24.

60.6K 3.9K 300
                                    

Bu bölümü güzel yorumlarından dolayı teşekkür ederek plastikafao 'ya ithaf ediyorum. Hepinize iyi okumalaar ♥

Sıcak yorganımla ayrılmak ne kadar zor olsa da, alarmı kapatıp yataktan kendimi kazıyarak kalktım. Pazar sabahı bu kadar erken kalkacak kadar salak mısın, demeyin. Mutluyum ve mutluluğumu devam ettirmek benim ellerimde. Nasıl devam ettireceğime gelince de; önce çekirdek aileme mis gibi bir kahvaltı hazırlayıp, sonra da sarı kafaya teşekkür mahiyetinde güzel bir kurabiye yapacağım.

Dün gece bana olan desteğini, alzheimer olsam unutmam!

Pijamalarımdan derhal kurtulup, rahat bir eşofman altı ve tişört giymekle başladım işe. Uğraşsam asla güzel olmayan topuzum da, hiç olmadığı kadar güzeldi.  Mutfağa girdiğimde, heyecanla ellerimi çırptım. İçeriyi havalandırmak için balkon kapısını açıp, ilk olarak kurabiye için tereyağını dolaptan çıkardım ve yumuşaması için bir kenara bıraktım. Çay suyunu doldururken, bir yandan da şarkı mırıldanmaya başladım. Telefonuma gelen bildirim sesiyle, elimdeki servis tabaklarını masanın üstüne bıraktım.

Kimden: SARI KAFA
Sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum Müberra :)

Açık bıraktığım balkon kapısından başımı uzattığımda, karşı balkonda keyifle kahvesini yudumlayan Kaan'ı gördüm. "Günaydın, sarı kafa." Gülümseyerek söylediğim şeye, aynı tavırla karşılık verdi. "Günaydın Müberra Hanım. Bugün etrafa neşe saçıyorsunuz." Kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra devam etti. "Hayırdır, bu neşenizi neye borçluyuz?"

Umursamaz bir tavırla omuz silktim. "Her zamanki halim." Ağzındaki kahveyi püskürtmemek için, elini ağzına kapattı. "Hiç gülesim yoktu." Sinirle kaşlarımı çattım. "Ne var? Senin gibi her dakika otuz iki diş sırıtamam ben. Çenem ağrır!" Dudaklarındaki gülücüğü hiç bozmadan baktı yüzüme. "Kaşların ağrımıyor mu peki, çatılmaktan?"

Annemin çiçeklerinden en küçüğünü elime aldım. "Şu saksıyı kafana yemek istemiyorsan, sus!" Aşağıdan babaannemin sesini duymak, bu sabah istediğim en son şeydi, lakin duydum işte bir kere. "Kız mesmursuz, yine ne carlıyorsun sabah sabah?" Bezgin bir bakış atıp, Kaan'a döndüm. "Al işte, bu apartmanda her dakika neşeli olmak için deli olmak gerekir."

Beni tınlamadan ayağa kalkıp balkon demirine yaslandı ve babaanneme baktı. "Günaydın, Müberra teyzem." Babaannem, başını kaldırıp yukarı çarprazındaki balkonda oturan Kaan'a baktı. "Günaydın, Kaan oğlum. Arkadaşın nasıl oldu, iyi mi?" Sorduğu arkadaşın kim olduğunu düşünürken, aklıma gece Esat'a kaza yaptırdığımız gerçeği gelince sırıttım. "Daha iyi Müberra teyzem. Çok önemli bir şey değildi zaten, ufak tefek sıyrıklarla atlattı çok şükür."

Gülmemek için kendimi zor tutarken, ağzımdan hırıltı benzeri bir ses çıktı. Kaan, çipil gözlerini belertip sus işareti yapınca ağzıma hayali bir fermuar çektim. "Kahvaltı yaptın mı oğlum?" Elindeki kahve kupasını gösterdi babaanneme. "Yapmadım daha."

"Oğlum, aç karnına mideni deler o meret. Gel hadi, beraber yapalım kahvaltıyı." Kaan, önce istemem yan cebime koy yapsa da kabul etti kahvaltıya gitmeyi. "Kız mesmursuz, sen de gel istersen." Allah'ım, ben öldüm mü?

"Ben kahvaltıyı hazırladım bile, çifte kumrularımın uyanmasını bekliyorum." Yalan, daha sucuklu yumurtayı yapmadım. "Aman, gelmezsen gelme." He canım, geleyim de boğazıma diz lokmaları. Kaan, kahvaltı yapmak için aşağı inince ben de hızlıca sucuklu yumurta yapmaya koyuldum. Gözleri kapalı bir şekilde mutfağa giren babam, sucuk tavasının başına gelip kokuyu çekti içine. "İşte hayat bu be!"

"Günaydın, babacığım." Sarılıp yanağını öptüm. "Günaydın, biricik kızım benim."  Babam saçlarımı öperken, annem mutfağa girdi. "Ee ben kıskanıyorum ama!" Babamla aynı an da kollarımızı açıp onu da aramıza aldıktan sonra, burada bir aile saadeti yaşandı. Hayır baba, işte hayat bu!

Kahvaltıdan sonra sıra kurabiye faslına geldiğinde, tarif defterini kurcaladım. Hangi çeşidinden yapsam diye düşünüyordum. Kaan, hangisini sever acaba? Damla çikolatalı mı yapsam? O nedir, anne eli değmiş gibi?  Cevizli? Sever mi acaba? Kendisine sorsam, sürprizi kaçar.

"Hani şu en son yaptığın, tarçınlı olandan yapsana kızım." Babamın en son dediği de, geçen sene falan herhalde. "Of, bak nasıl canım çekti şimdi." Kurabiyeyi kendisine yaptığımı sanan zavallı babam. Neyse, tarçınlı kurabiye güzel bir fikir. Tarif defterinde tarçınlı kurabiyeyi bulduktan sonra, ölçüsü az gelince iki katı malzeme ayarlamaya başladım. Malum, aile apartmanında yaşıyoruz...

Kurabiyelerin pişmesini beklerken, bir yandan pudra şekeri ve tarçın karışımını hazırladım. Fırından çıkardığım kurabiyelerin ilk sıcağı çıktıktan sonra, hazırladığım karışıma buladım. Evi mis gibi tarçın kokusu aldığında, mutluluğum giderek katlanıyordu. Kapı zili üst üste o kadar çok basıldı ki, alacaklılarımızın olduğunu düşünmeye başladım. "Koku buradan geliyor."

Sedat gereksizini karşımda görünce, az önce bahsettiğim mutluluk koca bir gerginlik topuna dönüşüverdi. Ayakkabılarını çıkarmış, içeri girmeye hazırlanan Sedat'ı ensesinden tutup durdurdum. "Sen hayırdır, kuzen?" Merdivenlerden yukarı çıkan Kaan da kokuyu içine çekerek yukarı doğru geliyordu.

"Kurabiye diyorum be kuzen, azıcık versen ölür müsün?" Ensesindeki elimi biraz daha sıkıp yüzüne baktım. "Sence, dün gece yaptıklarından sonra sana kurabiye verir miyim gerizekalı?" İşaret parmağımla yüzümün önünde daire çizdim. "Bu bünye unutmaz, aslanım!"

Kaan bana göz kırptıktan sonra, kapıyı kapatıp evine girince Sedat kulağıma eğildi. "Kurabiye vermezsen, kiracıyı öptüğünü herkese anlatırım." Gülümseyerek başımı aşağı yukarı salladıktan sonra, cebimden telefonumu çıkardım. Sedat'ı sevgilisiyle çektiğim fotoğrafı açtım. Uğruna babaannemi ektiği sevgilisiyle!  "Hadi git birine söyle, ben de bu fotoğrafı poster yaptırıp babaannemin salonuna asmazsam şerefsizim!"

"En sevdiğim kuzenim, sen yapmazsın ki öyle bir şey." Roma'yı da ben yaktım, bilirsiniz. Sedat'tan nihayet kurtulmayı başardığımda, mutfağa geri döndüm. Yarım tepsi kurabiye yiyen babama dehşete düşmüş gibi baktıktan sonra koşup tepsiyi önünden aldım. "Baba n'apıyon ya?" Elini göbeğine götürüp sıvazladı ve gülerek  yüzüme baktı. "Ne yapmışım kızım?" Kurabiyenin mutlulukla bir alakası olmalı, bu gülüşün başka açıklaması olamaz.

"Bitirmişsin kurabiyeyi. Mideni ekşitir bu kadar fazlası!" Babam kurabiyeyi korunduğum için trip atarak mutfaktan çıkınca, rahat bir nefes aldım. Dolabı açıp güzel bir tabak seçtikten sonra, kurabiyeleri özenle dizdim. Annemle babamın salonda televizyon izlediğine emin olunca, sessiz bir şekilde kapıyı açtım.

Apartman boşluğunu kontrol edip, içime derin bir nefes çektim ve Kaan'ın kapısını tıkladım. "Minel?" Elimdeki tabağı heyecanla uzatıp,  sessizce fısıldamaya başladım. "Bu kurabiyeleri senin için yaptım." Başımı telaşla kaşıyarak devam ettim. "Tepsiyi kurtarmasam sana kalmıyordu ama neyse ki kurtardım."

O, şaşkınlıkla yüzüme bakarken gülümsedim. "Dün gece için teşekkür etmek istedim, sarı kafa." Ayaklarımın üstünde yükselip yanağını öptükten sonra, koşarak eve girdim ve dürbünden onu izlemeye başladım. Kurabiye tabağına bakıp, başını kaşıdı. Ardından, başını kaldırıp bizim kapıya baktı ve gülümsedi.

Ah, kalbim!

Nasıl buldunuz bölümü?

Buraya toplu açıklama yapmak istiyorum. Mesajlarda yeni bölüm isteklerinizi görüyorum. Çok da mutlu oluyorum ama zaten 3 güne bir bölüm yüklüyorum, derslerim o kadar yoğun ki inanın daha fazlası elimden gelmez. Stok bölümleri bitirip, vizelerim başladığında burayı boşlamak istemiyorum. Desteğiniz için teşekkür ederim ♥♥♥

Bir de biraz önce okuduğum mesajda şey yazıyordu KAAN VE MİNEL NE ZAMAN ÖPÜŞECEK yarım saattir gülüyorum Allah affetsin fsdhjdhdjdjdk

Minel'in başına bir şey gelmesini ya da sinir patlaması yaşamasını istiyorsunuz, ben de istiyorum açıkçası  ama nasip kısmet hfjdjdjdk Bölümler kısa, olaylar geniş, yaşanacak güzel şeyler var beklemede kalın 😎 Sizi seviyoruummm ♥♥♥

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now