79.

33.3K 1.7K 496
                                    

Bu bölüme köprüden önce ki son çıkış diyebiliriz. Çünkü finalden önce ki son bölüm 🥺 Finali yazmaya hiç hazır değilim, nasıl yazacağım hiç bilmiyorum ama yazarken kesin ağlarım. O kadar bağlandım ki her bir karakterime, onlara veda etmek çok zor olacak. Neyse, daha fazla derdo olmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Hepinize iyi okumalaaar ❤️

Kaan'ın işten kovulmasının ardından, birkaç aylık sıkıntılı bir döneme girmiştik. İş için CV bıraktığı yerlerden bir dönüş alamadığı için sıkıntıdan uçuk bile çıkarmıştı sarı kafam. Devlet hastanesi için de epey beklemesi gerektiğinden, bunu istemiyordu. Sonuçta, yakında doğacak olan ikizlerimiz için biraz aceleye getirmesi lazımdı.

Kovulmaktan ziyade anlayıp dinlenilmeden, haksız hukuksuz bir şekilde kovulmak koymuştu ona. Bora'nın ekmeğine yağ sürmek gibi geliyordu belki de. Sonra bir fırsat kapısı açıldı önümüze, biz de onu değerlendirmek için birbirimize güç verdik. Üniversiteden bir hocası hastane açmak için epeydir uğraşıyordu ama ortaklarından birinde bir sıkıntı çıkmıştı. Tabii bu işler sermayesiz dönmeyeceği için adamın işleri epey zorlaşmıştı. Bu durum kulağımıza gelince de araba alırız diye düşündüğümüz altınlarımızı, zaten artık bir arabamız olduğu için bu işe girişmesi konusunda Kaan'a biraz gaz vermiş olabilirdim. Neticesinde ise, Kaan yapım aşamasında olan hastanenin
%25'lik ortağıydı artık.

Hocası, genç beyinlere yer vermek istediğini her fırsatta dile getirdiği için hastanede Erhan, Esat ve Huri de çalışmaya başlayacaktı. Bir taşla birkaç kuş vurmuştuk yani. Hastanenin bitmesine daha birkaç ay vardı. Ortaklığı kutlamak için de hocasını ve eşini yemeğe davet etmiştik ve daha onun hazırlıklarına girişecektik. Testere abim de çatışmada vurulduğunda hayatını kurtardığı için hocayı tanıyordu ve o da yemeğe katılmak istediğinden, Esra ile onu da davet ettik. Kaan'ın çalışmadığını duyan Neboş abla ise, kalp hastası babasının günlük kontrolleri için Kaan'a 'senden başkasına güvenemem' diyerek resmen bir iş imkanı sağlamıştı. Güzel de para veriyordu Allah için. Mafya alemine girerek geçim sıkıntısından kurtulmuştuk resmen.

Bora'dan şikayetçi olduğum için ve kendisi de itiraf ifadesi verdiğinden, mahkeme süreci devam etse de en az 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Eğer bir aksilik olmazsa umarım kolay kolay çıkamayacaktı sapık herif. Bu olaydan sonra ise Şevin Hoca bana, ifade verirken asla kardeşini kayırmadığını ve orada ne yaşandıysa aynen aktardığını söyleyerek özür dilemişti. Bununla da kalmayıp, sorunun kendisinden olduğunu belirterek bana başka bir staj yeri de ayarlamıştı. Bana yaptığı son iyilik bu olurken, bizim eczacı Selim abinin eczanesine denk gelmem de beni ayrıca sevindirmişti. Selim abi benimle çalışmayı sevdiğinden, güzel bir staj parası da veriyordu. Hayatımız bir aşağı bir yukarı böyle akıp gidiyordu.

Akşam yemeği için oldukça basite kaçıp lazanyayı fırına göndermiş, canımın çektiği tatlıyı sürekli karıştırmaya üşendiğim için de ömrüm, kurt bakışlım, aslan yelesi saçlım kocamı görevlendirmiştim. Ağzıma dilimlediğim kividen bir dilim atıp daha yutmadan konuşmaya başladım. "Aşkım, unu iyi kavur lütfen. Kokusu gelmesin sonra, yiyemem." Canım fena halde pekmezli un helvası çekmişti. "Minel, sabahberi karıştırıyorum olmuştur artık bu."
Ayağa kalkıp baktığımda, daha un kızarmaya yön bile tutmamıştı. "Olmuş mu sence bu sarı kafam? Un hâlâ bembeyaz." Oflayarak elindeki tahta kaşığı daha sıkı kavradı. "Lütfen artık bronzlaşır mısın? Kolum koptu da benim burada."

Küçük bir kahkaha atarak ağzıma bir kivi daha attım. Sürekli tıkınmaktan başka bir şey yapmıyordum zaten. "Un bronzlaşmaz yalnız, kavrulur." Elini belime yerleştirip, iyice belirginleşen karnımın izin verdiği kadar tezgahla kendi arasına sıkıştırdı. "Çok biliyorsun sen." Ben daha ne olduğunu anlamadan ellerini kollarımın altından geçirip beni tezgaha çıkarınca yutkundum. Ellerini üzerimden çekmeden vücut hatlarımda yavaşça gezdirdikten sonra gözlerime baktı. Şaşkın yüz ifademe gülümseyerek, rahat duramayan ellerini bu defa iki yanıma yerleştirdi ve üzerime eğildi. "Hep zor işleri bana veriyorsun zaten. Benim artık bunun acısını çıkarmam lazım hanımefendi."

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now