43.

58.3K 3.8K 690
                                    

Ayhh size süprüz sonlu bi bölüm yazdım. Siz de bana satır arası yorumları yapın, ödeşelim hdjdjdjdjk İyi okumalar bebekleriimm ♥♥♥

"Mineeel, bu resmen görümce terörü. Biliyorsun değil mi?" Elif, akşam Fulya'nın yaptıklarını anlattığım için söylenmişti. "Biliyorum. Çok iyi biliyorum hem de. Fakat çok iyi bildiğim başka bir şey daha var." Merakla kafasını iki yana salladı. "Neymiş o?"

"Ben Minel'im. Minel Özkaya! Kimseye papuç bırakacak göz var mı bende kızım?" Gülerek gözlerime baktı. "Yok vallahi, aslan parçası seni." Sağ omzumu silktim. "Ben Fenerbahçe'liyim." Gözlerini devirdi. "Ne diyeyim, kanarya parçası mı Minel? Saçmalama istersen!"

Kolumdaki saate baktım. Kaan'la sabah durağa yürürken, buluşma saatini ve yerini ayarlamıştık. Benim için büyük bir gündü. Ne konuşacağımızı merak ettiğinden, Kaan için de öyle olmalıydı. Daha fazla dayanamayacaktım. Seviyorum seni sarı çocuk demenin zamanı gelmiş, geçiyordu bile.

"Ayy Minel, ben senden daha çok heyecanlıyım vallahi. Sonunda akıllandın kızım ya." Sırıtarak yüzüne baktım. "Sen onu bunu boşver de, Erhan'la nasıl gidiyor. Dökül bakalım." Ağzı kulaklarına varacakmış gibi sırıttıktan sonra, iç çekti. Çok fena yanmış bu, geçmiş olsun.

"Böyle ben nadide bir çiçekmişim de; beni kendi koparmadığı gibi, başkaları koparacak diye de ödü kopuyor sanki." Vay anasını, avradını... "Ne bileyim, başka şekilde izah edemem sanırım. Çok mutluyum Minel." Elini tutup gülümsedim. "Allah daim etsin kardeşim, hep mutlu olun."

"Amin. Bugünden itibaren senin de çok mutlu olacağına eminim. Çocuk sana fena yanık kızım. Bunca zaman nasıl dayandınız, aklım almıyor." Yüzümü buruşturdum. "Düşünsene Elif, bunca zaman Ahmet aşağı, Ahmet yukarı çocuğun başının etini yedim bir de ben. Kim bilir ne kadar üzüldü. Düşündükçe deli oluyorum."

"Deli olmamak içten değil ki. Düşünüyorum bunca zamandır, sen niye Ahmet'e aşıksın bir kere? Çok saçma, başka adam yok sanki memlekette." Kenardan bir sandalye çekip yakınımıza oturan Cemre uyuzunu görünce, susturdum hemen Elif'i. "Kalk gidelim, kafeteryanın havası kaçtı."

Beraber amfiye doğru giderken, Erhan'dan gelen mesajı açtı. Yaşlı bir amcayla selfie atmıştı. "Bu kim, dedesi falan mı?" Başını iki yana salladı. "Yok ya, bir hasta. Diyor ki; amcaya senin fotoğrafını gösterdim, bu kızı elinden kaçırırsan aklına şaşarım senin doktor demiş." O hülyalıca sırıtırken, koluna vurdum. "Aptal aşıklar sizi."

"Sen hele bir konuş şu sarı oğlanla, yarın seni de göreceğiz Minel hanım. Zaten daha sevgili değilken bile ağzın kulaklarında. Gözümden kaçtığını sanma sakın." Omzumu ona çarptım alayla. "Ne yapayım kızım, aşığım aşık!" Bağırdığım sırada amfinin kapısından girdiğimiz için, bütün gözler bana çevrilince başımı iki yana salladım. "Ne bakıyorsunuz arkadaşlar, hiç mi aşık insan görmediniz?" Elif, kulağıma eğilip fısıldadı. "Minel, coşma istersen."

"Niye ya? Herkese, her yere haykırmak istiyorum ben aşkımı." Boş sıralardan birine doğru ilerlerken, Elif yine sessizce söylendi. "Sen önce bir Kaan'a söyle de, sonra dağa, taşa, denize haykırırsın. İnsanlara haykırma yeter." Elif'e cevap vereceğim sırada, sınıfa giren Cemre ile göz göze geldim. Sinsice sırıtarak, en az kendisi kadar uyuz olan sevgilisi Eren'in yanına oturdu.

Onu umursamadan, şu son dersin bitmesini beklemeye başladım. Hoca yine derse geç girmişti, acısını çıkarmak için de geç bırakacaktı. Zalımsın hoca, zalımsın hayat. Ben ne kadar gitmek için çırpınırsam, o kadar aksilik çıkacağını bildiğim için akışına bırakmaya karar verdim. Nihayet dersi bitirdiğini ilan edince, çantamı omuzlayıp koşar adımlarla çıktım sınıftan. Kampüsten çıktığım sırada, Ahmet kolumu tutup durdurdu beni.

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now