80. FİNAL

42.9K 1.9K 784
                                    

Eveett, söze nereden başlayacağımı bilmiyorum. Her başlangıcın bir sonu varmış. Geçen yıl Ramazan ayında başladığım bu güzel yolculuğu, bu yıl Ramazan ayında bitiriyorum. Çok duygusalım şu an ama elden de bir şey gelmiyor. Vedayı ayrıca birgün yapmayı düşünüyorum, o yüzden sizi finalle baş başa bırakıyorum. Yorumlarınızı eksik etmeyin. Hepinize iyi okumalaaar ❤️

“Dünyada sabit ne var? Hayat bir fırtına ki bizi önüne katmış, değiştirerek sürüp götürüyor.” diye bir cümle görmüştüm yıllar önce okuduğum bir kitapta. Yine aynı kitapta büyüdükçe değişeceğimiz, fiziken büyüdüğümüz gibi fikirlerimizin de bizimle birlikte büyüyüp değiştiğinden bahsediyordu. O zamanlar bir anlam verememiştim tabii. Hatta çocuk aklımla saçma bile bulmuştum. Ben neysem oyum, fikirlerim değişmez gibi bir kanıya da kapılmıştım.

Şimdi düşünüyorum da ne ben eski benim, ne yaşadığım hayat eski hayatım, ne ailem eskisi gibi, ne de fikirlerim sabit. Bundan sadece 1 yıl önce bana şu an ki yaşadıklarımı yaşayacağımı söyleseler, hayatta böyle bir şeye ihtimal vermezdim. Yaşadığım aile apartmanının dışlanan torunuyken, bir anda herkesin gözbebeği haline gelivermek başıma gelecek son şey bile olamazdı. Mesleğimi elime almadan daha 1 yıldır bile tanımadığım bir adamla evleneceğimi, hatta üstüne çocuk yapacağımı söyleseler, söyleyen kişiyi kesinlikle döverdim.

Ama o adam öyle bir geldi ki hayatıma, kalbimde bir çiçek bahçesi büyüdü. Midem, kelebeklerin bir numaralı meskeni haline geldi. Onun ki gibi ilk görüşte aşk değildi belki benim ki ama ona aşık olmaya başladığımı kabullenememem ve kendime bile itiraf edemezken, kalbimin ritminin her geçen gün değişmesi paha biçilemezdi. O kadar sevdim ki onu, nefesi nefesime karışırken bile daha fazlasını istiyordum. Sanırım yanımdayken bile özlüyordum. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Boynuma çarpan sıcak nefesi içimi ısıtırken, elimi yüzüne götürüp yavaşça okşadım. Uyurken bile mükemmel görünen uzun, sarı kirpiklerine kaydı bakışlarım. Dudaklarım orayı öpmek için kıvranırken, yorgun görünen pembemsi göz kapaklarına uzandım. Fasulyelerimizin odasını düzenlerken epey yorulmuştu, normaldi. Benimle uğraştığı yetmezmiş gibi, iki tane daha geliyordu ona. Umarım ikisi de ona benzerdi de, evin içinde sarı kafalarımın sesleri yankılanırdı hep.

Karnımda duran elini kaldırıp, yavaşça öptükten sonra yataktan kalktım. Yandaki komodinin üzerinde duran baş ucu sürahisinden bir bardak su doldurup içtim. Kaan'ı uyandırmamaya çalışarak mutfağa ilerledim. Sabah bir sürü işimiz vardı, erkenden kalkacaktık ama benim midem bir an bile boş durmak istemiyordu. Tamam, eskiden de iştahlı biriydim ama bu kadarı da cidden fazlaydı. Buzdolabının kapağını açıp bir süre içindekilerle bakıştıktan sonra geri kapattım. Dolap tıka basa dolu olmasına rağmen şu an yiyebileceğim bir şey yoktu resmen.

Abur cubur çekmecemi açıp içinden bitter çikolata çıkardım. Telefonumu da masanın üzerinde görünce bir yandan çikolatamı yerken, bir yandan sosyal medyada gezinmeye başladım. Orası da sarmayınca, WhatsApp'a girip akrabalarımın laf sokmalı durumlarını izledim. Titreyen telefonumu, elimden düşmek üzereyken son anda yakaladım.

Kimden: EMBESİL
Aha vallahi çevrim içi yakaladım seni kuzen!

Siz:
Aa nasıl olabilir böyle bir şey?

Kimden: EMBESİL
Minel yaa...

Ben

Var

Ya

Heyecandan

Siz:
Lan tek tek yazma şunları

AİLE APARTMANIΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα