95- İhanet

2.2K 121 25
                                    


Bol beğeni ve yorumlu bir bölüm istiyorum sizlerden❤️
—————————

Yıllardır görmediğim karşımda ki adama baktım uzun uzun.
"Eylül dedim !"
Urazın sesi daha yakından gelirken odasından çıktığını anlamıştım.

Onu görmek, bana farklı hissettirmişti. Garip geliyordu bana. Geçmişim dikilmiş ayağa karşımda duruyordu. Ne elimi kaldırabiliyordum, ne gözlerimi kırpabiliyordum.
"Eylül.."
Bana doğru bir adım atmıştı ki reflex olarak geri adım attım.

Berk Akay..
Çocukluğum tam olarak karşımda duruyordu. tek bir kelime, sözcük kullanasın gelmiyordu yine. Benim abim değildi ki o. Yıllarca kendimi heba ettiğim ailem değildi o. Çocukluğumun izlerini taşıyan bir adam vardı karşımda.
Peki ona içimde kin, nefret tutmam gerekirken onu bu kadar özlediğimi hissetmem, deli gibi sarılıp hıçkırarak ağlamak istemem normal miydi ?

Korkakça gözlerimi etrafta gezdirdim.
Nevra odasının kapısında bize bakıyordu.
Yardım istercesine baktım gözlerine.
Umutsuzca kaydı gözlerim ondan. Tam çaprazımda duran kocama kaydı gözlerim. Yine birsürü şey anlatmaya çalışıyordu kehribarları bana. Hayatımın aksine mavi olan gözlerim yaşlarını bırakmak için yalvarıyordu sanki.

Eylül Akay...
Yıllarca kendi hayatını, çocukluğunu ailesi için feda eden Eylül Akay..
Yıllarca nefret ettiğim o soyadına ait olmadığım o gün..

"Sen o adamın kızı değilsin."

O gün duyduğum ve 4 yıl boyunca beynimden bir an olsun gitmeyen o cümle..

Karşımda çaresizce duran adamın gözünden bir damla aktı.
"Kardeşim.."

"Sen bu aileye ait değilsin."

Kollarını doladı boynuma. Ellerim iki yanda asılı bir şekilde bekledim bir süre. Korkuyordum..

Ona sarılmaya korkuyordum.
Ait olmadığım bir hayatın izleri hala ruhumda geziyordu. Şimdi ise ait olmadığım on hayat kollarını açmış bana sımsıkı sarılıyordu.

Eski Eylül olsaydı kollarını sarar ve hıçkırarak ağlardı şu an. Ama Eylül yoktu. Kollarını ayırdı ve gözlerimin içine baktı. Simsiyah gözleri yalvarır gibi bakıyordu.

"Ne olur bakma bana böyle."

Kafasını sağa yatırdı. İstemsizce olumsuz anlamda sallandı kafam. Bunu kontrol edememiştim.
"Şu an müsait değilim. Önemli bir toplantıya girmem gerekiyor. Hoşçakal."

Güç bela ağzımdan dökülen cümleleri toplarlamaya çalıştım ve adımlarımı ilerlettim.
Bileğimde hissettiğim el ile sıkıca kapattım gözlerimi.
"Eylül, konuşalım. İşin bitene kadar bekleyeyim. Bu konuyu konuşmamız gerek, anlatmama izin ver."

Bileğimi yavaşça çektim ve kafamı karşımda bir yabancı gibi duran adama çevirdim.
"Ben konuyu kapattım."

Arkamı döndüm ve Uraz'ın odasına doğru ilerledim.
Uraz arkamdan içeri girdi ve kapıyı kapattı. Kapının sesi ile içeride dimdik duran Eylülün aksine ruhu cam parçacıkları ile dolu olan Eylüldüm.
Sesimin çıkmasından korkarcasına kapattım ağzımı. Elimi duvara yasladım ve dizlerimin üstüne çöktüm.
"Canım acıyor."

Yanımda diz çöken, ellerini saçlarımda gezdiren kehribarlara döndüm.
"Çok istedim. Ona sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamayı çok istedim."

Dudaklarım benden izinsiz güçlü bir çığlık bıraktı.
"Neden yapmadın ?"

Sorduğu soru daha çok ağlamama sebep oldu. Kafamı olumsuz anlamda salladım ve gözlerimi kapattım.
"Ben o aileye ait değilim."

Küçük KadınWhere stories live. Discover now