77- Miras

3.2K 133 20
                                    

Multimedya: Eylül Delen ❤️

—————



"Kimse tanıştırmayacak belliki ben Irmak."
Genç kız elini uzattı. Kafamı çevirdim ve bir süre bekledim. "Eylül." Dedim ve elini sıktım. "Amcan." Dedi babaannem eli ile çaprazımda duran adamı göstererek. "Murat." Dedi gülümseyerek. Kafamı salladım. "Nehir bende."
Kadın gülümseyerek elimi sıktı ama biraz fazla dolmuş gibiydi. Elimi çektim. "Irmak ben."
Kız elini Uraz'a uzattı. Uraz kafasını o tarafa dahi çevirmesi. Elini belime koydu ve oturmam için geçmemi sağladı. Kız baya bozulmuştu ama yapacak bir şey yoktu Urazdı yani bu. Herkes oturdu  Bi koltuklara. "Rahatsızmışsın biraz Kızım. Nasıl oldun ?"
Kafamı anneme çevirdim hayretle. "Yoo gayet iyiyim. Rutin şeyler."
Babam gözümün içine bakıyordu resmen üzüldüğümü görmek için. "Kaşın patlamış ama."
Ablam yanımda oturuyordu Ve suratıma baktı. "Çok önemli bir şey değil."
Dedim ve önüme döndüm. "Ben mutfağa bakayım bir." Babannem ayağa kalktı Ve dedemde yanında gitti. Üzmüş müydüm yoksa soğuk davranarak ? Of Eylül of ! Derin bir nefes aldım. "Siz böyle bu kadar kalabalık mı geldiniz ?"

Adı Nehir olan halam (!) sormuştu bu soruyu. Kafamı ona kaldırdım. "Yani yaşlılıkta ihtiyaç duyar tabi başkalarına ama maşallah siz."

Kaşlarım çatıldı anında. "Biz ona yaşlılıkta ihtiyaç duymak demiyoruz, sevgi diyoruz. İnsanın evlatları bir telefon dahi etmeyince, onu seven insanların çokluğuyla mutlu oluyorlar haliyle."
Arkama yaslandım usulca. "Evladında hayırlısını versin tabi Rabbim."

Kadında arkasına yaslandı Ve gülümsedi. "Belli bir yaştan sonra hayatın dertleriyle uğraşmak zorunda kalıyor tabi insan." Dedi Amcam (!) olan adam. "Hasta yatağında yatan annenizi göremeyecek kadar çok muydu derdiniz Murat bey ?"

Bir süre gözlerime baktı adam. Bir şey diyecekti ama sonra sustu. Sussa iyi olurdu çünkü benim susmaya hiç niyetim yoktu...



—————






"Nasılmış ?" Dedim Yusuf'a bakarak.
Mest olmuşcasına kafasını salladı. Güldüm Ve hamsi pilavımı yemeye devam ettim. "Sizin çoçuğunuz mu ?" Dedi Irmak denen kız. Gözlerimi ona diktim. Yusuf'un gözlerinde ufak bir utanç görmüştüm. "Keşke. Ama hayır."

Kız devamını bekler gibi suratıma baktı. Birde oturup ona açıklama mı yapacaktım yani ? Bırakın Allah aşkına !
Önüme döndüm Ve yemeğimi yemeye devam ettim. "Ee Kızım. Nasıl gidiyor hayat ?"

Ağzımda ki lokmayı yutacaktım ki babamın iğneleyici sorusu ile ağzımda kaldı lokma. Uraza çevirdim kafamı. Gözlerini kapatmış derin bir nefes alıyordu. Kafasını hafifçe sağa yatırdı. Ağzımda ki lokmayı bitirdim ilk önce. "Güzel."
Kestirip atmayı tercih ettim. Karnıma giren sancı ile sağa doğru irkildim. Ablam kafasını bana çevirdi. "İyi misin ?" Dedi fısıldayarak. Kafamı salladım ve yemeğime devam ettim. Urazın telefonu çaldı. Cebinden çıkardı ve Akselle bakıştılar bir süre. Ayağa kalktı ve uzaklaştı. "Kocan oldukça soğuk ve sinirli duruyor. Hiç hoş bir enerji alamadım."

Yine salak salak konuşan Nehir denen kadına çevirdim kafamı. Gülümsedim daha sonra.
"Ne mutlu bana. Çok şükür vefasız değil. " Dedim.

"Gül gibi çocuk anne. Abartma." Dedi Irmak denen kız. Gözlerimi ona diktim. "Dikkat ette dikenleri batmayı versin." Dedim sert sesim ile. Kızı gözlerimin hapsine almıştım bile. O gülü yedireceğim ben sana. "Sen nasılsın babacığım ?"
Nehir Hanım dedeme bakıyordu. Dedem kafasını salladı. "Tabi ev kalabalık kaç gündür. Sizde yorulmuşsunuzdur."
Dedeme dönük olan kafam ani bir şekilde ona döndü. Gözlerimden duman çıkabilirdi. O derece sinirliydim.
Belli bu kadın buraya huzursuzluk çıkartmaya gelmiş. "Hayırdır sana dert mi oldu ?"

Küçük KadınWhere stories live. Discover now