Kendimce derinlere dalarken Nevra'nın kolumu sıkmasıyla kendime geldim. Kolumu ovuşturarak Nevra'ya döndüm. Bileğimde ki morlukları Ve yüzümde ki fondötenin altında ki morlukları incelemekle meşguldü. Kolumdan tutarak ayağa kalktı Nevra. Hayret içinde ona bakıyordum.
"Öldüreceğim o adamı ! Yine mi Eylül ? Lanet olsun yine mi ! Neden izin veriyosun buna ? Neden ?"
Bahçedeki gözler bize dönmüştü.
Beliz de Nevra'nın kolunu tuttu. "Nevra sakin ol. Herkes bize bakıyor. Sakince halledebiliriz, bi dur."
Diye devam etti sözlerine.  Küçük bir alayla gözlerimi devirdim. 8 yaşımdan beri bunu halledememiştik. Şimdi halledilecekti yani öyle mi ?
"Neyi halledeceğiz neyi ? Gidip öldüreyim. Bende rahatlayayım o da rahatlasın !"
Nevra daha çok bağırdı. İnsanların gözleri daha çok döndü bize. "Öldürünce her şey çözülecek mi ? Çözülmeyecek ! Gidelim şikayet edelim. Gösterelim vücudunda ki izleri."
Nevra elini havaya kaldırdı. "Hadi söyle. Aynısını söyle bu laz damarına tükürdüğüme !"
Hiçbir şey yapmadan banka geri oturdum. Onlar aralarında tartışırken (Nevra Beliz'i saflığından dolayı azarlarken) telefonumun çalan mesaj sesiyle çantamdan çıkardım ve mesaja baktım.

Kimden: Elmas Teyze
Mesaj: '"Eylül yetiş !"

Gelen mesajla başımdan aşağı kaynar su yavaşça dökülmüştü. Benim şu an acilen evde olmam gerekiyordu. Işınlanmayı bulmam gerekiyordu.  Ayağa kalktım Ve bir süre salakça etrafıma baktım. "Eylül." Beliz kolumdan tuttu Ve kendine çevirdi. Kolumu hızla çektim ve hiçbir şey demeden, arkamdan bağıran arkadaşlarımı aldırmadan koşarak okulun kapısından çıktım. Vücudum yıllarca koşmaya o kadar alışmıştı ki maratona koşar gibi yardırıyordum. Hiçbir yerde taksi yok muydu Allah aşkına ?
Koşmaya devam ederken adamın bir tanesine çarptım Ve yerimde sendeledim. Kendimi toparlayıp koşmaya devam ederken arkamda bıraktığım omzunu tutan adama baktım. Bakmaz olaydım çünkü önüme dönerken öküz gibi bir ağaca tosladım. Vücudum yere kapaklanırken deli gibi acıyan canımı umursayacak halde değildim. Burnumu tutTum ve kanayıp kanamadığına baktım. Beynimin içerisinde ki uğultu normal miydi ? Hızlıca doğruldum ve önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Yere düşen telefonu aradı gözlerim etrafta. Ayağın yanında ki telefonumu elime aldım v-

Ayak mı ? Kafamı yavaşça kaldırdım ve ayağa kalktım.

Bir dakika. Bu ağaç değildi. Bu insan mıydı ? Bu kadar sert bir insan mı ? Kafamı olumsuz anlamda salladım. İnsan görünümlü yeni üretim olabilir miydi acaba yahu ? Yani bunun başka bir açıklaması olamazdı. Bu kadar sert olması imkansızdı. Gözlerim suratında gezdi. Dikkatimi çeken ilk şey gözlediydi. Kehribar olan gözleri..
Sesli bir şekilde yutkundum. Bu gözler gerçek olabilir miydi ki ? Suratında hiçbir mimik yoktu. Kirpikleri her kızı kıskandıracak türdendi. Bu kıvrıklık.

Kafamı olumsuz anlamda salladım. Kendine gel Eylül. Salak salak dalma kendi içinde !
Belkide ben fazla koşmaktan salak saçma şeyler görmeye başlamıştım. Evet evet. Bu çok daha mantıklıydı. Kafamı olumsuz anlamda sallamaya devam ederek koşmaya başladım ve köşedeki taksi durağında durdum. Taksiye binip evi tarif ettikten sonra çarpışmadan dolayı kapanan telefonumu açtım ve 8 cevapsız arama olduğunu gördüm. 5 tanesi Nevra ve Belizdendi. Diğer 3'ü ise Elmas teyzedendi. Hayır, hayır ! Kötü bir şey olmuş olamazdı değil mi ? Allahım yalvarırım yardım et...

Korkumdan titreyen ellerimle numarayı girip telefonu kulağıma götürdüm. Uzun bir çalışın ardından sonra telefon açıldı ve arkadan gelen çığlık sesleri kalp atışlarımın vücudumu kaplamasına, kalbimin sıkışmasına sebep olmuştu.
Kendimi toparladım Ve zorda olsa ağzımı araladım.
"Damlayı al ve hemen benim odama kilitle ! Sakın ben gelene kadar onu oradan çıkarma anladın mı ? Sakın !" Diyip cevap beklemeden telefonu kapattım.




Küçük KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin