53.

48.9K 2.6K 405
                                    

Bölüme geçmeden önce bir açıklama yapma gereği duydum. Geçen bölümdeki yorumları okudum, Minel'in gece yaşananlar ile ilgili sitemlerini görünce yanlış anlayanlar olmuş. Kaan'ın, bu gece elimden çekeceğin var dediği gece öyle sandığınız gibi bir şey olmadı. Onu da, bölümün içindeki bir replikten anlayacaksınız zaten. Ben de biraz ucu açık, yanlış anlamaya müsait şekilde yazmışım, affola. Yorumları okuyunca çok güldüm ama ben evlenmeden olmazcıyım, umarım açıklayıcı olmuştur  hdkdjdkkdkd ne konuştum be, hadi size iyi okumalar 😂♥

Bölüm şarkısı: Can Bonomo - Rüyamda Buluttum 😍

"Hangisinden yesem karar veremiyorum ki..." Kaan'la geldiğimiz tatlıcının tezgahının önünde, gözüm bir o tarafa bir bu tarafa dönmekten şaşı olmak üzereydi. Kaan, baktı ben karar veremiyorum tekerlekli sandalyemi kavrayıp masalardan birine yöneldi. "Sen burada bekle, ben en güzel tatlıları getireceğim sana şimdi. Çorbayla beslendiğin günlerin acısını çıkaracağız, merak etme." Yanağımı uzunca öpüp gülümsedi. "En güzel tatlının tadına baktım." Göz kırpıp yanımdan uzaklaşınca, sırıtarak onu izlemeye başladım.

Kazanın üstünden birkaç hafta geçmiş, kendimi eskisinden çok  daha iyi hissediyordum. Beni en sevindiren taraf ise, istediğim her şeyi yiyebilmek ve  kafamdaki bandajlardan kurtulmak oldu. Başım onların içinde cıcık olacak diye, korkmaya başlamıştım artık. Henüz yürüyemesem bile, iyileşiyor olduğumu bilmek bile şükür sebebiydi benim için. Yakında yürüyebileceğime de can-ı gönülden inanmak, kendimi daha güçlü hissettiriyordu.

Kaan'ın, eliyle gösterdiği tatlıya baktım. Donutu işaret ediyordu. Bayılırdım. Masaya doğru geldiğini görünce, onu izlediğimi anlamasın diye başımı çevirdim. Getir, hepsinden getir yiğidim. Fulya ve Sedat embesilinin parası zaten. Bol keseden harcayalım, sefamız olsun. Evet, piknikteki iddiamızın ödülünü şimdi yiyoruz. Çünkü neden yemeyelim?

Kaan karşımdaki yerini alınca, gülümseyerek baktım yüzüne. O da bana aynı şekilde bakıyordu. Dışarıdan görenler, bize buldumcuk muamelesi yapabilirdi ama umrumda bile değildi. Biraz sonra tatlılar masaya gelmeye başlayınca, benim de daha yemeden ağzımın suyu akmaya başladı. "Midem bayram edecek vallahi."

"Ben söylemiştim ama her şeyin en güzelini yedireceğim sana diye." Elini göğsüne koyup yavaşça kaydırdı. "Babandan önce yediriyorum hem de, oh canıma değsin." Tatlılardan birini önüme çekerken, bir yandan da gülüyordum. "Ayaklarım sağlam olsaydı, bir tane tekme çakardım. Niye uğraşıyorsun benim babacığımla?"

"Asıl o benimle uğraşıyor. Ne olmuş yani kızını öptüysem? Kızı da bu kadar güzel olmasaymış." Gülüşüm iyice büyürken, bakışları üstüme çekmemek için elimi ağzıma kapattım. Hafifçe eğilip, elimi ağzımdan çekti. "Kapatmasana manzaramın güzelliğini." Kaşlarımı kaldırdım. "Ya sussana, utanıyorum."

"Al işte, utanınca da ayrı bir güzel oldun. Öpmeyeyim de taşa mı döneyim yani?" Mahçup bir tavırla çatalımı trileçeye batırıp, kısık bir sesle söylendim. "İlerde kızın olduğunda görürüm ben seni ama." Söylediğim üzerinde biraz düşünüp, sırıttı. "Kızım değil, senin gibi güzel kızlarımız olsun." Biraz sonra kaşları çatıldı. "Benim kızlarımı öpenin, kafasını kırarım ama."

"İyi o zaman. Akşam eve gidince babam da senin kafanı kırsın. Hem, o gece geldiğinde sesimi çıkaramıyorum diye beni sürekli gıdıklayıp öptüğünü de söylerim." Umursamaz bir tavırla omuz silkti. "Hiç uğraşma, babanla empati falan yapmayacağım." Ağzına uzattığım tatlıyı alıp, tekrar konuşmaya başladı. "Ya da yapsam mı ki acaba ya? Adam haklı sanki?" Sanki, diyor bir de hâlâ. Bir sarı kafa vardı normal, o da iyice delirdi. Farkında mısınız? Kazadan sonra ben ponçik bir kız oldum, Kaan dellendi. Eliyle üç sayısı yapıp gözlerime doğru uzattı. "Üç tane kızımız olsun."

AİLE APARTMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin