46- Çaresiz

6.5K 257 28
                                    

------

Ayak bileğimde el hissettiğimde hemen doğrulacaktım ki bir işe yaramadı. Daha salak bir şekilde kapaklandım yere. "Ne yapıyorsun ya !" Elimi yere vururken doğrulup oturdum. Kafamı acıttığım için hafif ovaladım. Uraz kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. "Saat kaç Eylül hanım ?"
Sağ tarafa eğilip saate baktım. "6'yı 5 geçiyor." Saatin erkenliğine ağzım açık bir şekilde baktım. "Beni neden bu saatte kaldırıyorsun ya !"
Suratını buruşturdu. "Cırlama bak! Benim telefonuma, saat 6 ya neden alarm kuruyorsun ha !"
Yaptığım şey aklıma gelirken gözlerimi kapattım. Sevimli bir şekilde bakmaya çalışırken gözlerimi oda da gezdirdim. Kaçacak yer hesaplıyordum. "Bana şiddet uyguluyorsun !"
Ayağa kalktım. Üste çıkmam gerekiyordu. "Sabahın 6sında kalkmaktan büyük şiddet mi var ?"
Sırıtıp geri adım attım. "Birazda ben bedel ödetmek istedim ya ! Sen sabahın 6'sına kurduğuma dua et."
Sağ elini saçına daldırdı. Bir adım bana doğru attı. Aklıma gelen şey ile gözlerimi kıstım. Yaklaşıp burnunu tuttum ve hafifçe sıktım. "Ayrıcaaa" Ona şüpheli gözleri ile bakarken gömleğinin yakasını alıp kokladım.
"Yanımda uyusaydın ben muhakkak alarmı duyardım."
Kaşları kalkıp bir şekilde beni izlerken kulağını tuttum. Kulağına uzandım hafifçe. "Azcık yatağa oturur musun ?"
Gülüp yatağa oturdu. Ee yani sonuçta korkuyordum dengesizden.
"Nerdeydin dün gece !"
Elleri ile kulaklarını kapattı. "Kulağım kanadı hatun !"
Çenesinden tutup yüzünü sağa ve sola çevirdim. "Konuyu değiştirmee ! Neredeydin ?"
Gözlerini devirdi. "Ulan salonda uyuyordum."
Gözlerimi daha çok kıstım ve üstüne eğildim. "Uraz Delen. Yalan sôylediğini hissediyorum."
Elllerini yatağa yaslayıp biraz daha geri çekildi. "Bu odaya girerken haklı brn oluyorum, fakat çıkarken neden tam tersi oluyor !"
Kaşlarımı çattım. "Konuyu değiştirme !"
Biraz daha üstüne eğildim. "Uraz Delen.Neredeydin ?"
Güldü.
Belimden tutup yatağa yatırırken üstüme çıktı. "Eylül Akay. Salonda uyuyordum." Tek kaşımı kaldırdım.
"Cezalısın." Kafasını boşverir gibi sallarken üzerime daha çok eğildi. Tam öpecekken elimi koydum dudaklarına. "Berhüdar ol çocuğum !"
Kaşlarını çattı. Kolunu ittirirken altından çıkmak için uğraşıyordum. "Ya ! Of ! Bi çıksana !"
Kendi kendime sitem ederken en sonunda çıkabilmiştim.
"Acaba cezamızı nasıl öderiz Eylül hanım."
Güldüm şirince. Elini dur anlamında bana kaldırdı. "Ben bu gülüşten korkuyorum. Hayır!"
Kahkaha attım uzunca. "Ufak ve tatliş bir şey isteyeceğim."
Alt dudağımı ısırdım ve gidip yanına oturdum. Koluna girip lafa girdim. "Bugün işe gitmen gerektiğini biliyorum. O yüzden.... Bende seninle gelebilir miyim ?"
Tam ağzını aralamıştı ki konuşmasına izin vermedim. "Valla gıkım çıkmaz. Usulca bir kenarda otururum. Zaten elime de yemek verdin mi çok şey yapmam. Gerçekten bak ! Lütfeeeen !"
Gülüp kafasını salladı olumlu anlamda. "İyi bakalım. Başıma ne belalar açıcaksın bilmiyorum ama gidelim."
Sırıtıp elini tuttum sıkıca. Kolundan öperken ayağa kalktım. "10 dakikaya hazır olurum."
Banyoya girip kapıyı kapattım. "Beklemem, söyliyeyim."

Hızla duş alıp çıkarken nemli saçlarımı saldım arkadan. Dolabımı açarken geçen sefer pijamalar ile gittiğim geldi aklıma. Nasıl giyinseydim acaba...

Siyah pantolonumu giyerken beyaz salaş badimi içine soktum. Üstüne ince kumaştan uçları püsküllü topuğuma kadar gelen siyah beyaz desenli salaş ceketi giydim. Belimden bağlarken saçımı yapmak için aynanın karşısına geçtim. Saçlarım nemli olduğu için salık bırakırken süperstarlarımı giydim. Çantamı da omzumdan atarken komidinin üzerinde ki telefonumu aldım elime. Merdivenleri inerken herkesin yemek yediğini gördüm. Oturup yiyecekken Urazın kapıya doğru gittiğini gördüm. Ağzım iki üç bir şey atarken peşinden gittim. Arabaya binip kemerimi taktım ve Urazın gelmesini bekledim. O da binip direk arabayı čalıştırdı. Ben ise radyo ile oynamaya başladım. Sonra rlimde ki telefonumun kamerasını açtım.
"Uraz."
"Hm" diye mırıldandı.
"Kameraya bakar mısın,?"
O bakmadan bir fotoğraf çektim önce.
"Güzelim araba kullanıyorum."
Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Araba kullanırken 10 iş ile uğraşabiliyorsun. "
Kameraya baktı. Arada yola bakıyordu ama.
"Gülde çekiyim."
Gülünce fotoğrafı çektim. Sonra yola devam etti. Ben ise radyoda ki şarkıya eşlik ettim.
"Öyle fanatik, aşık olurum ki piskopata bağlarım."
Bana bakışını farkettim sonra. İkimiz birden gülmeye başladık. "Napayım ? Şarkı böyle ama"
Araba dururken kafamı cama çevirdim. Gelmiştik. İkimizde arabadan indik. Takım elbiseli bir adam koşarak arabaya doğru gelip arabayı aldı. Uraz yanıma gelirken karşısına geçtim. Gözlerim doldu bir an. Uzun zamandır mutluyduk, ve korkuyordum. Uzanıp dudaklarını öptüm.
Hafif kalkmış kaşları ile bana baktı. "Sabah izin vermemiştim. Ve.." deyip kafamı önüme eğdim. Çenemden tugup kafamı kaldırdı. Gözlerim gözlerine çarptı. Kehribar...
"Bir şey mi var ?"
Aslında bir şey vardı...
"Hayır, ama sanki bu seni son öpüşümmüş gibi hissettim." Güldü. Bende güldüm salaklığıma. Çenemden tutup dudaklarımı öptü, sonra alnımı.
"Bak, son değilmiş." Elini tuttum sıkıca ve holdinge doğru adımladık. Asansörün önüne gelince dügmeye bastı ve beklemeye başladık. Herkesin bize olan bakışlarını hissedebiliyordum. Asansör kapısı açılınca içeri girdik. Geçen sefer geldiğimde gördüğüm çocuğu gördüm asansörde. Beni Urazların katına çıkarmıyordu resmen. Utançla dudaklarını sıktı ve kafasını selam verir gibi yere eğdi hafifçe. Uraz da omzunu sıktı. Pek anlamadım ama olsundu.
Asansörden ses gelirken Urazın elini daha çok sıktım. "Uraz !"
Hafif sallanır gibi olurken tekrar devam etti asansör. Fobim olduğu için nefes alışlarım değişmişti. "U-raz."
Uraz hızla bana döndü ve suratımı avuçlarının arasına aldı. "Sakin ol güzelim. Asansörde kalmadık birazdan kata geliriz." demssi ile asansörün kapıları açıldı. Sanki cennetin kapıları açıldı gibi hissettim. Tam inecekken Uraz kolumdan tuttu. O çocuk inerken bizim inmemize daha 3 kat olduğunu gördüm. "Merdivenleri kullanalım."
Asansör kapısı kapandı. Kata gelene kadar can çekişirken kapı tekrar açıldı. Uraz çıktı ve peşinden bende çıktım. Korkumdan dolayı daha çok sıkmıştım elini resmen. Yolda bir adamı durdururken "Asansörün bakımını yaptırın." adam kafasını salladı. "Tamamdır Uraz bey."
İkimizde Urazın odasına doğru adımladık. Kapıda ki sekretere gözlerim kocaman bakıp içeri girdim. Kolundan çekil bana çevirdim. "O kız ne Uraz ?"
Suratını buruşturdu ve sonra güldü. "Senin buraya geliş amacın anlaşıldı."
Ellerimi önümde bağladım. "Ufak bir kontrol diyelim. Bu kız niye bu kadar... Genç !?" Koltuğuna oturup masadaki telefonu eline aldı. "Bize 2 kişilik kahvaltı."
Telefonu kapatırken kendimi koltuğa bıraktım. Masanın üzerinde ki suyu görünce geçen sefer geldiğimde olanlar geldi aklıma. Sonra hastalığım çıkmıştı zaten ortaya. Odada gezinmeye başlarken camın önüne geçtim. O kadar çok şey yaşamıştık ki.. Saymaya gücüm yoktu gerçekten. Her şeyin en kötüsünü, en acısını onunla yaşarken, her şeyin en güzelini de onunla yaşamıştım.
Arkamı dönüp Uraz'a doğru ilerledim. Önünde ki kağıtlar ile bir şeyler yapıyordu. Bende yanına giderken kafasında dikilip yazılanlara baktım. Bir şey anlamamıştım o ayrı. Masanın boş yeri zıplayıp oturdum. "Bebeklerini de vereyim mi güzelim ?"
Dudağımla onun yaptığını taklit ettim. Gülüp dudağımı avuçladı. Dudağımı sıkarken kolunu cırmalamaya çalışıyordum. Kapı çalarken "Gel !" diye seslendi Uraz. Keşke dudağımı bıraksaydı ama. Kim geldi diye kafamı bile çeviremiyordum. Göz ucumla bakmaya čalışırken sekreterin girdiğini gôrdüm elinde tepsiler ile. Urazın suratını tutup kendime çevirdim. Gözlerini gözlerime kenetledim. Bir sanihe dahi kaçırırsa kan çıkacaktı çünkü. Kapının sesini duyarken kafasını bıraktım ama o hâlâ dudağımı tutuyordu. En sonunda bırakırken ayağa kalkıp masaya adımladım. "Öküzlerin babasısın ! Canım acıdı !"
Kahvaltımı etmeye başlarken göz ucu ile ona baktım. "Yiyecek misin ?" Kafasını olumsuz anlamda salladı kağıtlar ile uğraşırken. "Şu an değil güzelim."
Kafamı olumlu anlamda sallayıp yemeye devam ettim.

Küçük KadınWhere stories live. Discover now