6- Küçük Kadın

22.3K 893 24
                                    



Eylül Akay





——————-



URAZ DELEN.....





Hastanenin önüne gelmemizle arabadan fırladı ve koşmaya başladı.
Hızlı adımlarım ile yanında ilerliyordum çünkü koşuyordu hanımefendi.
Odaya girmeden önce net sesi ile uyarmıştı. "Lütfen daha fazla gelme."
Eylüle çeken bir şey vardı beni. Ama bu farklıydı. Koruma iç güdüsüydü hissettiğim şey. Onu korumak istiyordum, zarar gelmesini istemiyordum.

Annesinin odasına girecekken kapıda durdu. Korkmuş muydu ?  Kafasını yere eğdi ve derin bir nefes aldı. Kapı kulpunu tutan eli titriyordu. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Şu an fazla çaresizdi...

Kapıyı kapatmamıştı. O panikle belkide unutmuştu, bilmiyorum ama benim işime yaramıştı.
Kapıya yaslanıp izlemeye başladım.

Yavaş adımlarla annesinin yanına ilerledi. Annesi ise yerde dizlerinin üstüne oturmuş bir şeyler sayıklıyordu. Annesinin yanına gelince dizlerinin üstüne oturup sesi titreye titreye konuşmaya başladı. "Beni görmek istemiyorsun, biliyorum."
Gözünden birkaç damla yaş geldi.
Gözünden akan yaşlar ise rahatsız olmama sebep oluyordu. Ama bu Eylüle özel değildi. Kadınların ağlaması, üzülmesi acı çekmesi beni rahatsız ediyordu.

"Yüzüme bak. Ben geldim, kızın geldi. Eylül." Gözünde ki yaşı sildi ve devam etti.

Kafasını sol tarafa çevirdi ve biraz daha düşük sesi ile mırıldandı.
"Aslında o kazada ölmesini istediğiniz kızınız."
İçimde birkaç kez tekrar ettim cümleyi.
Kaza mı ? Ölüm mü ? Bu kızın nasıl bir hayatı vardı ?
Annesine döndü daha sonra.
"Sana yardım etmeme izin ver. çıkarıyım bu çukurdan seni."


Annesinden ses gelmeyince kafasını benim olduğum tarafa doğru çevirdi. Gözleri hayret ile açılmıştı. Daha sonra gözlerinde ki yorgunluğa ve çaresizliğe rastladım.
Umutsuz bir şekilde kafasını salladı olumsuz anlamda.

Küçük bir mırıltıyla "Anne..." deyip elini uzattığın da annesi bir anda ayağa kalkıp bağırmaya başladı. "Sus! Ben senin annen değilim ! Benim kızım yok ! Öldü ! Gitti benim kızım !" Deyip sinirle ona döndü kollarından sıkarak Eylül'ü ayağa kaldırdı.

"Sen, birdaha bana anne dersen, seni öldürürüm. Ben senin annen değilim. Öldü benim kızım, öldü !" Diyip dizlerinin üstüne düştü kadın.
"Bunu kendine yapma. Nazlının ölümünün sorumlusu biz değiliz." Eylül Kısık sesi ile derdini anlatmaya çalışıyordu.
"Sensin sebebi. Neden sen değilde benim kızım,  neden ?"Diye sayıkladı.
Eylül'ü alıp götürmek için adım attığım da bana eliyle 1 dakika yaptı ve utanmış bir şekilde suratıma baktı.
Çalan telefonum ile arkamı döndüm. "Efendim ?"

"Abi işler biraz karışık, neredesin ?"

"Akşama gelirim."

Annesi yatakta arkası dönük bir şekilde yatıyordu. Onu nasıl sakinleştirmişti ? Eylül başında oturmuş bir şeyler sayıklıyordu. Ağlamıyordu ama gözlerini bir yere sabitlemiş konuşuyordu. Kulağımı o tarafa verdim.  " Özür dilerim. Onu kurtaramadığım için. Onun yerine ölmediğim için. Yapamadım. Beceremedim."
Gözünden akan yaşlara kaydı gözlerim.
Bu kızdan ne istiyorlardı ?

Annesine arkasını dönüp yürümeye başladı ama aklına bir şey gelmiş gibi geri döndü.
"bir de, özür dilerim."
Kaşlarımı kaldırdım. Ne için özür diliyordu o kadından ?

"Sana anne dediğim için." Sesi titrek ve çatallaşmış bir şekilde çıkmıştı. Gözlerimi kapattım ve küfür mırıldandım. Gözleriyle çaresizce yüzü annesine dönük Eylüle baktım. Bu kız daha 21 yaşındaydı. Bunları yaşaması çok adiceydi.

Bir anda sol eliyle yatağın başına tutunmaya çalışınca koşarak yanına gittim sağ kolumu dizlerinin altına sol kolumu ensenine sabitledim. Onu burdan gerçekten uzaklaştırmam gerekti.
Bu kız bunları nasıl kaldırabiliyordu ? Neye tutunuyordu ? Fazla güçlü değil miydi ? Fazla,  fazla güçlü.

Eylülü arabaya oturttum ve kliniğe geri girdim. "Doktor bey."
Cebimden çıkarttığım kartı uzattım. "Ben Eylül hanımın yakınıyım. Eğer annesi ile alakalı bir gelişme olursa ilk önce beni arayabilir misiniz ?"
Adam karta baktı ve tekrar bana baktı.

"Gerçekten Ender hanımın iyileşeceğine ihtimal veriyor musunuz ?"
Gözlerimi adama çevirdim.
"Bu da senin işin."
Arkamı dönüp iki üç adım attım ve tekrar ona döndüm. "Adamlarım burada olur. Bir şey olursa onlardan halledin."

Hastaneden çıktım ve arabaya yöneldim. Çünkü artık her şeyi tek başına yüklenmesinin bir anlamı yoktu. Ona yardım edebilme gibi bir imkanım vardı ve bunu değerlendiriyordum.
Eylüle bir duygu beslememle alakası yoktu bunun, o iyi birisiydi. Bu hayatta nadir görülen gerçekten iyi olan birisiydi. Ve bu yaşadıkları adaletli değildi.

Kafamı ona çevirdiğimde hâlâ uyuyordu. Telefonuma gelen mesajla arka cebimden telefonu çıkardım.

Kimden: 053* *** ** **
"Bizi bu aralar çok boşladın Uraz Delen. Sebebi arabada mışıl mışıl uyuyan kız değildir umarım."








BÖLÜM SONU.....






——————————

Küçük KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin