32.

57K 4K 493
                                    

Gece uyurken 3B olan okunma sayısı şu an 7 küsür bin şaka mııı? Hayaldi gerçek oldu be shjhdjsjs Okuyan gözleriniz ve yorum yapıp vote veren parmaklarınız dert görmesiiin ♥

Normalde 3 güne bir bölüm yayımlarım ama bu artışa o kadar dayanamadım, iyi okumalar ♥♥♥

Bütün gece Nalan yengemin, Kaan hakkında söyledikleri kulaklarımda yankılanıp durduğu için uyuyamadım. Amcamgilde bulunduğumuz süre boyunca, Kaan'a ne zaman kaçamak bir bakış atsam göz göze gelmiştik. Gerçekten bana karşı hisleri olabilir miydi? Bana en baştan, 'dostun olmak isterim' diye yaklaşması kafamı karıştırıyordu.

Tanışalı daha çok uzun bir süre olmamıştı ama her günümüzü dolu dolu geçiriyor olmak, bana çok iyi geliyordu. Kendi hislerime bir son verip, Elif için kolları sıvama vakti geldiği için yataktan kalktım. Erhan, Kaan ve beni o kadar çok darladı ki dörtlü bir buluşma ayarladık. Kendime hayrım yok ama çöpçatanlık yapıyorum. Her şey dostum için be.

Kendim için de bir şeyler yapsam fena olmayacağını düşünüp, biraz özenmeye karar verdim. Her zamankinden daha güzel görünmeliydim. Geçen hafta aldığım siyah şortun üstüne; siyah beyaz çizgili tişört giydikten sonra, üstüme beyaz bir gömlek giyip kollarını kıvırdım. Saçlarımı at kuyruğu bağlayıp, şeftali tonlarında güzel olduğunu düşündüğüm bir makyaj yaptım. Aynada kendimi son kez süzdükten sonra, Kaan'a mesaj attım.

Kime: SARI KAFA
Ben hazırım.

Çok geçmeden cevap geldi.

Kimden: SARI KAFA
Tamam, durağa doğru yürüyedur ben de 5 dakikaya gelirim.

Güya dikkat çekmemek için ayrı gidiyorduk ama böyle de babaannemin radarına yakalanacakmışız gibi hissediyordum.
Ayakkabılarımı giyip, hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye başladım. Giriş kata geldiğimde elinde toprak çuvalıyla, Sedat apartmana gidiyordu. Anlaşılan, babaannem balkondaki çiçeklerine bakım yapacaktı.

Beni baştan aşağı süzdükten sonra kaşlarını kaldırdı. "Hayırdır kuzen, nereye gidiyorsun böyle iki dirhem bir çekirdek?" Bir buna hesap vermediğim kalmıştı. "Sana ne?" Elindeki küçük çuvalı bırakıp bana doğru bir adım attı. "Ne demek sana ne? Ayrıca bu üstündeki şeyin devamı nerede?" Başımı eğip, eliyle gösterdiği şortuma baktım.

"Sana ne?" Yanından geçmek için adım atarken, bileğimden tuttu. Yok yok, elimde kalmak için yer arıyor bu çocuk. Bunun başka açıklaması olamaz! "Bana düzgün davranacaksın Minel. Bu tavırlarından sıkıldım artık." Bak sen paşama. Hele hele hele. "Sedat, sen kaşınıyor musun yoksa bana mı öyle geliyor canım kuzenim?"

"Ben kaşınmıyorum ama sen Murat amcanla görüştüğüne göre, epey kaşınıyor olmalısın." Bu radar kılıklı, onu da mı gördü? Bayılacağım şimdi. "Ne diyorsun oğlum sen?" Yüzüne çarpık bir gülüş yerleştirip, alayla baktı yüzüme. "Beni instagramdan engellemiş olabilirsin ama fake hesap diye bir şey var kuzen. Saksıyı çalıştır biraz." Allah'ım sana geliyorum. Eliz ile çekindiğim fotoğrafı görmüş.

"Sedat, o çeneni babaannemin yanında tutmazsan seni gebertirim!" Savaş boyalarını sürünme vakti gelmişti artık. "Beni tehdit edecek konumda değilsin Minel! Benimle iyi geçinmeye bak, yoksa babaanneme her şeyi anlatırım." Derin bir nefes aldım. "Sedat bak-"

"Bana neyi anlatacaksın Sedat?" Babaannemin sesini duymamla, beyninden vurulmuş İbrahim Tatlıses moduna girdim. "Hiçbir şey. Hiçbir şey anlatmayacak tabii ki." Bir yandan da Sedat'a kaş göz işareti yapmakla meşguldüm. "Sen sus!" Babaannem basamaktan inip yanımıza doğru yürümeye başladı.

"Anlat bakayım, Sedat'ım." Ölme numarası yapsam yer mi acaba? Yemez, beni gerçekten öldürür. Sedat gözlerime uzun uzun baktıktan sonra, babaanneme döndü. "Minel, dün Murat amcasına gitti babaanne." Minel Özkaya için ölüm vakti...

"Doğru mu bu?" Babaannemin sorusu üzerine yutkundum. "Doğru tabii babaannem, ben sana ne zaman yalan söyledim ki?" Bir yandan ecel terleri dökerken, sinirle soludum. "Yalan söylemezsin öyle mi? Babaannemin hastaneye gideceği gün, işim var deyip sevgilinle buluşmadın mı sen?"

Babaannem, bu defa Sedat'a çevirdi bakışlarını. "Yalan babaanne, iftira!" Allah'ım sen bana sabır ver. "Yalan falan söylemiyorum! Hatta kanıtım bile var." Merdivenlerden inerken ortamdaki gerginliği farkeden Kaan, çekinerek geliyordu yanımıza. "Konuyu değiştirme şimdi. Sen o hainin evine gittin mi, gitmedin mi?"

"Gittim." Artık bir şeyleri saklamanın faydası yoktu. "Gittim ya, gittim. Ne var bunda?" İçimdeki korku, yerini sinire bırakmıştı. "Hain dediğin kişi senin oğlun, farkında mısın?" Kolumu sıkıp kaşlarını çattı. "Ben, onunla görüşmeyi bu apartmandaki herkese yasakladım. Sen bunun farkında mısın?" Kolumu kurtarıp bağırdım. Artık, sabrım fazlasıyla taşmıştı. "Yeter!"

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. "Yeter! Bıktım artık anlıyor musun?" Dolan gözlerime aldırış etmeden, içimi dökmeye başladım. "Senin kurallarından, tavırlarından, bu ayrımcılığından, beni sürekli örselemenden, baskılarından yıldım!"
Akmaması için çaba gösterdiğim gözyaşlarıma karşı, şimdilik galip bendim. "Yüzüme sürekli nefretle bakmandan yoruldum." Gözlerini ayırmış beni dinliyordu.

"Ne yaptım ki ben sana?" Boğazımdaki yumrunun acısına rağmen yutkundum. "Doğarken kendim seçemediğim ismim yüzünden mi tüm bunlar?" Başımı iki yana salladım hiddetle. "Hiç sanmıyorum babaanne. Senin bu nefretinin başka bir açıklaması olmalı ama çözemiyorum."

"Ama biliyor musun? Ben de çok meraklı değilim sana. Senin bu akıl sır erdiremediğim nefretine..." Yüzümü buruşturdum. "Elimde olsa bir saniye durmam ben burad-" Yüzüme inen tokadın acısıyla, elimi yanağıma götürdüm.

"Müberra teyze sen ne yaptın?" Kaan'ın sesi kulaklarımı doldururken, gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. "Durma o zaman. Git nereye gidiyorsan!" Babaannemin gözlerime bakarak söylediği şeye karşılık, başımı aşağı yukarı salladım hiddetle. "Ben de öyle yapacağım zaten. Merak etme."

Koşarak merdivenleri çıkıp kapıyı yumruklamaya başladım. Neye uğradığını şaşıran annem kapıyı açınca, odama girip dolabın üstünden valizi indirdim. "Minel, kızım ne oluyor?" Valize elime ne geçerse tıkıştırırken, sinirle soludum. "Sonunda bunu da yaptı. Bana tokat attı."

Şaşkınlıktan gözleri kocaman açılmıştı. "Babaannen mi?" Başımla onayladım. "Babaannem ya, babaannem." Sırt çantamı çıkarıp kişisel eşyalarımı doldurmaya başladım. "Kızım ne yapıyorsun?" Ders kitaplarımı ayarlamak için dolabı açtım. "Gidiyorum anne. Sizin bir türlü yapamadığınız şeyi yapıyorum." Kitaplarımı çantaya doldurup yüzüne baktım. "Defolup gidiyorum bu lanet olası apartmandan!"

"Minel'im baban gelsin, oturup konuşalım." Çantanın fermuarını kapatırken histerik bir kahkaha attım. "Ne konuşacağız babamla? Kendimizi daha fazla ne kadar ezdirebiliriz diye mi?" Çantanın birini omzuma takıp, diğerini de valize bağladıktan sonra kapıya doğru yürümeye başladım.

Annem koşup kapının önüne geçti. "Minel, ne olur yapma kızım. Bak ben gidip bunun hesabını soracağım. Söz veriyorum." Nefesimi dışarı verdim. "Bir tokatta sana atar o kadın, hiç zahmet etme." Kapıyı açıp merdivenleri hızlıca inmeye başladım. Giriş katta halalarım, kuzenlerim, yengem, Sedat şerefsizi ve Kaan sıralanmış beni bekliyordu.

Valizin sapını çekiştirip önümde durdurduktan sonra, hepsinin yüzüne baktım tek tek. "Benden kurtulduğunuz için kutlamalara başlayabilirsiniz. Ben artık yokum." Ferhunde yengem ve Sedat'a yüzümü buruşturarak baktım. "Siz ikinize özel, kına da yollarım." Olanları sindirmeye çalışır gibi bakan Kaan'a, bir baş selamı verdim. "Hadi eyvallah, sarı kafa." Annem ağlayarak merdivenlerden inerken, daha fazla tribe girmemek için kapıyı açıp arkama bakmadan çıktım.

Attığım her adımda, en büyük hayalime biraz daha yaklaşıyordum. Sonunda bu apartmandan kurtuluyordum. Attığım her adımı bir öncekinden daha sert basıyordum yere. Nereye gittiğimi bilmeden, fütursuzca.

BEKLENEN BÖLÜM DİYEBİLİR MİYİİZZZ?

Ay kız ben yazarken ağladım galibaaa :(

Nasıl buldunuz bölümü?



AİLE APARTMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin