gördüğü muameleye bakın. Hayat bazen çok küfürlük...

Muhittin Berk, bacağımı bırakıp Kaan'ın etrafında dönmeye başladı. Müjgan halam da yetiştirdiği özgür bireyin peşinden koşmaya başlayınca, Kaan'ın sarı kafasının etrafında uçuşan kuşları gördüm. Gerçekten gördüm, susun!

"Minel, nerede kaldın kızım? Yemekler soğudu." Apartman boşluğundan bana seslenen anneme baktım başımı kaldırıp. "Hemen geliyorum anneciğim." Boşluğa dalmış gibi elindeki tatlı tabağına bakan Kaan'a 'ben demiştim' ve 'zafer benimdir sarı çocuk' bakışlarımı attıktan sonra, hemen ardından da 'bunlar daha iyi günlerin salak' gülüşümü de gönderip evime çıktım.

Her şey daha yeni başlıyor öyle değil mi? Çekilecek acıların ve dertlerin kucağına hoşgeldin sarı kafa.

Kız Minel, nasıl becerdin o bakışları atmayı ahsjkjsks

Beni motive edecek vote ve yorumlarınızı bekliyorum ♥♥

AİLE APARTMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin