61.

40.3K 2.2K 468
                                    

Bu bölümü yorumlarıyla beni çok güldüren sevimdkr 'e ithaf ediyorum. Hepinize iyi okumalaaar ❤️

Kaan'la birlikte karakolun kapısından girerken, bitmeyen doğum günüm olduğu için içimden sövüyordum. Bu gece galiba hiç bitmeyecekti. Polis memurunun gösterdiği yere giderken, milletin bize cins cins bakışlarını görmezden gelerek Kaan'ın elini tuttum. Babaannem de, söylediğine göre gelmek üzereydi. Ben nezaretteyken Kaan ile görüşmemize müsaade eden Ömer abiyi görünce, anılarım depreşti. "Yine mi siz?"

"Dükkan bizim de komiserim..." Bizi tanıması bir yana, tuhaf bakışları rahatsızlık vermişti. "Adımı koyacağınız çocuk ne zaman doğar  tahmini? Bana, pek yakında gibi geldi şu an?" Sırıtarak, parmağımdaki yüzüğü gösterdim. "Aaa, nereden bildiniz? Yüzük dikkatinizi çekti değil mi?" Ömer komiser bıyık altından gülerken, yavaşça Elif'in yanına sokuldum. "Bu adam benimle alay mı ediyor şu an? Anlayamadım da ben?"

"Kanka yüzüğünü sonra gözüme sokmak suretiyle inceleyeceğim ama sanırım, komiserin bahsettiği şey yüzük değil." Ona yandan bir bakış atıp merakla sordum. "Neden bahsediyor olabilir peki? Müneccim boku mu yedi bu adam?" Erhan kıkırdarken, Huri araya girdi. "Minelciğim, yolda gelirken hiç mi ayna falan yoktu? Ya da birbirinizi de mi uyarmadınız hiç?" Ya hu bunlar ne diyor? Ben var anlamamak...

"Minel, yavaşça Kaan'ın dudaklarına bak ve sonra kendi dudaklarının halini tahmin et. Pek zor olmaz herhalde kankacığım." Elif'in sözleri üzerine çaktırmadan, göz ucuyla komiserle konuşan Kaan'a baktım. Bakmaz olaydım. Allah kahretmesin, ben de niye herkes bize böyle bakıyor diyordum. Kaan'ın her yeri ruj içindeyse, benim rujum kim bilir ne haldeydi? Bugün de rezil olduk çok şükür. Bize doğru gelmekte olan babaannem ve Sedat'ı görünce, hemen Elif'in arkasına saklandım. "Kaan, çabuk buraya gel!"

Ne olduğunu anlamak ister gibi başını iki yana sallayınca, gözlerimi belerttim. "Yanıma gel çabuk!" Ekin ve Erhan'ın kıkırtıları üzerine, kaşlarımı çattım. "Gülmeyin lan, vallahi akıtırım pekmezinizi!" Esra, yüzünü buruşturarak araya girdi. "Çocuğu yemişsin resmen, gülmeyip ne yapsınlar?" Gülme seslerine Esat'ın ki de eklenirken, sinirle soludum. "Var ki yiyoruz canım, seni mi gerdi?"

"Oooo!" Erhan'ın ilkokul tezahüratlarını andıran sesiyle, komiser masaya vurdu. "Sessiz olun!" Babaannem iyice yaklaşınca, Kaan'ı kolundan çekip yanıma asıldım. "Minel, ne yapıyorsun aşkım ya?" Elif ve Erhan'ı önümüze iyice siper ederek, arkalarına saklandım ve Kaan'a eğilmesini işaret ettim. Elimle suratımı işaret ederek dudaklarımı gösterdim. "Bak bakalım ben ne yapıyormuşum." Burnuyla hırıltı benzeri bir ses çıkararak gülünce, sinirle kaşlarımı çattım. "Ne gülüyorsun salak? Sen de aynı durumdasın!" Elini ağzına kapattı. "Hassiktir! Ben 1 saattir komiserin karşısında böyle mi duruyorum?"

Erhan, yavaşça başını geriye çekerek Kaan'a baktı. "Her yaramazlığın bir bedeli vardır sarı çocuk." Elif'in güldüğünü, başımı yasladığım sırtının sallanmasından anlamıştım. Arkadan kafasına vurdum. "Gülmesene kız!" Erhan, araya girdi. "Hop! Yaramazlık yaparken bize mi sordunuz? Ne vuruyorsun aşk bahçeme?" Kolunu Elif'in omzuna atıp başını öptü. "Senin de işine geldi işte, pis fırsatçı!" Ben söylenirken, Ömer komiser bağırdı. "Siz ikiniz, ne yapıyorsunuz orada?"

Elif'in omzunun üstünden, sadece gözlerim görünecek şekilde başımı çıkardım. "Komiserim, biz bir lavaboya kadar gitsek mi acaba yüksek müsaadenizle?" Gülmemek için kendini zor tuttuğu belli olurken, babaannem anlamsız bakışlarını bize sunuyordu. Ne yapsın kadıncağız, benim bile anlayana kadar canım çıktı burada. "İyi hadi, çabuk gidin gelin." Babaanneme görünmemeye çalışarak hızlı adımlarla kapıya yöneldiğimde, Kaan'da hemen arkamdaydı. Yana döne lavaboyu ararken, sinirle söyledim. "Bu gece acilen bitsin kurban olayım. Daha fazla rezil olmak istemiyorum."

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now