3.

92.6K 4.7K 755
                                    

Ders çalışmaktan gözlerim acımış, kendimi yatağıma atmıştım hışımla. Biraz telefon kurcalayıp uyumalıydım. Zira sabah girmem gereken iki önemli dersim vardı. Telefonumu internete bağladığımda, günde milyon kere yüzlerini gördüğüm yetmezmiş gibi, bir de telefonda uğraşmak zorunda kaldığım aile grubunda yeni mesajlar gördüm.

ÖZKAYALAR ve diğerleri A.Ş. LTD. ŞTİ.

Murat Amcam ayrıldı

Murat amcam, bu ailede en sevdiğim kişidir. Hatta karısı Nalan yengemi de, halalarımdan daha çok sevdiğim kesin bir gerçektir. Onlar benim için gerçek bir idol. Apartmandan gittiği gibi, aile grubundan da gidişi beni üzdü tabii.

Müjgan Halam: Ay bu hanım köylü de çok oldu iyice.

Meral Halam: Aman, bırak gitsin ayol. Çok lazımdı ya zaten.

Ferhunde Yengem: Su testisi su yolunda kırıldı görümcelerim, boş verin gitsin.

Müjgan Halam: Haklısın yengeciğim.

Nalan Yengem: Birbirinizin arkasından konuştuklarınızdan sonra burada, canımlı cicimli konuşmalarınız yok mu... Bitiyorum ya hu!

Nalan Yengem: Ayrıca hanım köylü diye, karısının aile apartmanında yaşayıp kaynanasının sözünden çıkamayan sizin kocalarınıza denir!

Nalan Yengem yazıyor...

Nalan Yengem: Bu aileye girişim afiliydi, çıkışım da öyle afili olsun bari.

Nalan Yengem: HEPİNİZDEN KURTULDUM!

Nalan Yengem: BİR DAHA ASLA GÖRÜŞMEMEK ÜZERE!

Nalan Yengem ayrıldı...

Alfa mısın yoksa Zeyna mısın be kadın?

Özelden bir mesaj geldiğinde merakla açtım. Nalan yengemdendi.

Nalan Yengem: Minelciğim, gruba öyle yazdım ama bilirsin seni çok severim. Ne zaman istersen bize gelebilirsin, başımızın üstünde yerin var canım.

Ah benim canım idolüm. Senin canını yerim.

Minel: Ben hiç üstüme alınmadım zaten yengeciğim. İkinizi de çok özledim. Derslerden vakit bulduğumda görüşelim.

Nalan Yengem: Görüşelim tabii, bekliyorum. İyi geceler.

Minel: İyi geceler, amcama selamlar.

Konuşmayı sonlandırıp telefonumu şarja taktıktan sonra, yarın ne giyeceğime karar verip kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Gözlerimi apartmandaki gürültü sesleriyle açtığımda, miskin adımlarla yatağımdan kalkıp perdeyi açtım. Dışarıda ev taşıma kamyonu ve sarı kafa Kaan Bey vardı. Hayatının hatasını yaptığından haberi yoktu garibimin. Neyse, yaşasın ve görsün.

İhtiyaçlarımı giderdikten sonra hızlıca, gece ayarladığım kıyafetlerimi giydim. Beyaz kazağımın ince kemerini de taktıktan sonra siyah deri ceketimi üstüme giydim. Tokamı bileğime takıp, saçlarımı açık bıraktım ve hafif bir makyaj yapıp odamdan çıktım. Annemin hazırladığı kahvaltı masasına iç geçirerek baktıktan sonra ağzıma bir parça salam tıkıştırdım. "Kızım, ayaküstü yemesene şunu!"

"Anne çok acelem var, derse yetişmem lazım. Hadi görüşürüz." Mutfaktan çıkmak için kapıya yöneldiğim sırada durdurdu beni. "Dur kız dur! Hemen bi sandviç yaparım ben sana, bekle!" Ona minnetle baktıktan sonra gülümsedim. "Bitanesin sen annem! Ben ayakkabılarımı giyiyorum o zaman." Beni başıyla onayladıktan sonra eline aldığı sandviç ekmeğinin arasını doldurmaya başladı.

Annem sandviçimi getirince, yanağını öpüp vedalaştıktan sonra asansöre bindim. Bir yandan da sandviçimi tıkıştırıyordum ağzıma. Asansörden indiğimde sert bir cisme çarptım. Sendeledim ama düşmedim. "Bu iki oldu Minel!" Beni kollarının arasında tutan Kaan'a baktım. "Merak etme, daha üç de olur, beş de olur!" Yüzündeki alaycı gülümsemeyle kollarını belimden çekti. "Yarılmadık yerin kalmayacak diyorsun yani?"

Yüzümü buruşturup onu hafifçe kenara ittim. "Amma hanım evladı çıktın be! Oyalama beni, derse yetişmem lazım." Bir şey söylemesine fırsat vermeden çıkış kapısını açıp dışarı çıktım. Elinde iki ekmekle apartmana doğru yürüyen Sedat'a baktım. "Naber len, kaldırım mühendisi?"

Gözlerini devirdikten sonra yüzüme baktı. "Ticarete atılacağım kızım ben. Göreceksin, büyük adam olacağım!" Ona 'yav he he' bakışımı attıktan sonra alayla güldüm. "Babaannemin bütün servetini yiyip bitireceğim, siz de bok yiyin diyorsun yani?"

"Senin işin gücün yok mu kızım, uğraşma benimle!" Dua et acelem var, yoksa uğraşmak neymiş gösterirdim ben sana. "Derse yetişmem lazım şansına. O ergen kardeşin Seda'ya ve anan olan, kötü gelin Ferhunde'ye selam söyle!" Sinirle nefesini dışarı verdiği sırada, balkondan bize bakan babaannemi görünce koşar adımlarla otobüs durağına yürümeye başladım.

"Kız Müberra, tazı gibi koşma öyle düşersin!" Al işte radara girdim! Başımı kaldırıp balkona baktım. "Düşersem çok üzülürsün değil mi babaanne?" Bana aldırış etmeden, kamyonun yanında bizi izleyen Kaan'a baktı. Film oynatıyoruz sanki burada! "Kaan oğlum, Müberra düz yolda yürümeyi bile beceremez. Sana zahmet şunu bi otobüs durağına bırakıver." Şu, dediği de ben oluyorum bu arada... Üstüme füze atsaydı bu kadar acımazdı.

"Babaannem misin, düşmanım mısın belli değil be kadın!" Ayağından çıkardığı terliği salladı tehditvari bir şekilde. "Doğru konuş benimle, akıtırım pekmezini!" Kamyondan eşya taşıyan adamlara döndü bu defa. "Siz de doğru düzgün taşıyın şunları. Çizdirmeyin evladımın eşyalarını!" Elin oğluna bile evladım diyor, bana da gavur muamelesi yapıyor. Adaletin bu mu Müberya?

"Bırakırım tabii, Müberra Teyzem. Ne zahmeti?" Kaan efendiye de gün doğdu tabii. Babaannem memnuniyetle gülerken, Kaan bana doğru yürümeye başlamıştı bile. "Gidelim mi Müberra? Acelen vardı ya hani, o bakımdan diyorum." Sinirle nefesimi soludum. "Dua et, ayağımda terlik yok!"

"Terlik fırlatmak sizin ailede bir ata sporu sanırım?" Bir yandan yürümeye başlarken, başımı çevirip yüzüne baktım. "Bizim ailede daha ne sporlar var, hepsinin tadına bakarsın merak etm-" Ayağım taşa takılınca yere kapaklandım. Ağlamaklı sesimle başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. "Allah'ım, bir gün en fazla bu kadar kötü başlayabilirdi."

Kalkmam için elini uzatan Kaan'a baktım. Zaten yeterince rezil oldum, gurur yapmanın hiç sırası değil. Elini tutup kalkarken, dudakları yukarı kıvrıldı. "Babaannen haklıymış." Sinirle elini ittirip kaşlarımı çattım. "Git işine be! Sarı kafa ne olacak?"

Onu arkamda bırakıp, hızlı adımlarla yürümeye başladım. Önüme çıkan başka bir taşa tekme savurdum. "Taşlar bile bana karşı!" Korna sesiyle başımı kaldırdığımda, belimdeki baskıyla kendimi yandaki duvara yapışık buldum. "Yok yok, babaannen az bile söylemiş! Buna emin oldum."

Kaan'ın soluğu yüzüme çarparken, neye uğradığımı şaşırmış bir halde yüzünü incelemeye başladım. Az önce resmen hayatımı kurtarmıştı. Çatılmış kaşları, hızlıca inip kalkan göğsüyle üstümde büyük bir baskı kurmuştu. "Senin, bu yaşa kadar hayatta kalman bile bir mucize bence." Kendime gelip içime derin bir nefes çektim. "Laf sokmaların bittiyse, benim yetişmem gereken ve oldukça geç kaldığım bir ders var!" Kolunun altından geçip durağa doğru yürümeye başladım.

"Öğreteceğim Minel! Özür dilemeyi de, teşekkür etmeyi de sana öğreteceğim." Arkamdan bağırdığı için olduğum yerde kaldım ama ona dönmedim. "Biliyorum, biraz zor olacak ama ben sabırlı bir adamım."

Aman Kaan Bey, neler söylüyorsunuz öyle 🙊 Ee nasıl buldunuz bölümü?

AİLE APARTMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin