63- Sen Gerçeksin

3.8K 202 6
                                    




--------

URAZ DELEN......




Boş, sessiz bir sokak vardı karşımda. Yavaşça yürümeye başladım sararmış yaprakların arasından. Sonbahar mıydı mevsim ? Kurumuş yaprakların sesi, hafif yağmaya başlayan yağmurun sesi vardı boşlukta. Etrafta birçok insan vardı.
Adımlarımı biraz daha ilerlettim. "Baba !"
Bir kız çoçuğunun sesiydi bu. Ama kendisi yoktu. "Baba !"
Merakımdan etrafıma bakındım. Arkamı döndüm, kimse yoktu. Önümü döndüm tekrar ve bir kız çocuğunun bana doğru koştuğunu gördüm. Sanki o koştukça, ben geri gidiyordum. Kız olduğu yerde durdu ve ağlamaya başladı. Bir tane kız geldi yanına ve elinden tuttu. Son kez baktı bana mavi gözleri ile ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Çatık kaşlarım ile bakakaldım öylece. İnsanların arasından duyduğum hıçkırık seslerini aramaya başladım bu sefer. Ağaçların arasından geliyordu bu ses. Adımlarımı yavaşça oraya götürdüm. Ağacın arkasında hıçkırarak ağlayan kıza baktım. Eylül'e ne kadar benziyordu. Kafamı kaldırıp etrafa bakındım. Herkes gülüp, hayatına devam ediyordu. Kafamı tekrar eğdim genç kıza. O ise,karanlık bir kenara geçmiş ağlıyordu.


—————


EYLÜL DELEN......

Fedakar mı olmalıydım ? Yoksa adaletli mi ? Hangisi  vicdanımı rahat bırakırdı ? Hangisi beynimin her köşesinde nöbet tutarak beni rahatsız etmezdi ? Hangisi "keşke" dedirtmezdi bana ?

Eylüldüm ben. Yanlışa gidemezdim. Yanlış yapmadın dese de iç sesim bu beni pekte rahatlatmıyordu. Doğru olanı yapacaktım. Hakettiğimi yaşayacaktım. Sonucu, ne olursa olsun ödemek zorunda olduğum, cinnet anında yaptığım, şu an olsa yine yapacağım şeyin bedelini ödemek zorundaydım.

Karşımda oturan Aksel'e baktım. Kendimle birlikte onu da cezalandıracaktım. O bir şey yapmamıştı ki. Ben yapmıştım her şeyi.
"Bakın bu konuda ki hassasiyetinizi anlıyorum. Fakat bizi buraya bir suçlu gibi getiremezsiniz. Ve benim kardeşim şu an ne durumda bilmiyorum. Bir şeyler oldu ve dönüp bakamadık bile, bir suçlu gibi."

Adam kafasını salladı. "Anlıyorum sizi. Zor günler geçiriyorsunuz. Fakat işimizi yapmak zorundayız. Uraz beyin katili dün gece ölü olarak bulunuyor. Bir ormanda."

Aksel arkasına yaslandı. "Peki bize dair bir iz var mı ?"

Polis olumsuz anlamda kafasını salladı. "Ama şüpheliler listesine ilk siz yazıldınız."

Daha sonrana bana döndü polis. "Bakın hanımefendi anlıyorum çok zor zamanlar geçirdiniz. Ama bize de yardımcı olmanız gerekiyor."

Akselin sesi doldurdu tekrar odayı. "Zorlamayın konuşmaz."

Polis kaşlarını kaldırarak bana baktı. Ağzımdan bir şey kaçıracağım düşündü Belkide. "Bakın saatlerdir burada tutuyorsunuz bizi. Bir şey söyleyin, işimize bakalım."

Adam kafasını bana çevirdi tekrar. Derin bir nefes aldım. Sadece ben yapmıştım. Bu sadece benim hatamdı. Kapı çalındı ve bir polis daha girdi içeri. Ve oturan polis ayağa kalktı. "Sizleri bu gecelik nezarethanede bekletelim."
Kocaman olan gözlerim ile polise döndüm.  "Bakın sakin kalmaya çalışıyorum."
Aksel elini hızla masaya vurdu. "Beni zorlamayın."

Polis eli ile bizi gösterdi. "Alalım arkadaşları."

Gözümden akan yaşı sildim. Polis bana doğru gelirken Aksel önüme geçti. "Bakın tamam, şimdi siz onu bırakıyorsunuz." Sesi eli ile beni göstererek. "Hamile, ve asla stres yapmaması gerekiyor. Psikolojisi daha fazla bozulamaz. Onu bırakın. Ben 2 gece kalırım."
Akan yaşlarım ile ona baktım. Benim yüzümden zaten buradaydı. Polis bir süre bana baktı. "Üzgünüm."
Eli ile diğer polise işaret verdi ve polis kolumdan tuttu. Aksel kolu ile polisin kolunu tuttu. "Dokunma ona. Emanet ulan o bana."

Küçük KadınTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon