51.

52.7K 2.9K 727
                                    

Dün bütün gün online ders ve dönem ödevlerimle uğraştığım için bölüm yüklemeyi unutmuşum hdjdkdkd Bölüm sonuna bir açıklama yazdım, okuyup fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Hepinize iyi okumalaaar ♥

Bir haftadır yattığım ve cinnet geçirmeden nihayet taburcu olabildiğim hastaneden kurtulmuş olmanın sevinciyle, arabanın kapısını açan Kaan'a baktım. Babamdan gözleriyle izin alıp, babam da başıyla onaylayınca beni kucağına aldı. Kollarımı boynuna dolayıp, başımı yana eğdim. İlişkimizi, narkozun etkisiyle tam bir facia olarak öğrenseler de bir yandan iyi olmuştu.

Yürüyemeyeceğimi ilk öğrendiğimde, katıla katıla ağlamıştım ama bir yerden sonra sindirmem gerekiyordu. Çok şükür ki yaşıyordum. Bu hikaye bu kadar çabuk bitmemeliydi de zaten.
Bütün apartman halkı, bahçe kapısında dikilmiş bizi bekliyordu.

"Minel'im, çok şükür gelebildin. Hoşgeldin, kınalı kuzum." Babaannemin dili, bana araba çarptığını öğrenince şoktan açılmış ve artık bana o kadar iyi davranıyor ki bu sefer samimiyetini sorgulamıyorum. Çünkü hiç olmadığı kadar samimi olduğunun farkındayım artık. "Hoşbuldum nineciğim." Sedat ise, vicdanını rahatlatmak için bir haftadır her gün hastaneye en sevdiğim bitter çikolatadan getiriyor ve Kaan yiyemeyeceğimi söylediği için zulada biriktiriyordum. Artık hiçbiriyle dalaşmaya niyetim yoktu. Ölümle burun buruna gelmiş biri olarak, dünyanın ne kadar boş olduğunu ve her şeyin tek bir saniyeye baktığını anladım. Üç günlük dünyada, artık benim hayatımda kavgaya gürültüye yer yoktu.

Apartman sakinlerinin geçmiş olsun ve hoşgeldinlerini kabul ettikten sonra, apartmana girdik. Babam, asansörün kapısını açıp Kaan'a yardımcı olmak için düğmeye bastıktan sonra geri çekildi. Babam çıkıp, asansör yükselmeye başlarken Kaan'ın yüzünü incelemeye başladım. "Biliyorum, bana çok aşıksın." İmalı sözü karşısında, eğilip yanağını öptüm. "Evet, çok çok çok hem de." Burnunu hafifçe burnuma değdirip sırıttı. "Al benden de o kadar."

Asansörün kapısı açılınca, kendime çeki düzen verdim. Kaan, beni yatağıma bırakınca odamdaki tekerlekli sandalyeye baktım. Onunla pek iyi anlaşacak gibi görünmüyordum ama birbirimize alışmak zorundaydık belli ki. Kaan, nereye baktığımı farkedince yatağımın kenarındaki boşluğa oturdu. "Geçecek, bu günler geçip gidecek bir tanem. Hepsini birlikte atlatacağız." Gözümden akmaya hazırlanan yaşı geri gönderip, sımsıkı sarıldım ona. "İyi ki varsın, iyi ki yanımdasın sarı kafam."

"Öhö öhö!" Babam, odaya girdiğini yalancı öksürüğüyle belli ederken annem söylendi. "Rahat bırak çocukları Metin." Babam bu sefer hiddetle anneme döndü. "He, rahat bırakayım da fırsattan istifade yine öpsün kızımı." Kaan mahçup bir tavırla başını eğince, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Çocuğun başına büyük bir kabak patlatmıştım ve etkisi uzun sürecek gibi görünüyordu. "Aman Metin, gel hadi çorba yapalım Minel'imize."

Annem, babamın koluna girip onu zorla odamdan çıkarınca Kaan'ın bakışlarını üstümde hissediyordum. "Başıma ne işler açtın be deli kız." Onun sitemli tavrı karşısında gülerken, üstüme eğildi. "Babanı yalancı çıkarmayalım şimdi, öpeyim mi bir tane?" Başımı aşağı yukarı salladım. "Öp." Oldukça muzur bir tavırla sırıtarak bana doğru yaklaşırken, açılan kapıyla beraber korkuyla oturduğu yerden düştü. Şu kapıyı çalmayı öğrenin artık be kardeşim. "Minel'im, sana çorba getirdim."

Babaannem, az önce gördüklerini görmezden gelerek elindeki tepsiyle beraber odaya girdi. "Sağ ol babaanne." Kaan düştüğü yerden kalkınca, tepsiyi onun eline tutturdu. "Bir daha ki sefere kapıyı çalarım." Lafını da sokuşturup gidince, Kaan'ın elindeki tepsiye baktım. Babaannemin, Sedat hastalanınca yaptığı özel tarhana çorbasıydı. Canım çekip bir kaşık almaya kalkınca, kızıp kovalardı beni. Nasipte böyle yemek de varmış.

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now