16.

64K 4.4K 320
                                    

Okunma sayısında ki artışı görünce, gaza gelip gecenin 02:06 'sında bölüm yayımlıyor olmama kaç puan? Bir de yorum yapsanız, ah ne mutlu olurum ama neyse :)♥

Son dersin bitmesini iple çektiğim için, sürekli saate bakıyordum ama dakikalar bile asır gibi geliyordu artık. Elif, imalı bir şekilde sırıtarak dirseğiyle dürttü beni. "Ne o? Senin sarı kafayla buluşacağın için çok heyecanlısın bakıyorum?"

"Ne alakası var Elif ya? Sıkıldım sadece." İnkarımı yemediğini belli eden bir bakış attıktan sonra, yavaşça sıraya uzandı. "Sen onu benim külahıma anlat be kızım." Başını koluna yaslayıp iç geçirdi. "Ayy sarı sarı yeğenlerim mi olacak şimdi benim?"

Sinirle koluna vurdum. "Saçmalamayı kes! Alt tarafı biraz gezeceğiz, o kadar." Aklıma gelen fikirle birlikte, çekingen bir tavırla Elif'e yaklaştım. "Sen de mi bizimle gelsen acaba?" Elif'in bir şey söylemesine fırsat kalmadan, cebimde titreyen telefonumu elime aldım. Kaan mesaj atmıştı.

“Ben geldim, dersinin bitmesine daha çok mu?”

"Ne yazmış, ne yazmış?" Elif'in yükselişinden sonra bütün sınıfın gözleri bizim üstümüzde toplanınca, mahcup bir tavırla hocaya baktım. Bakışlarıyla bizi dövdükten sonra, tekrar tahtaya döndü. Dönmesini fırsat bilerek cevap yazdım.

“5 dakikaya biter herhalde.”

Telefonu tekrar cebime koyup, eşyalarımı yavaştan toplamaya başladım. "Minel yavaş ol, kendini biraz ağırdan al. Sarı yeğenlerim için biraz sabredebilirim." Elif'in imalı tavırlarından gına geldiği için, kafasına bir tane geçirip çantamın fermuarını kapattım.

Hoca dersi bitirdiğinde, şükür namazı kılsam yeriydi artık. Ceketimi giyerken, bir türlü ısınamayan bahar havasına iç geçirdim. Biraz ileride beni bekleyen Kaan'ı görünce, gülümseyerek el salladım. O da bana aynı şekilde karşılık verdiğinde, bütün gözleri üstümüzde hissediyordum.

"Çok beklettim mi? Hoca bi salmadı vicdansız." Gülerek başını iki yana salladı. "Hiç önemi yok. Nereye gideceğimizi düşündün mü?" İşin açığı bunu hiç düşünmemiştim. "Hoşgeldin Kaan. Fakültemize şeref verdin." Yanımıza ne ara geldiğini anlamadığım Elif'in ayağına bastım, uyarı niteliğinde. Kaan, utangaç bir tavırla gülümsedi. "Estağfurullah. Nasılsın Elif?"

Bu defa da, yanımıza neden ve ne ara geldiğini bilmediğim Ahmet'i görünce yüzümü buruşturdum. Onu sinemada gördüğümden beri tiksinerek bakasım geliyordu. "Ooo! Kaan enişte gelmiş." Kaan'ın elini tutup, biraz yükselerek yanağını öptüm. "Yaa evet, enişten geldi Ahmet."

Kaan, bozuntuya vermeden kulağıma eğildi. "Buram buram kullanıldığımı hissediyorum, Müberra." Maksadım onu kullanmak değildi tabii ki ama doğaçlama böyle gelişti. "Sen beni öperken ben bir şey dedim mi, sarı kafa?"

Fısıltıyla söylediğim şeyi Ahmet'in duymamasını umarak, fotoğrafımızı çeken Elif'e baktım. Bu kız gerçekten salak...

"Ağzını yırtarım dedin ya." Kaan, kulağıma fısıldadıktan sonra saçımın üstüne minik bir öpücük kondurdu. Ahmet'i kaale bile almadan sürekli kumrular gibi takılırken, o gün sinemada gördüğüm kız geldi. Onunla aynı havayı bile solumak istemediğim için, hemen uzaklaşmalıydım buradan.

Kız, Ahmet'in yanağına okkalı bir tokat geçirdiğinde Kaan ürkerek beni kollarının arasına aldı. Tüm bakışlar Ahmet'in üzerinde toplanırken, kız bağırmaya başladı. "Sen beni öyle kullanıp atabileceğini mi sandın şerefsiz?"

Ahmet bir yandan yanağını tutarken, sakin kalmaya çalışarak tısladı. "Arzu, ne yapıyorsun kendine gel!" Adının Arzu olduğunu öğrendiğim kız, Ahmet'i itti. "Ben gayet kendimdeyim tamam mı! Benimle konuşurken başka kızlara da yürümek neymiş, göstereceğim ben sana!"

Ahmet sinirlerine hakim olamayarak, Arzu'yu kolundan tutup çekiştirmeye başladı. Kaan'ın şaşkın bakışlarını üzerime çekmek için, elimi gözlerinin önünde salladım. "Gidelim mi artık?" Beni başıyla onaylayıp Elif'e baktı. "Sen de bizimle gel istersen Elif."

Elif, hiddetle atıldı. "Olur mu öyle şey canım? Siz gezin, hem benim yurda gidip banyoyu kapmam lazım." Elif'in kaldığı yurtta sürekli banyo kavgası yaptığını bildiğim için, gülerek elimi omzuna koydum. "Yaparsın sen aslan parçası. O banyoyu Dilruba kaknemine kaptırmazsın!"

Kaan, bir yandan gülerken merakla sordu. "Senin ailen İstanbul'da yaşamıyor muydu?" Elif, başını iki yana salladı. "Bolu'da onlar. Minel de olmasa çekilmiyor aslında bu koca şehir." Başımı yana eğip gülümsedim. "Yaa yerim seni ben." Bir yandan Elif'e sarılırken, bir yandan tehdite başladım. "Okul bittikten sonra Bolu'ya falan gitmek yok kızım. Beni burada bırakıp gidersen vallahi yolarım seni!"

"Bana buradan  hayırlı bir kısmet bulursanız kalırım tabii." Elif'in babası şehir dışında okumasını bile zor kabul ettiği için, okul bittikten sonra ancak evlenirse kalabilirdi galiba. "Ay aman neyse, hadi gidin artık siz."

Burada gereğinden fazla kaldığımızı farkederek, Elif'le vedalaştıktan sonra çıkışa doğru yürümeye başladık. "Nereye gideceğimizi düşündün mü diye sormuştum ama araya kaynadı." Başımı kaldırıp yan profiline baktım. "Düşünmedim açıkçası. Gezmeye  fırsatım olmadığı için gidilecek yerleri de pek bilmem aslında."

"Ne diyorum biliyor musun Müberra?" Merakla sordum. "Ne diyorsun sarı kafa?"

"Bi çılgınlık yapıp karşıya mı geçsek acaba?" Alayla gülerek cevap verdim. "Hayatımızdaki çılgınlıkların eve gizlice fast food sokmak ve karşıya geçmek olması harika gerçekten." Acınası halimize o da gülmeye başlayınca, imalı bir şekilde araya girdim. "Ama ben sana dedim en başında, kaç kurtar kendini diye."

Başını yan çevirip yüzüme baktı. "Eğer kaçıp gitmemi isteseydin, şu an benimle karşıya geçme planları yapıyor olmazdın." Söylediği şeyin haklılık payını ölçmek bir yana, şaşırmıştım. Ben verecek bir cevap bulamazken, elimi tutup durdurdu beni. Başımı kaldırıp merakla yüzüne baktığımda, gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan bakmaya başladı. 

"Eğer seni dinleyip kaçıp gitseydim, bugün burada olamazdım." Kulağıma eğilip birkaç saniye sustu. Nefesini tenimde hissederken, ürperdiğimi anlamamasını ummaktan başka bir şey gelmiyordu elimden. "ve inan bana Minel, bu benim için acı bir kayıp olurdu."

AİLE APARTMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin