56.

44.5K 2.4K 358
                                    

Bu bölümü akdagbahar25 'e ithaf ediyorum. İyi okumalaaar ♥️

Gözlerimi açtığımda karşımda dikilen Sedat'ı görünce, elindeki PS 5'i salladı. "Bunu Kaan abi canın sıkılmasın diye gönderdi ama senin canın hiç sıkılıyor gibi durmuyor kuzen!" Sinirle kaşlarımı çattım. "Senin ağzını yırtarım! Ne diyorsun sen, zevzek?" İçeri doğru birkaç adım atıp yanımıza geldi. "Bak oğlum, Ekin misin nesin? Geçen gün Fulyacığıma yürüdüğün gözümden kaçmış değil zaten, şimdi sıra kuzenime mi geldi lan?" Allah'ım yer yarılsın da, girivereyim içine şuracıkta.

"Fulyacığım derken kardeş? Senin yaşın ne başın ne ki, benim kiminle münasebet kuracağımı sorguluyorsun?" Bu da ayrı bir yavşak da, hadi hayırlısı... Sedat, elindeki PS 5'i koltuğun üzerine bırakıp Ekin'in yakasına yapıştı. "Akıl yaşta değil, baştadır aslanım. Adam ol, almayayım façanı!" Daha fazla dayanamayarak, Sedat'ın kolunu çimdirdim. "Sedat, bizim egzersiz yapmamız gerekiyor. Lütfen gider misin, canım kuzenim?"

"Gitmiyorum! Hadi bakalım, ne yapabilirsiniz ki?" Koltuğa hışımla oturup, kollarını önünde birleştirdi. "Kaan abi de birkaç saate gelecek. O gelmeden işini bitirip gidersen sevinirim." Ekin, kendini beğenmiş bir gülüş sergiledi. "Kızın ikizine abi diyorsun, bana yaptığın muameleye bak. Bebe ya..." Annem, elinde limonatayla içeri girdi. "Bu sıcakta iyi gider çocuklar." Bakışlarını Sedat'a çevirdi. "Sedat, ben sen gittin sanıyordum yengem. Dur, sana da bir bardak getireyim."

"Yok anne, Sedat gidiyordu zaten." Sedat'a gözlerimle kapıyı işaret ettim. "Değil mi Sedat?" Sedat, umursamaz bir tavırla omzunu silkti. "Yoo, gitmiyorum hiçbir yere. Sen dur yenge, ben alırım kendime bardak." Şu gün, bir an önce bitebilir mi lütfen? "Ben çıkayım o zaman. Siz rahat rahat yapın egzersizlerinizi." Sedat ile annem aynı anda odadan çıktığında, Sedat kapıdan kafasını uzatıp işaret parmağını sallamaya başladı. "O bebe lafını, sana yedirmezsem şerefsizim lan!" Değilsin de sanki...

"Minel, ben bu çocukla aynı ortamda rahat hissetmiyorum kendimi. Odana gidebilir miyiz lütfen?" Ekin'i başımla onayladıktan sonra, tekerlekli sandalyemi yavaşça çekerek odama doğru ilerlemeye başladım. Ekin peşimden gelirken, Sedat karşımıza dikildi. "Hayırdır, nereye gidiyorsunuz?" Ebenin nikahına... "Sedat, defol git şuradan! Ezerim yeminle."

"Ah Kaan abim, ah! Sen orada ekmek parası için çalış didin, bu herif burada sevgiline yürüsün. O da buna ses çıkarmasın..." Ekin, sinirle Sedat'ın üzerine yürüdü. "Bak çocuk, alt tarafı meditasyon yapıyorduk. Cahilliğinle daha fazla boğmadan git şuradan. Elimden bir kaza çıkacak şimdi!" Of, bir günüm de gerginlik çıkmadan bitse şaşarım zaten.

"Ne yapabilirsin Eda?" Ağzımdan kaçırdığım şeyle, bir süre Nekşfilikş izlemeyi bırakmam gerektiğini farkettim. Ayrıca farkında olmadan da Sedat'ı korumuş gibi olmuştum. Bu saçmalığa bir an evvel son vermeliydim. "Sedat, benim canım bitter çikolata çekti. Eğer şimdi gidip almazsan..." Başımı hafifçe eğip tekerlekli sandalyeme bakınca, nefesini dışarı soludu. "Vicdan azabı is loading." Ekin, Sedat'ın son söylediğine bir anlam vermek istese de verememişti doğal olarak.

Sedat kapıya doğru yönelince, aklıma gelen hinlikle arkasından seslendim. "Sedat, benim canım bir de avokado ve mango çekti. İki sokak ötedeki manavdan al ama, onun meyveleri güzel oluyor." Sedat, antrenin pervazından başını uzattı. "Kuzen, biz Angaralıyız la. Bu kadar kasmasa mıydın?" Ekin'e mahcup bir bakış attım. "Her gün bir mango tüketmezsem kendimi eksik hissediyorum. Sanki bilmiyorsun Sedatcığım."

"Bilmez miyim canım kuzenim? Hatta yüzünü de, akşamdan ıslattığın avokado suyuyla yıkamadan ayılamazsın sen." Iyy iğrenç pislik, vur dediysek öldür demedik... "Sedatcığım abartma istersen de, hadi git artık yavaştan." Ekin'in, yine buraya nereden düştüğünü sorgulayan bakışlarını görmezden gelerek odama girdim. İlk gün olduğu için fazla zorlamadan birkaç egzersiz yaptık. Kendimi inanılmaz bir şekilde iyi hissediyordum. "Ben artık gideyim Minel, görüşmek üzere."

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now