45.

57.3K 3.3K 747
                                    

Kaan'ın çalıştığı hastaneye geldiğimde, ortam yine fazlasıyla kalabalıktı. Allah doktorlara azim ve sabır, hastalara da şifa versin. Vallahi çok zor. Aşırı zor. Telefonuma gelen bildirim sesini ve bir duvar dibine sinmiş, telefonuyla ilgilinen sarı kafayı aynı anda farkettiğim için mesajın kimden geldiğini anlamam zor olmadı. Mesajı açmadan, sessiz ama hızlı adımlarla arkasına geçip ellerimi gözlerine kapattım. "Lan Erhan, bir rahat dur anasını satayım!"

Erhan sen bu çocuğa neler yapıyorsun, ne travmalar yaşatıyorsun Erhaaan? Sol elini kaldırıp ellerime dokundu. Erhan olmadığımı anlayınca da, tuttuğu elimi dudaklarına götürdü ve avcumun içine öpücük kondurdu. "Hoşgeldin sevgilim." dedikten sonra, gülümseyerek bana döndü. "Çok hoş buldum, doktor civanım."

Yükselip yanağını kocaman öptüm. Etraftaki birkaç kişinin bakışlarına maruz kalsak da, aldırış etmedim. Bu saatten sonra, dünya yansa umrumda değildi zaten. "Oo yenge, hoşgelmişsin de... İnsan gelirken, benim zat-ı şahane sevgilimi de getirirdi. Ayıp ama artık bu yaptığın!" Erhan, iki dakika sal be enişte adam. "Sevgilinin kendi iradesi ve ayakları yok mu? Demek ki seni özlememiş enişte."

"Kim demiş özlememiş diye?" Elif'in sesini duyunca, şaşkınlıkla arkama döndüm. "Arkandan bağırdım bekle diye, bir durmadın be kızım. Ben çantamı alana kadar da otobüs gitmiş. Ben de hemen sonrakine atlayıp geldim." Erhan, Elif'i kendine çekip sarıldı. "Hoşgeldin, aşkların en güzeli." Onların koklaşmasını es geçip, Kaan'ı biraz ileri çektim.

"Seni bu kadar erken beklemiyordum güzelim?" Orasını ne sen sor, ne de ben söyleyeyim. Bu arada, senin bana güzelim diyen dillerini sevsinler. Hayır, sevmesinler. Sadece ben severim! "Bir takım olaylar münasebetiyle, kendimi burada buldum. Sorgulama ama şimdi."

"Burası yine aşk yuvasına dönmüş." Delici bakışlarıyla bir bize, bir de Elif ve Erhan'a bakan Esra'yı görünce onu da duvara çarpma isteğim tavan yaptı. Haddini bildirmek için ağzımı açtığım sırada, Kaan konuştu. "Aşk olmayınca, meşk olmuyor Esracığım."

"Burası bir hastane, farkında mısın Kaancığım?" Söylemesen ben kumarhane sanmıştım, iyi oldu söylediğin. Gerizekalı! "Farkındayım. Peki, sen bizim birer kurmalı robot olmadığımızın farkında mısın? Geldiğimden beri, firesiz çalışıyorum zaten." Konuş yiğidim, aslanım, yargı makinem.

Birbirlerine gülerek bu tarafa doğru gelen Huri ve Esat'ı görünce sırıttım. Huri'nin gülüşünün güzelliğine bak, eserimle gurur duyuyorum. Onlarla da ayak üstü biraz sohbet ettik. Esra'nın, defolup gittiğini söylememe gerek yok herhalde? Elif ve ben, öğle yemeğine kadar Kaan'ların dinlenme odasına geldik. Gariplerim çalışırken, biz burada ölümüne dedikodu yapıyor ve odaya giren olursa derhal sesimizi kesiyorduk.

Cemre'yi nasıl duvardan duvara çarptığımı anlatırken, Elif zevkten dört köşe oluyordu. Ahmet'e attığım tokadı da kendi bakış açısıyla yorumlayıp, benimle gurur duyduğunu belirtmekten çekinmiyordu. Okula gitmediğim süre zarfındaki ve dünkü yaşananları da anlatmayı ihmal etmemiştim tabii ki. Güzel bir dedikodunun, on psikolog seansına bedel olduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

Nihayet öğle yemeği vakti gelince, bu kısıtlı sürede nereye gideceğimizi tartışıyorduk. Erhan ve Elif bir sokak ötedeki Çin lokantası diye ısrar ederken, Kaan ve ben köşedeki mantıcıya gitme fikrini ölümüne savunuyorduk. Herkes kendi istediğine gitsin fikri de asla kabul edilmiyordu. "Yazı tura atacağım. Erhan yazı mı, tura mı?"

Kaan'ın fikri Erhan'ın hoşuna gitmiş olmalı ki, ellerini ovuşturdu. "Yazı." Kaan, elindeki madeni parayı oldukça yükseğe attıktan sonra ustaca bir hamleyle yakaladı ve elinin üstüne yapıştırdı. Tura gelmişti. Sevinçten halay çekebilirdim. Çünkü Çin lokantasına gidince yediğim bir lokmayı, bir saat kusmakla uğraşacaktım Allah affetsin. Benim suşi anlayışım, lavaşın arasına sarılıp minik rulolar halinde servis edilen çiğ köfteden ibaretti. Kaan'la, zaferimizi kutlamak için yumruklarımızı tokuşturduk.

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now