AİLE APARTMANI

47.

Temiz havaya kavuşmuş olmanın verdiği huzurla, içime en derininden bir nefes çektim. Toprağı öpmemek için de kendimi ayrıca zor tutuyordum. Özgürlük gibisi yokmuş, anasını satayım. Dört duvar hücrenin içinde kalınca, hem de bir mafya babasıyla aynı ortamda kalınca, insan özgürlüğün kıymetini daha iyi anlıyormuş. 

Adam, ben çıkana kadar türlü çeşit öğütler verip bir de bana sakın evlenmememi falan söyledi. Kendisi tam 5 kere evlenmiş ve bana diyor ki, bu sarı oğlana çok güvenme. Evlilik akıl kârı iş değil.  Topuğuma sıkmayacağını bilsem, sus artık diye haykıracaktım ama yürümeyi çok seviyorum arkadaşlar. Vücudumdaki her bir organ, çok önemli benim için. Hepsi benim bebeklerim.

Bir de zaten tüm şeceremi anlatmamışım gibi, dedikoducu teyzeler misali sürekli bir şeyler anlatmamı istemesi de cabası. Neyse, boş verin şimdi onu. Nasıl kurtulduğumu anlatmadım ben size. Cemre ve Ahmet şikayetlerini geri almışlar. Murat amcam, nasıl yaptığını bilmediğim bir şekilde ikna etmiş onları. Ha bir de annem, çıkınca onlara bir şey yapmamam için yemin verdirdi bana. En çok ona üzülüyorum. İkisi için de, türlü çeşit işkence planları yapmıştım halbuki.

"Hadi yine yırttın paçayı, deli kız. Geçmiş olsun." Murat amcamın alaylı sözü üzerine sırıttım. "En sevdiğim amcam sağ olsun." Ben Murat amcama sarılırken, Mehmet amcamın kenardan bana bakışını görünce dudaklarımı büzdüm. Murat amcamdan ayrılıp, ona sarıldım bu kez. "Seni de çok seviyorum ama Murat amcam kadar değil, üzgünüm ihtiyar."

Alaycı bir tavırla sırtıma vurdu. "Bu kadar açık sözlü olmak zorunda mısın, acaba?" Aslında o çiyan sürüsü gibi ailen olmasa iyi adamsın da, neyse. "Huyum kurusun amcacığım." Amcamlar gülüşürken, kollarını iki yana açmış beni bekleyen babama sarıldım. Tüm sülale gelmek zorunda mıydınız? Gerçi, gelmeseniz de küserdim. Bana güven olmaz.

Karakolun önünü boşaltıp, arabalara binmeyi akıl edebilmiştik çok şükür. Başımı cama yaslamış, etrafı izlerken köşeden bizi izleyen Kaan'ı görünce 32 diş sırıttım. Babamın farketmemesini umarak, camı ardına kadar indirdim. "Offf, hava da çok mu sıcak ne?" Yol ayrımına girene kadar sırıtarak onu izledim. O da aynı şekilde bana bakıyordu. "Kızım, boynun tutulacak kapat artık şu camı." Aşk için boynum tutulsun, çok mu be babacığım? Camı kapattıktan sonra, telefonumu elime alıp mesaj kısmına girdim.

Kime: SARI KAFA
Acilen apartmana gel. Sana sarılmam gereken konular var.

Bir de, ceketini Ömer abiye verdim. Ondan alırsın :)

Murat amcam mecburen yaka değiştirirken, biz çoktan apartmana gelmiştik bile. Apartmanın girişinde bütün kuzenlerim boy boy sıralanmış, yanlarında eniştelerimle arabaların park yerine girmesini bekliyordu. Kendimi arabadan dışarı atıp, ön bahçeye geldim. "Hoşgeldin, geçmiş olsun Minel'im yav. Kendim nezarete girsem, bu kadar şaşırmazdım yeminlen."

Kazım eniştemle biraz hoşbeşten sonra, Fuat eniştem araya girdi. "Kız, sende ne cevherler varmış. GS-BJK maçı sonrası, şu Kazım'ı beraber dövelim mi?" Kazım eniştem, kaşlarını çattı. "Tek başına gücüm yetmiyor desene şuna, kerkenez." Onların atışmalarını es geçip, küçük kuzenlerimi öptükten sonra Seda ve Sedat'la kesişti gözlerim.

Seda'nın yanağından makas alıp, Sedat'a elimi uzattım. "Öp lan elimi!" Kaşlarını kaldırmış, başka emrin var mı bakışlarını görünce elimi omzuna vurdum sertçe. "Oğlum, bak mapustan yeni çıktım diyorum. Belalıyım diyorum." Elimi tekrar uzatınca, itiraz etmeden öpüp alnına koydu. Yanağına birkaç kez hafifçe vurdum. "Aferin, böyle adam ol. Orada mafya tanıdık yaptım, vallahi sıktırırım topuğuna!"