60.

36K 2.3K 353
                                    

Bu bölümü habii_by 'a ithaf ediyorum. Doğum günün kutlu olsuuun 🥳 nice sağlıklı ve mutlu yaşların olsun inşallah ❤️

Her zaman geldiğimiz deniz kenarındaki banka doğru son adımlarımızı atarken, Kaan'ın hediyeyi vermek için neden burayı seçtiğini merak ediyordum. Banka oturduğumuzda, gözlerini denize dikip derin bir nefes aldı. Ben gözlerimi bir saniye bile ayırmadan onu izlerken, heyecanla bana dönüp gözlerime baktı. "Buraya niye geldiğimizi merak ediyorsun değil mi?" Onu başımla onayladım. Meraktan çatlıyordum. Dudaklarını ıslattı ve ardından seslice yutkundu. "Bugün özel bir gün olduğu için bizim için, özel olan bir yerde vermek istedim hediyeni." Elini cebine atıp bir kutu çıkardı. Daha önce aldığı incili istiridye kolyenin bu defa bileklik versiyonunu koluma takarken, bu tasarım harikası hediyenin ne kadar zarif olduğunu düşünüyordum.

Teşekkür etmeme bile izin vermeden, hafifçe yanıma sokulup ellerimi tuttu. "Sen, ilk defa bir derdini benimle paylaştın burada. İlk defa hayatınla ilgili bir konuda fikrimi istedin benden. Bunları yaşarken senin için bir önem arz etmiyordu belki ama bunlar benim için önemli detaylardı Minel." Başını hafifçe yana eğdi. "İlk büyük kavgamızı da burada yaptık. Son olur inşallah." Temennimiz o yönde tabii. "Sana aşkımı burada itiraf ettim, bana aşkını burada itiraf ettin." Muzipçe sırıttı. "Beni ilk burada öptün, seni ilk burada öptüm." 

Nefes almayı unutmuş bir şekilde sadece sessizce dinliyordum. "Yani kısaca, burası, bu bank gerçekten çok özel." Gülümseyerek başımı aşağı yukarı salladım. Tuttuğu ellerimden birini bırakıp, boştaki elini yüzüme götürerek hafifçe yanağımı okşadı. "Ama en önemlisi, seninle geçirdiğim her dakika benim için çok özel." Dudaklarını alnıma bastırdığında, kendimi dünyanın en özel insanı gibi hissediyordum. "Şimdi, hiç soru sormadan ve sesini çıkarmadan sadece gökyüzüne bakmanı istiyorum sevgilim." Ama ben soru sormadan yapamam, ben yok, ben ıı ıı...

Sırtını banka yaslayıp belimi kavrayarak beni kendine çekti ve başımı omzuna yasladı. Gözlerim yıldızlarla buluşurken, bir anlam veremesem de hiç sesimi çıkarmadan beklemeye başladım. Boştaki elini kaldırıp parmağını şıklattı. Şaşkınlıkla ne yaptığını anlamak için başımı kaldırmak istediğimde, bu hareketime gülerek başımı kaldırmama izin vermedi. "Sadece izle." Fısıltıyla söylediği şeye itiraz etmeden gözlerimi tekrar gökyüzüne diktiğimde, nereden geldiğini ve nasıl oluştuğunu anlamadığım beyaz bir ışık belirdi. Beyaz ışığın içinde küçük bir kız çocuğu belirince, gözlerimi belerttim. Allah'tan, Kaan bu halimi görmüyordu. Küçük kızın, benim yaklaşık 5 yaşındaki halim olduğunu görünce gözlerimi kırpmadan izlemeye başladım.

-Anneciğim, teyzem neden böyle ağlıyor? Yoksa biri onun saçını mı çekti?

+Hayır kızım, teyzen gelin olduğu için ağlıyor.

-O zaman gelin olmak çok kötü bir şey. Ben asla gelin olmayacağım, asla!”

Annemin anıları depreştiğinde açıp izlediğimiz küçüklük videolarımdan minik bir kesitti. Her şeyi anladım da, ses olayını nasıl ayarlamıştı bu adam? Beyaz ışığın içinde bu defa Alman çocukları gibi sapsarı, kırmızı suratlı, tahmini 8 yaşlarında, hüngür hüngür ağlayan bir sünnet çocuğu belirdi.

-Fatih, sünnet oldum diye bu kadar ağlanır mı hiç oğlum? Bak, erkekliğe ilk adımını attın bile. Sen yakında evlenirsin bile be!

+Ağlanır tabii! İnsan çocuğuna böyle bir şeyi nasıl yaptırır,  vicdansızlar? Hem, ben evlenmek falan istemiyorum tamam mı? Asla evlenmeyeceğim, asla!

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now