11- Yalancı Sarhoş

24.3K 751 54
                                    

URAZ DELEN..



———————



URAZ DELEN...


Yaklaşık 2 gündür hastanedeydik. Eylülün başında durmaktan işlerle ilgilenememiştim. Ona ne ara bu kadar yakın hissetmiştim kendimi hiç bilmiyordum.
Kafamda oturttuğunu tek şey amacım sadece ona yardım etmek değildi.
Belkide bağlanmaktı bunun adı, bilmiyorum. Ve zihnimde ki düşünceleri pekte kurcalamak istemiyordum.

Asansöre binip 4. Kata geldiğim de Sonat bey bağırırken Eylülün abisinin sinirden duvarlara vurduğunu görünce terslik olduğunu anladım. Yarım saat önce her şey iyiydi.
Beliz yere oturmuş ağlarken Emreyle Aksel korkuyla yanıma geliyordu.
"Kalbi durdu abi. Doktorlar hâlâ içeride.  Kimse bir şey söylemiyor. Eylül.. Çok kötü.  Şoka girmiş. Hiç bir şey yapmıyor" dediğinde hafif sağa çekildi, karşımda Eylül'ü bu şekilde görmeyi beklemiyordum. Yoğun bakımın camından bakıyordu. Ya da bakıyor gibi yapıyordu. Yanında bir yandan ona seslenen Nevrayı görünce gerçekten büyük bir şoka girdiğini fark ettim. 
Koşar adım yanına gidince ellerimi yanaklarına koyarak suratını bana çevirdim. Boş gözlerle bana baktı.

"Bana bak. Eylül bana bak. Hiçbir şey olmayacak tamam mı ?" Dedim ama o ifadesizce suratıma bakmaya devam ediyordu.

İçeriden çıkan doktorla herkes ayaklanmıştı. Eylül ise olduğu yerden ayrılmamıştı.
Hızlıca doktorun yanına gidip yakasına yapıştım. Bu onu şaşırtmış olmalıydı.
"Bana bak doktor. Bu gözlere iyi bak. Ben Uraz Delen" dediğim de gözlerini büyültmesi gururumu okşamıştı.

"Eğer o kıza bir şey olduysa hastane başınıza tıkılır. Yemin ederim bunu yaparım."
Yakasını bırakıp geri çekildim.
"Sa- sakin olun Uraz bey. Ha- hastamız çok iyi. Her şey ko- kontrolümüz altında" diyip hızlıca ilerleyişini izledim.

Herkes sesli bir oh çekerken Eylül'e ilerledim. Hâlâ aynı pozisyondaydı. Yanında gidip suratını avuçlarımın arasına aldığım da "Geçti Eylül. Her şey yolunda. Hadi, konuş benimle. "
Ne kadar onunla iletişime geçmeye çalışsam da susması beni iyice sinirlendirirken herkesin başımıza toplanması iyice gerilmememe neden oluyordu.
Omzumun üzerinden bakıp "Ne duruyorsunuz lan ! Doktor çağırsanıza ! Oyun mu oynuyoruz !"diye bağırmamla hepsi geri çekilirken Beliz ilerlemeye başlamıştı.

Yanın da genç doktorla Aksel'i görünce içimden 'başka doktor mu bulamadın piç' diye geçirmeme engel olamamıştım. Genç doktor gelip ışıkla Eylülün gözlerini inceledikten sonra yanaklarına hafifçe vurdu. "Eylül hanım, beni duyabiliyor musunuz?" demesiyle elini tuttum sinirle.
"Bunları bizde denedik aslanım. İşe yaramadı ki seni çağırdık."
Dediğim de ellerini Eylül'ün yanaklarından çektim.
O kadar da değil yani, ölmüyor sonuçta.

Elinde 1 bardak suyla bize doğru yaklaşan Beliz, suyu Eylül'ün suratına döktü.
Bunlarda kimse normal değildi. Eylül gözleri büyürken nefesini içine çekti sesli bir şekilde.
Gözlerini ona bakan herkesin üzerinde gezdirdi.
"Ablam !"

Farklı bir yöntemdi ama sonuç olarak kendine gelmişti. Ellerimi yanağına koydum.
"Geçti güzelim. Bitti her şey."
Avucumun için de o kadar masum duruyordu ki sıkıca sarılmak istedim ona. "Ablam ?" Dedi dolu gözleri ile. Masmavi gözleri hipnoz ediyordu sanki beni.  Gülümseyerek gözlerine baktım.
"Bırakmadı seni. Gitmedi bir yere." Dediğim an gözünden bir yaş aktı.
Gözünden gelen yaşı baş parmağımla sildim usulca.
"Gitmedi.." Dedi ve beni büyük bir şok ile buluşturarak kafasını boynuma gömdü.
Gözünden akan yaşları tenime değiyordu.
İnsanların onu ağlarken görmesinden mi korkuyordu ?Düzensiz gelen nefesleri de bu soruya itiyordu beni.

Küçük KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin