41.

61.2K 3.4K 615
                                    

Okuldan gelince uyuyakaldığım için söz verdiğim bölüm bu saate kaldı
:( Hepinize iyi okumalaar ♥

"Ben, ne yapacağım şimdi Kaan?" Başımı omzundan kaldırıp, yüzüne baktım. Yeşil gözleri, hiç olmadığı kadar derin bakıyordu gözlerime. Başını yana çevirip bir süre denize baktıktan sonra, konuşmaya başladı. "Sorunun cevabı bende mi, bilmiyorum Minel." Dudaklarını ıslatıp sustu bir süre. "Soruna kalbimle cevap verecek olursam, apartmandan gitmeni istemiyorum. Sensiz, benim için bir anlamı yok oranın." Söylediği şey yine ruhumu okşamıştı.

"Ama mantığım diyor ki, Minel o tokatı yedikten sonra apartmanda kalacak bir kız değil." Haklıydı ama onun emrivakisiyle de olsa, yine de dönmüştüm apartmana. Bu, kastettiği şeyle farklıydı belki ama ben o apartmanda gizli saklı kalarak, gururlu Minel'e ihanet etmiştim bir kere.

"Babaannem numara yapıyor sanıyordum ama öyle değilmiş. Bir yanım hazır ailemi de ikna etmişken git şu apartmandan, arkana bile bakma diyor. Diğer yanımsa..." Gülümsedi. Yangın yeri olan içimi daha da ısıttı, ne yaptığından habersiz. "Sen, çok gururlu bir kızsın biliyorum." Yüzümü avuçlarının arasına alıp devam etti. "Fakat merhametin daha da ağır basıyor, bunun da farkındayım."

Burnumun ucuna küçük bir öpücük kondurdu. "Kaldığın ikilemde sana yardımcı olamadım ama her ne karar verirsen ver, ben hep yanındayım." Her kelimesiyle beni kendine daha da hayran bırakıyordu. "İyi ki yanımdasın, sarı kafa." Yanağımı okşayıp yüzümün önündeki saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Bu yeryüzünde senin gibi bir kadın iyi ki var ve iyi ki şu an benim yanımda."

Hayattaki en büyük şansım, bana bir lütufmuşum gibi davranıyordu. Yaşadığım onca şeye rağmen, onun bu sözleri bana çok iyi geliyordu. "Bu gece, benim evimde ki son gecen." Başımı aşağı yukarı salladım. "Evet. Sana da kaç gündür rahatsızlık veriyorum. Kusura bakma." Yalandan bir sinirle kaşlarını çattı. "Şşt! Duymamış olayım bunu."

Söyleyecek bir şey bulamazken, karnımın gurultusu şenlendirdi ortamı. O her zamanki alaycı tavrı yüzünde belirince, bu defa benim kaşlarım çatıldı. "Gülmesene ya. Acıktım ne yapayım?" Bir yandan gülmeye devam ederken, ayağa kalktı. "Gel hadi gel, seninle şöyle güzel bir lahmacun gömelim." Kalp çıkaran gözlerle Kaan'a baktım. "Vallaha mı?" Gülüşü iyice büyüdü ve küçük bir kahkahaya dönüştü. "Vallah kurban."

Kaan'ın bildiği bir yer olduğu her halinden anlaşılırken, yolda gördüğü tüm esnafa selam veriyordu. Selam verdiği adamların imalı bakışlarına mukabil onlara evet, ben sizin müstakbel yengenizim bakışı atıyordum. Umarım beni anlıyorlardır. Beni Elif çiçeğimden başka kimse anlamaz ya, neyse... Lahmacun yiyeceğimiz yere geldiğimizde, kokusu bile iştahımı artırmaya yetmişti.

Kaan ikişer lahmacun söyleyip ellerini yıkamaya gidince, telefonumu çıkardım. "Merhaba, hanım kızım. Nesi oluyorsun doktor bey oğlumun?" Başımı telefondan kaldırıp, şaşkınlıkla baktım adamın yüzüne. Nesi oluyorum? Henüz hiçbir şeyi... "Merhaba abi. Şeyi oluyorum..." Of, sana ne be adam. "Nesi?"

"Yengen oluyor, Mustafa abi." Adam gülerek bana bakarken, ben de şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak Kaan'a bakıyordum. "Hoşgeldin yenge hanım. Şimdi sana özel bir lahmacun yollayacağım." Mahçup bir şekilde gülümsedim. "Sağ olun." Kaan, karşımdaki yerini alınca ona kaçamak bakışlar atıyordum ama o ısrarla bana bakmıyordu. "Mustafa abinin özel lahmacunu mükemmeldir. Herkese vermez öyle, hadi yine iyisin."

"Yengesi olmasam vermez yani, öyle mi?" Gülümseyerek, başını aşağı yukarı salladı. "Aynen öyle." Bunu neden yapıyordu? Niye bana açılmak yerine, orada burada sevgilimmiş gibi davranmaya çalışıyordu? Benden mi bir adım bekliyordu? O adımı atsam, bana karşı yaklaşımı nasıl olurdu? Ona, aşkımı şimdi bir avazda söyleyiversem ne kaybederim ki? Hiçbir şey. Aksine, nur topu gibi sevgilim olur be.
Derin bir nefes aldım. Kalp atışlarım hızlanırken, o cesareti bünyemde toplamaya çalıştım. "Kaan, ben sen-"

AİLE APARTMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin