12-Uraz Delen.

21.1K 626 24
                                    


URAZ DELEN.




————————





EYLÜL AKAY..





Buraya neden gelmiştik bilmiyorum. Burası beni sakinleştiriyordu. Gerçek Eylül'ü bulmamı sağlıyordu. Sırlarımı, acılarımı saklıyordu burası..

Ve burada öğrenip rüzgarın saklamasına ihtiyaç duyacağım bir şey daha vardı. Uraz Delen.
Her geçen gün merakım artıyordu. Çünkü onun hakkında duyduklarım ile yaptıkları uyuşmuyordu. Onu kendisinden başkası tanıtamayacaktı bana. Ya da ben onun söylediklerine inanmak istiyordum.
Derin bir nefes aldım ve sert rüzgarın vücuduma işlemesine izin verdim. Hafif bir şekilsizimde gülümsedim. Bu hoşuma gidiyordu.

Gözlerim bana bakan kehribarlara kaydı.
"Arabada ki hırkayı neden almadın"
Sesi oldukça soğuk ve sakindi.
"Üşümekten zevk alıyorum" diyip gülümsedim.

Ayağa kalkıyordu ki kolundan tuttum. "Hırka giymek istemiyorum."
Tek kaşını kaldırdı. "Emin misin ?"
Kafamı salladım olumlu anlamda. Olumlu anlamda mırıldandı ve yerine tekrar oturdu. "Peki."
Hızlı bir hamle ile üzerinde ki kazağı çıkarttı. Reflex olarak elim ile yüzümü kapattım ve kafamı diğer tarafa çevirdim.
"Yuh be ! Bu ne rahatlıktır ama ya, ayıp."
Cevap vermeyince tedirgin bir şekilde kafamı ona çevirdim.
'Vücuduna sakın bakma.'
Çok zor duruyorum. Tahmin edemezsin.
'Sakın !'
Of tamam be.
Elimi hızla alnına koydum. "Ateşin mi var ?"
Kaşları kalkık bir şekilde suratıma bakıyordu. Teni oldukça soğuktu.
"İçten mi bir yanma var ?"
Hastalığı bile antrik kuntrik.

"Antrik kuntrik derken ?"
Urazın söylediği şey ile gözlerim hızla açıldı. Ben onu içimden söylememiştim.
"Konumuz şu an bu mu ?" Dedim bozuntuya vermemeye çalışarak. Karışıyordu. Frekanslar karışıyordu sürekli. Suratıma cevap bekliyor gibi bakıyordu.
"Abidik gubidik gibi bir şey."
Tek kaşını kaldırdı ve yüzünü suratıma doğru eğdi.
Yani gerçekten şu uçurumdan aşağı at beni Uraz, daha karlı çıkarsın.

Kafamı ona çevirecektim ki kafamdan geçirilen kazak ile ellerimi çırpmaya başladım.
"Boğuluyorum ! Gerçekten boğuluyorum ! Öldürülüyorum şu an !"
Elimi bir yere vurmuştum. Ama vurduğum şey büyük ihtimalle Urazın yüzüydü.
Gerçekten ölüyordum!
Gözlerimi açtığımda kazağın çoktan boynumdan geçtiğini gördüm. "Sen öyle mi kalacaksın ?" Dedim ağzımı aralayarak.
"Üşümeyi seviyorum."
Kazağı boynumdan çıkarıyordum ki eli ile durdurdu. "Çıkarırsan eve gideriz."
Kafamı olumsuz anlamda salladım. "O zaman hırkayı al üzerine."
Gözlerimi kehribarlarında beklettim.
"Rüzgarın tenime değmesini istiyorum."
Gözlerinden bir an masumluğun geçişini gördüm. O kadar hızlıydı ki halüsinasyon dahi olabilirdi.
Kafasını bana doğru çevirdi sonra.

"Kaç yaşından beri çok ve boş  konuşuyorsun ?"
Boş kelimesini özellikle bastırmıştı.
Göz ucum ile ona baktım ve kafamı çevirdim başka yöne doğru.
"Boş olduğunu söyleyemeyeceğim. Fakat fazla konuştuğumu inkar edemem."
Elimi havaya kaldırdım ve kafamı Uraz'a çevirdim.
"Yani bizde genetik. Anneden geliyor bizim. Annemle babamın tek kavga sebebi buydu."
Güldüm ve önüme döndüm.
"Ama annemin en büyük özelliği laf saymak. Yani uçan kuşa bile laf saydığına şahit oldum. Ama Allah'tan alışık babam."

Söylediğim son cümle ile önüme döndüm. Ne anlatıyorsun sen Eylül Allah aşkına ?
Gözümü kapattım ve rüzgarın kirpiklerime değmesine müsade ettim. Kendi ellerim ile kendi canımı yakıyordum.

Küçük KadınWhere stories live. Discover now