4.Bölüm

11.8K 1.2K 881
                                    

(Ella)

Okyanusun mavi suları bizlere gizemli bir yaşam alanı bahşederken bir yandan da yeşilin hakim olduğu karada ayrı bir yaşam serüveni süregeliyordu.

İçimizden bazıları karayı merak edip yüzeye çıkma girişiminde bulunmuştu ve birçoğu mavi sulara geri dönememişti. Dönenler ise insanoğlunun kendine ne tür kötülükler ettiğinden bahsetmişti. Böylece zaten çok sevdiğim okyanustan bir an olsun ayrılmaya çalışmamıştım. Fakat o gece... Şiddetli gelgitin etkili olduğu o gece, bir köpekbalığı ile mücadeleye girmek zorunda kalmış ve başımı bir kayaya çarpmıştım. Dalgaların beni sürüklemeye başladığı ve yüzeye çıkardığı anda kendimi ağların arasında bulmuştum. İnsanoğlu ile ilk tanışmam birkaç gün önce bu şekilde gerçekleşmişti.

Kapatıldığım bembeyaz odada yalnız başıma gözlerimi açtığımda çok sevdiğim pullu kuyruğum yoktu. Kollarım ve ilk kez gördüğüm ayak bileklerim bir şerit ile zemine sabitlenmişti. Kollarımda acı veren o iğne dedikleri sivri şeyler vardı.

10'dan geriye doğru saymaya başladıktan sonra  yavaş yavaş her yer karanlığa bürünüyordu.

Nefesimin kesildiğini hissedip derin derin havayı solumaya çalıştım. Olanları hatırlamak bile korkumun nüksetmesine sebep oluyordu.

Bakışlarımı ayaklarıma düşürdüm. Ellerime benziyorlardı ama ayak parmaklarım çok kısaydı. Ayak kelimesinin anlamı karşımda duruyordu.

Zihnimde dönüp dolaşan tam olarak kavrayamadığım binlerce kelime saklıydı.

Yalnızca belli frekanslarda duyabileceğim ıslık sayesinde iletişim kurabiliyorken nasıl insanların dilini öğrenmiştim? Yaralarım oldukça hızlı kapanıyorken şimdi nasıl dizlerim yara bere içinde kalmıştı? Okyanusta yaralı bile olsam yüzebilecek güce sahipken nasıl denememe rağmen yüzememiştim?

Tüm bu soruların cevabını oldukça merak ediyordum.

Bakışlarımı bu kez kucağımda duran ellerime çıkardım.

Taehyung bana "uyuyup dinlen" dedikten sonra odadan çıkmıştı.

İnsanları da insan dünyasını da sevmemiştim fakat Taehyung farklıydı.

Üzerimdeki çamurları temizlemişti, bana yiyecekler vermişti, üzerimdekiler de onundu. Kıyafet dedikleri şey beni bunaltıyor olsa da insan dünyasında belli ki gerekli bir şeydi. Taehyung, iyi biriydi. Gerçi kıyafetlerini giydirirken biraz kem küm etmiş, kendim giyinmem konusunda kızmıştı sanki! Ne olurdu yani o giyindirseydi? Hayatımda kaç kere kıyafet giymiştim ki?

Gözlerimi devirip etrafıma bakındım. Şimdiden sıkılmıştım.

"Taehyung!"

Biraz yüksek bir sesle onu çağırdım. Sabah olması için kaça kadar saymalıydım?

"Taehyung!"

"Taehyung!"

Kapı nihayet açıldı. Gözleri zorlukla açılan Taehyung kısık gözler ve çatık kaşlarla bana bakıyordu. Onu kızdırmış mıydım?

"Kızdın mı?" diye endişeyle sorduğumda başını olumsuzca iki yana salladı.

"Uykudan uyandım. Bir şey mi oldu?"

"Kaça kadar sayarsam sabah olur? Ne zaman geleceksin?"

Taehyung kaşlarını iyice çattı ardından dişleri görünene dek gülümsedi.

Blue Side ❧ VTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang