36- Yemek

7.7K 281 13
                                    

~~~~~~~~

BELİZ ŞEKERCİ.

"Ulan sikerim bu hastaneyi. 17saat oldu ve o kız hâlâ içeride ! Bir bok varsa söyleyin !"

Uraz sinirle doktorları azarlerken biraz daha yaslandım koltuğa. İçimde ki korku bırakmıyordu beni.
Bu sefer, dolu tarafını geçin bardağı bile göremiyordum.
Nevra duvarın dibine çökmüş göz yaşlarına boğulurken Aksel yanına çökmüş bir şeyler anlatıyordu.

Emre hastane kapısından girerken gözlerim doldu. Onu görünce güçlerim kendini bir kenara bırakıyordu. Kollarını bana sararken göz yaşlarımı bıraktım.
Eylülün dedesi ve babaannesi hastane odasında sakinleştirici alırken biz koridorda beklemeyi tercih etmiştik. Uraz ise içeri girmeye çalışıyordu. Zordu, sevdiği kadın ne haldeydi bilmiyordu. Çaresizdi, çaresizdik.

-------

URAZ DELEN.

"Karşında kimin olduğuna dikkat ve çekil önümden !"

Doktor bir adım gerilese de sabır dilercesine saçlarımı çektim.

"Doktor Bey !"

Kapı iki yana açılırken bir kız geldi yanımıza. "Acilen müdahele etmeniz gerekiyor."

Doktor içeri girerken gözlerim acımıştı. Söz vermiştim ona. Geçecek demiştim. Bu, imkansızdı.
Doktor koşarak içeri girerken arkasından baktım birkaç saniye. İçeriye girerken makinayı kalbine doğru bastırdıklarını gördüm. Ameliyathanenin içine girerken kapı kapandı ardımdan.

"Eylül !"

Beliz'in sesi boğuk gelirken camın diğer tarafında olduklarını anladım.

"Uraz'ı çıkarın oradan. !"

"Eylül ! Kahretsin ne oluyor ?"

Transa geçmek benimkiydi sanırım. Hissedemiyordum. Biri oyun mu oynuyordu ? Dalga mı geçiyordu ?

Geçecek demiştim. Geçmek zorundaydı. Doktor sinir ile makinayı kenara bıraktı. Tiz ses kulağımı doldururken cadının suratını izledim bir süre. Gözümden damla gelirken bir iki adım attım yattığı sedyeye doğru.
"Beyfendi sizi al-"
Hemşire lafını bitiremeden doktor girdi araya. "Bırakın." Dedi tok sesi ile.
Bu, gerçek olamazdı. Elimi yavaşça beyaz suratına değdirdim. Kalbi ne kadar doluydu da bunu kaldıramadı. Kaç parça vardıda parçaları tuzla buz olmuştu. Gözümden bir yaş daha gelirken elini tuttum. "Geçecek." Dedim suratım donuklaşırken. Doktorlar kapıdan çıkarken "Durun" diye bağırdım. Koşarak kapıdan çıkarken arabanın yanına geldim. Bagajdan silahı alırken hastane kapısına girdim. Herkes bana korku ile bakarken aldırmadan yürüdüm. Tabi girişte güvenlikleri bayıltmak zorunda kalmıştım.

Söz vermiştim. Geçecekti.
Silahı doktora yönelttim. "Geç !" Dedim tüm gücüm ile. Gücüm yoktu ama, güçlü olmak zorundaydım.
Doktor titrerken silahın tetiğini çektim. Hızla ayağa kalkıp Eylül'ün başına geçerken kapattıkları makinaları tekrar çalıştırdılar.
"Eğer ölürse, hiçbirimiz sağ çıkmayız !"

O zımbırtıya jel gibi bir şey sürerken "S-sakin olun Uraz bey. " dedi hemşire. Sikimde bile değildi.

"Eylül !"
Babaannesinin çığlıkları kulaklarımı doldururken gözlerimi kapattım. Buna daha fazla ne kadar dayanabilirdim bilmiyorum.
"Hadi !"

"Uraz bey lütfen, biz sizi uyardık. Ameliyat başarılı sürdü. Kalbi kaldıramadı. Lütfen. "

Söyledikleri sinir olarak beynimde dolanırken "Hayatın o kıza bağlı. Buradan sağ çıkmak istiyorsan onu yaşat." Dedim son gücümle.

Küçük KadınWhere stories live. Discover now