ÖZEL BÖLÜM

27.8K 1.4K 281
                                    

Kavuştuk mu bir yaz günü kızlar? Nihayet yazabildim şu bölümü🙊 özledim sizi ve yorumlarınızı. Hepinize keyifli okumalar ❤️

"Selahattin abi, çocukları uyuttum. Çay kap gel, ben de tezgahı ayarlıyorum." Eczanemin hemen karşı dükkanını işleten tuhafiyeci Selahattin abi, işaret parmağını tehditvari bir şekilde salladı. "Bu sefer yeneceğim ama seni kızım. Hiç kurtuluşun yok!" Vazgeçilmez rutinimiz olan tavlada bana sürekli yenildiği için artık sinirleri yıpranmaya başlamıştı. Bu durum bana büyük bir zevk veriyordu, orası ayrıydı tabii. "Sen onu ancak rüyanda görürsün kral abim ya." Alayla söylediğim şeye yüzünü buruşturdu. "Zar tutuyorum demiyorsun da..."

"Tutacağım tabii. Tutmadan nasıl atayım?" Adımlarını benim dükkana doğru atarken, gözlerini devirdi. "Kelime oyunu yapma bana kız!" Gülerek, yandaki sehpanın üzerinde duran tavlayı alıp dükkanın önüne kurdum. "Lan Akif, bize iki çay kap gel." Biraz ilerideki kahvehanenin çırağına bağırdıktan sonra tabureye oturdu. "Seni yenince, akşam sarı oğlanın yanına mosmor suratla çıkacaksın ama. Söylemedi deme." Alayla güldüm. "Yenge alıştı tabii senin mor surata, sıra benim sarı kafama mı geldi?"

"Yengene hep seni yendim diye anlatıyorum. Çaktırma." Vay gözü açık ihtiyar, vay! "Ohoo, olmaz ki ama böyle. Niye yalan sıkıyorsun yengeme?" Elindeki zarları hışımla savururken, güldü. "Bizim de hanıma karşı bir karizmamız var herhalde yani." Karizmasına yandığım be.

Oyun iyice kızışıp son raddeye geldiğimizde, zarları avuçlayıp elimi öptükten sonra hızlıca savurdum. Tam istediğim gibi bir skor elde ettiğim için ben sevinçle yerimden sıçrarken, Selahattin abi elini alnına vurdu. "Zar tuttun!" Tavlayı kapatıp kolunun altına sıkıştırırken başımı salladım. "Yav hadi abiciğim öğren de gel. Hep böyle ağlanmaz ki ama!" Selahattin abi homurdanırken, duyduğum korna sesiyle başımı çevirdim. Bizi almaya gelen sarı kafam arabadan iniyordu. "Bak bak bak, kocası geldi diye nasıl da sevinçten dört köşe oldu."

"Ama şunun gelişine, asaletine bir baksana abiciğim ya. Büst mübarek." Ben Kaan'ı överken, Selahattin abi de başını ona çevirdi. "Allah var şimdi, yakışıklı çocuk." Tabii, Yüce Rabbim özene bezene yaratmış. "Selamün aleyküm Selahattin abi." Kaan, selamını verdikten sonra yanımdaki boş tabureye oturdu. "Aleyküm selam delikanlı." Gülümseyerek yan profiline baktım. "Hoşgeldin sarı kafam." Yanağımı öptükten sonra Selahattin abiye kaçamak bir bakış attı. "Hoşbuldum güzelim."

Başıyla hâlâ Selahattin abinin kolunun altında duran tavlayı işaret etti. "Hayırdır, yine mi haşat ettin adamı?" Kaan'ın bana sorduğu soruya Selahattin abi sinirle çıkıştı. "Hiçte bile, senin bu hileci karın zar tutuyor!" Kaan, alayla güldü. "Tabii canım, kesin öyledir." İçeriden Ömür'ün ağlama sesini duyunca hemen ayaklandım. "Anniğ!" Ömer'i de uyandırmaması için hızlıca yanına ulaştım. "Anniimm, uyandın mı sen?" Gözlerini ovalayıp yüzünü buruşturdu. "Anniiiğğ!"

Şiddetle ağlamaya başlayacağını anlayınca hemen kucağıma aldım. "Acıktın mı annisinin güzeli? Doyursun mu annin seni?" Çocuklar için dükkanda özel olarak bir bölme hazırlamıştım. Çoğu zaman onları yanımda getiriyordum. Sadece havaların çok soğuk olduğu zamanlarda ve nöbet günlerimde annem bakıyordu. Emzirmeye başladığımda büyük bir iştahla emerken, sakinleşmesi için saçlarını okşamaya başladım. "Senin bu sarı saçlarını yerim ama ben."

"Ben de senin kahverengi saçlarını yesem olmaz mı?" Başımı kaldırıp Kaan'a baktım. "Oluuur." Kucağımda tekrar uyumaya yön tutan Ömür'ün yanağını okşadı. "Yine mi uyuyor babasının prensesi?" Sorusunu başımla onayladım. "Bütün gün dükkanın içinde oradan oraya koşturdular, yoruldular." Tabii o yeni yürümeye başlamış tombik ayaklarla atılan paytak adımlara ne kadar koşmak denirse... Ömür'ü tekrar yerine yatırıp Kaan'a sımsıkı sarıldım. "Özledim seni."

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now