44.Bölüm

8.6K 1K 507
                                    

Medya: j-nopen çalışması 💕

(Ella)

Hızla çarpan kalp atışlarım ile birlikte yerimden neredeyse sıçrayarak kalktığımda Taehyung "Sadece kabus gördün." diyerek beni göğsüne doğru çekti. Uyurken yine Taehyung'un beni okyanusa bırakıp gittiği ile ilgili bir rüya görmüştüm. Göğsüm hızla kalkıp iniyordu ve nefeslerim düzensizdi. Yine de Taehyung'un saçlarıma kondurduğu öpücükler ve sırtımı okşayan elleri beni yavaş yavaş rahatlatıyordu. Yanımdaydı. Gördüklerim gerçek değildi.

"Taehyung, beni bir daha bırakmazsın değil mi?"

Taehyung birkaç gün önce beni bir daha asla bırakmayacağını söylemişti ama yine de tam şu an bunu tekrar duymaya ihtiyacım vardı.

"Kabusun bununla mı ilgili? Sevgilimi nasıl bırakabilirim ki?" diyen Taehyung benden yavaşça uzaklaştı. Yatağa uzanırken bileğimden tutup beni de yanına çekti. Hava aydınlanmaya başladığından odada loş bir ışık vardı ve şömineden hâlâ çıtırtı sesleri duyuluyordu.

Bileğimi dudaklarına doğru götürüp oraya minik bir öpücük konduran Taehyung başını biraz geriye doğru kaydırıp yastığın bir ucuna geçti beni de daha yakınına aldı. Artık aynı yastıkta uzanıyorduk ve yüzlerimiz arasında çok az bir mesafe vardı. Bakışlarım uykulu gözlerinde gezinmeye başladı. Bana öyle yumuşak bakıyordu ki içimi okşuyordu sanki bakışları.

"Ella, bu konuyu daha önce konuşamadık. Seni Kanada'da bırakıp Seoul'e gelmemin tek sebebi hayatını tehlikeye atmamaktı." dedi ve derin bir iç geçirdi. "Seni bir odaya kapatıp, bir sedyeye bağlayan adamlar seni yeniden bulup benden alırlar diye senin için en güvenli yerin okyanus olduğunu düşünerek seni bıraktım. Tamamen insana dönüşmekte olduğunu ve okyanusta yaşamını sürdüremez hâle geleceğini bilmiyordum. Başka seçeneğim olmadığı için okyanusa geri gönderdim seni. Şimdi yanımda olmaman için hiçbir sebep yok ve sen yanımda güvende olduğun sürece seni asla bırakmam."

Gözlerimi bile kırpmadan dinlediklerim sayesinde yüzümde minik bir gülümseyiş oluştu. Bakışları onun da bu durum yüzünden oldukça üzgün olduğunu söylüyordu.

Elimi yavaşça yüzüne çıkarıp yanağına kondurdum ve orayı okşamaya başlayarak yüzündeki üzgün ifadenin yerini tebessüme bırakmasını izledim.

"Sensiz çok zordu." dedim usulca. "Seni göremediğin bir yerde yaşamak çok zordu. Evet, okyanus benim evimdi ama orada sevdiğim insanlar yoktu. Solungaçlarımın kaybolması, diğer deniz kızları ya da adamlarının benim ıslıklarımı duyamıyor olması, bedenimin güçsüz olması ya da köpek balıkları ile mücadelede yeterli olamayacak hâle gelmem yaşadığım duygusal sıkıntının yanında küçücük kalıyordu. O zaman okyanusun aslında benim evim olmadığını düşündüm. Olmam gereken yerin, seni görebildiğim yer olduğunu anladım. Beni yeniden yanında istemezsin diye çok korktum ama yine de okyanusu bırakıp geri döndüm."

Taehyung'un uzun parmakları saçlarımı buldu. Derin bakışları dudaklarıma düşerken ne yapacağını anladığım için kalbim tekledi. Dudakları dudaklarımın üzerine kapansa da dudaklarını hareket ettirmedi. Uzun bir süre dudaklarımda oyalanan dudakları gözlerimin kapanmasına sebep oldu fakat o sürenin ardından Taehyung az da olsa geri çekildi.

"Ella, sen okyanusa döndükten sonra seni ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin. Bir daha seni yanımda istemeyeceğimi aklından bile geçirme."

Taehyung derin bir nefes alırken sevincimi saklayamadım ve kocaman gülümsedim. Her geçen gün Taehyung'un bana karşı daha açık olduğunu hissediyordum ve bu çok hoşuma gidiyordu. Daha önce sorduğum her soruyu geçiştiriyordu ama bu durum yavaş yavaş değişiyordu.

Blue Side ❧ VDär berättelser lever. Upptäck nu