42.

59.4K 3.6K 616
                                    

Dün bütün gün ödevlerle boğuştuğum için, bölüm yükleyemedim. Affınıza sığınıyor ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar ♥

Fuat eniştem şaşkınlıkla bana, bense bize doğru gelmekte olan Sedat'a bakıyordum. Sedat'ın olanlara anlam vermek ister gibi bakışlarını görmezden gelerek, derin bir nefes aldım. Ben daha ne olduğunu anlamadan, apartmana doğru koşmaya başladı. "Babaanneee, babaanne koş, Minel geri dönmüş." Hay bin kunduz. Ben bu hallere düşecek gacı mıydım be?

Fuat eniştem kollarını iki yana açmış, tüm samimiyetiyle sarılmak için yanımda bitmişti. "Hoş geldin, apartmanın neşesi." Sarılışına karşılık verdiğim sırada; önde babaannem, yanında Meral halam ve Kazım eniştem koşarak bize doğru geliyorlardı. "Canım torunum, hoşgeldin." Hiç hoş falan gelmedim.  Ben, hoş bir şekilde gidecektim bu apartmandan ya hu.

Oha, bana canım torunum mu dedi o? Başımı arkaya çevirip etrafımı süzdüm. Sonra da işaret parmağımla kendimi gösterip, şaşkınlıkla başımı kaldırdım. "Ben mi? Bana mı dedin onu?" Annem ve babam da görüş alanıma girdiğinde, içine düştüğüm durumu sorgulayacak fırsatım kalmamıştı artık. "Minel, doğru mu kızım? Geri dönmeye mi karar verdin?"

"Minel'im yav, söyledim ama sana. Haberim olsaydı pasta alırdım yeğenim." Kazım eniştemin canı bugün pasta çekmiş, beni bahane ediyor bence. "Yok enişte, ne pastası allasen? Hadi, herkes evine girsin, bu konuyu da kapatalım gitsin." Babaannem boynuma sarılınca, havada kalan ellerimi ne oluyor anlamında salladım. Harbiden ne oluyordu? Tamam, tokadı attığına pişman olmuş olabilirdi de, 22 yıllık nefret 2 günde nasıl sevgi patlamasına dönüşüvermişti  böyle?

"Bundan sonra hiçbir şey, eskisi gibi olmayacak. Söz veriyorum." Benden ayrılan babaannem, gözlerime bakarak söylemişti bunu. "Minel, evi tutmak üzereydik kızım." Babam cümlesini bitirir bitirmez, babaannem öldürücü bakışlarıyla ona döndü. "Kes sesini  Metin!" Babam, en az onun kadar sert bir tavırla karşılık verdi. "Sen karışma anne!" Kazım eniştem araya girdi. "Yav durun, ben bir pasta alıp geleceğim vallaha. Kutlamalıyız bunu." Allah'ım, lütfen bu bir rüya olsun ve ben Kaan'ın yatağında açayım gözlerimi. Olmaz mı? Tamam.

Kazım eniştem koşar adımlarla ön tarafa giderken, annemle babam olanlara anlam vermek ister gibi yüzüme bakıyordu. Enselendim işte, ne bakıyonuz? Ya da sıçtım, üstüne de sıvadım da diyebiliriz. Hep beraber apartmanın önüne ilerlemeye başladığımızda, babaannem çantalarımı alması için Sedat'a başıyla işaret etti.

Oh, en azından onları taşımaktan kurtuldum. Apartmanın içine girdiğimizde ellisine yaklaşmış, yeşil gözlü, sarı saçlarının arasına yer yer kır düşmüş olan uzun boylu bir adam ve yanında yine onun yaşlarında, başına örttüğü şalın rengini alan zümrüt yeşili gözleriyle gülümseyerek bize bakan kadınla kesişti gözlerim. Hemen arkalarından da Kaan belirmişti. Anne ve babasını yatağının baş ucundaki fotoğrafta görmüştüm ama gerçekte çok daha güzellerdi.

"En sevdiğim kuzenim, taş mı doldurdun bunların içine? Ceset mi koydun, bu çantalar nedir böyle?" Tüm gözler, apartman girişinden ıkınarak giren Sedat'a dönmüştü. Müstahak sana, kerkenez. Kaan, Sedat'a 'ben onları az mı taşıdım' bakışları atarken ben de ona 'yakalandım' bakışları atıyordum. "Böyle güzel, kalabalık aile ortamlarına bayılırım. Ah Fatih'im, ne kadar da şanslısın."

Ya ya, çok güzel bir aileyizdir biz teyzeciğim. "Evet evet, bence de böyle güzel insanları tanıdığım için çok şanslıyım anneciğim." Annesi, ona olan bakışlarımı sezmiş olacak ki beni baştan aşağı süzdü. "Bu güzel kızımız kim?" Annem gururla öne atıldı. "Benim kızım, Zeynep Hanımcığım." Onu ben doğurdum, diye hakırsaydın anam.

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now