DÜĞÜN

5.1K 223 18
                                    

-------

"Biz çıkalım da artık damat gelsin."

Kalbim şu an çıkmış olabilirdi. Annemler odadan çıkarken kapı aralık kaldı. Urazın ayaklarını görmem ile tüm vücudum kasıldı. Kıpırdayamıyordum resmen. Gözlerimi ona çevirdim.

Simsiyahtı... Tıpkı ona yakıştığı gibi. Sakallarını kesmemiş. Ben ne kadar beyazsam o da o kadar siyahtı....

Onu böyle görünce gözlerim dolarken onun gözlerininde kızardığını gördüm. Gözünden bir damla aktı usulca. İşaret ve baş parmağını gözüne bastırdı. Ona doğru bir adım attım. Bana baktı tekrar ve gülümsedi. Kollarımı boynuna sardım ve gözlerimi kapattım..

" Eylül buz gibisin. İyi değilsin sen."

Kafamı salladım iki yana. "Heyecandan."

Derin bir nefes aldı. "Biraz fazla olmamış mı cadı ?"

Kafamı olumsuz anlamda salladım. Elinden tutup aynaya çevirdim ikimizide.
O kadar siyahtı ki....

Gelinliğim ise.. Rüya gibi bir gelinliğim vardı. Üst kısmı normal iken gelinliğimin alt kısmın da papatyalar vardı. Duğak diyecek olursanız gelinliğimden daha uzundu. Ve ondada birsürü paptyalar vardı. Papatyalardan bir kadın ve adam vardı bugün.

Elimde ise demet olarak bembeyaz papatyalar vardı.... Bu papatyalar kutsal mıydı acaba ?

Telefonunu aldım ve aynadan fotoğrafımızı çektim.

Beni tutup kendine çevirdi. Dudaklarımda ağırlığını hissederken ayrıldı hafifče. "Sen bir meleksin. Ve bir melekle evlendiğime inanamıyorum hâlâ."

Gülümsedim. "Heyecenlı mısın ?"

Dolu gözleri ile tekrar bana baktı. "Seni görene kadar tık yoktu. Aslında bu heyecanda değil ama ne bok bilmiyorum."

Gülümseyip ona baktım. "Seni Seviyorum."
Gülümsedi ve alnımdan öptü. Bir kere dese ölürdü sanki. Allahım şu adam gülümseyince benim kalbim sıkışıyordu ama.

Kapı tıklatıldı o an. Herkes odaya yavaşça girerken biz kenara geçtik Urazla.

-------------

URAZ DELEN....

Kapının önünde herkes davul zurna ile oynarken eve girdim ve merdivenlerden usulca yukarı çıktım. Özgür yanıma geldi. "Kankicim durumlar nasıl ?"

Omzumu silktim. "İki imza atıcaz işte."

Heyecanlı değildim çünkü gereksiz geliyordu.

"Sen ağlamada kankicim."

Elimi ensesine geçirdim. "Puşt !"

Niye bu kadar abartırlardı anlamıyorum. Ben zaten Eylülü sürekli görüyordum. Şu düğünleri abartanlı bir bulayım varya.

Herkes odadan çıkarken babaannesi omzuma dokundu. Özlemiştim hatunumu ulan. Bırakında bir göreyim artık.

Odaya girip kapıyı kapatınca- Hassiktir.

Karşımda beyazlar icinde bir Eylül vardı. İşte rengini bulmuştu benim cadım. Beyaz, temiz, saf......

Ona doğru adımladım. Kalbime dokunmuştu resmen. Neden bu kadar narindi. Gözlerime bastırdım ellerimi. Allahım sana şükürler olsun. Biliyorum, bana öyle bir kadın verdin ki..

Küçük KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin