30- Eylülden Sonra

10.6K 356 23
                                    

"Ya Uraz Allah aşkına kalk. Açım diyorum ya." Paçasından tutup elimden geldiği kadar çekmeye devam ediyordum.

"Hayır senin bu yattığın ne uykusu anlamıyorum ki."

Yüz üstü yatan -yatağa yapışmış olan- Urazın sağ ayağını tekrar kavrarken çekmeye çalışıyordum.

"Ya kızım defol git ne yiyorsan ye."
Kafası yastığa dönük olduğu için sesi boğuk çıkmıştı ve bundan rahatsız gibi durmuyordu.

"Ya önce şu dolabı görsen keşke."
Sağ ayağını tutan elimi serbest bırakırken göğsümün üzerinde birleştirdim.

"Uraz bak kalkman gereken konular var. Açım diyorum ya. Her an açlıktan ölebilirim. Yapacağın altı üstü bir mantı yani."

Ses yok.

"Tamam ya karnı yarıkta olur"

Ses yok.

"Hadi yine insanlaflıyım makarna da yapabilirsin."

Ses yok.

Ellerimi öne doğru açıp uzatırken "Lan bari çorba yap zalımın çocuğu. " dedim ağlamaklı sesimle.

"İyi ya bende markete gidip kendim alayım."

Hâlâ ses gelmediğini fark edince arkamı dönüp kapının yanında ki çantamı alıp odamdan çıktım. Saolsun kendi odasında uyumaya gerek duymazdı beyfendi.

------

Reyonlarda dolanırken makarna kısmından 4 paket makarna almıştım. Ee açım sonuçta. Çorbaların olduğu reyona gidip 3 paket de domates çorbası aldım. Kaşar peyniri de alırken çalışan birinden aldığım yardım ile sıvıyağ da aldım. Allahtan tuz vardı evde.

Eve doğru yürürken telefonumun titremesi ile durup cebime nasıl ulaşacağımı düşündüm. Arayanın Uraz olduğunu düşündükten sonra açmama kararı alıp yürümeye devam ettim.

"Allahın işine bak sen. Okulun yolunu unutan küçük bir sıçanla karşılaşmayı beklemiyordum. "

Gördüğüm Savaş hocaya gözlerimi devirmek istesem de gözlerimi kısıp şirince sırıttım.

"Fare daha kibardı." Dedim dürüst olarak. Çenesi ile beni gösterirken "Bir ara denerim." Deyip kafasını geri çekti.

Titreyen cebime oflarken poşetleri yere bırakıp cebimden titreyen telefonumu çıkardım. Ekranda bir numara görürken dudağımı büzüp aramayı cevapladım. Bu sırada Savaş Hoca anlamadığını belli eden bakışlarını üstümde gezdiriyordu.

"Efendim" dedim düzgün ses düzeyimle.
Belli bir süre ses gelmeyince ekranı kulağımdan çekip aramanın hâlâ devam edip etmediğine baktım.

Telefonu kulağımdan çekicekken duyduğum ses durmama neden oldu.
"Eylül." Ses birçok şeyi anlatırken omuzlarımı dikleştirdim.

Cevap vermezken "Benimle de mi konuşmayacaksın ?" Diye duyduğum ses ile gözlerimin dolmasına müsade ettim. Zaten müsade etmesem de izin isteyeceklerini sanmıyordum.

"Eylül bak abicim. Yurt dışına gideceğim. Seninle son kez görüşmek istiyorum. Damlada seni özledi. Bak sana eve gel demiyorum. Sadece gitmeden seni görmek istiyorum. "

Boğazımda ki yumru kendini belli ederken devam etti ve onu dinledim. Miğdemin bulanması normal miydi bilmiyorum. "Abicim. Ben senin abinim. Lütfen, biraz konuşalım. Sana söylemem gerekenler var."

Küçük KadınWhere stories live. Discover now