72.

39.6K 1.9K 490
                                    

Elimde olmayan nedenlerden ötürü oluşan gecikme için affınıza sığınarak, bu bölümü icantbreathefree 'ye ithaf ediyorum. Hepinize iyi okumalar ❤️

Gözlerimi mutfaktan gelen mis gibi kokularla açtığımda, yataktan henüz kalkmak istemediğimi farkedip esnedim. Örtüyü üzerime biraz daha çektiğimde, kapı açıldı. Kapının pervazına yaslanıp,
gülümseyerek beni izleyen Kaan'la göz göze geldiğimde ben de gülümsedim. "Günaydın uykucu." Elimi gözüme götürüp ovduktan sonra karşılık verdim. "Günaydın sarı kafam." Adımlarını yatağa doğru atarken, gözlerimi ayırmadan onu izlemeye başladım. "Hiç kalkmayı düşünmüyormuşsun gibi bir halin var bakıyorum." Başımı hevesle aşağı yukarı salladım. "Eveeet, birazcık daha uyusak ya?" Yanımdaki boşluğu işaret ettiğimde, dudaklarında sinsi bir gülüş meydana geldi ve ustümdeki örtüyü hışımla asıldı.

"Olmaz öyle. Bugün bir sürü, bir sürü işimiz var." Evet, bugün ben Sedat'ın pastanesine gidip yeni personellerini seçmesi için yardımda bulunacaktım. Sonra akşama hazırlanıp, Elif'i Erhan'a istemek için Bolu'ya gidecektik. Tüm bunlara rağmen üzerimdeki uyku halini atamamıştım. Söyledikleri karşısında dudağımı büzdüğümde, eğilip öptü. "Sabah sabah bu kadar tatlı olmaya hiç hakkın yok senin!" Muzur bir tavırla kaşlarımı kaldırdım. "Senin kendi tatlılığından haberin yok tabii." Ellerimi omuzlarına yerleştirip yanağını öptüm. "Diyorsun?" Sorusunu başımla onayladığımda, üzerime eğilip boynuma öpücükler bırakmaya başladı. "Şuradan biraz bal alayım." Öptüğü yeri ısırdıktan sonra gözlerime baktı. "Hımm görünüşe bakılırsa,bence sen daha tatlısın."

"Öyle karar veremeyiz ki. Benim de seni ısırmam lazım." Sırıtarak, imalı bir bakış attıktan sonra elini boynuna götürüp  işaret etti. "Gece burayı morartmışsın, ona rağmen anlayamadıysan ısır tabii. Bana uyar karıcığım." Gösterdiği morluğa baktıktan sonra, utangaç bir tavırla örtüyü üstüme çekip yüzümü kapattım. Gülme sesi kulaklarımı doldururken, sinirle karnına vurdum. "Gülmesene ya! Senin yüzünden hep! Beni de kendine benzettin iyice!" Örtüyü yine asılıp yüzümü açtıktan sonra, sırıtışını hiç bozmadan gözlerime baktı. "Cazibeme dayanamıyorsan bu benim suçum değil ki bir tanem." Elini saçlarının arasından geçirip havalı bir bakış attı. "Biliyorum, çok yakışıklıyım ama ne yapayım? Elimde değil bir kere." Aslan burçlarının adı çıkmış, alın bu yay burcu kişisini yanımdan!

"Tamam tamam utanma hadi, kahvaltıya bekliyorum." Yataktan kalktığında, rahat bir nefes aldım. Odadan çıkınca, hemen kalkıp ihtiyaçlarımı giderdikten sonra dolabı açtım. Açık renk bir kot şort, beyaz crop giydikten sonra mavi gömleğimi üzerime geçirip düğmelerini açık bıraktım. Saçlarımı öylesine bir topuz yapıp rimel ve lipstick sürdükten sonra mutfağa girdim. Şarkı mırıldanarak elindeki omlet tavasını masaya bırakan Kaan, beni görünce elimi tutup kendine çektikten sonra dans etmeye başladı. Hızlı adımlarına ayak uydurmaya çalışırken arada takılıyordum ama umursamadan devam ediyordu. Söylediği şarkıyı birden değiştirip beni kollarının arasında çevirdi.  "Çok tatlısın çok, seni veren Allah'a şükürler olsun. Çok güzelsin çok, ben güzelden anlarım."

Kıkırdayarak boynuna sarıldığımda, dans etmeyi bırakıp beni havaya kaldırdı ve kendi etrafında iki kez döndü. "Şarkı repertuarın çok geniş bakıyorum da aşkım." Yine havalı olduğunu düşündüğüne emin olduğum bir bakış attı. "Lisede müzik grubum vardı benim. Biz de boş adam değiliz yani." Yürüyen yetenek değil de ne? Benim için çektiği sandalyeye otururken, dudağımı büzdüm. "Ben de lisede müzik korosuna katılacaktım. Babaannem boş işlerle uğraşma, gel ben seni bir akrabanın ilahi grubuna sokayım demişti." Gülerek yerine oturdu. "Ee, katılmadın mı koroya?" Başımı iki yana salladım. "İngilizce kursuna yazıldığım gün de demişti ki: İngilizce öğrenip ne yapacaksın? Arapça kursuna yazıl da beraber hacca gidelim."

AİLE APARTMANIDär berättelser lever. Upptäck nu