66.Bölüm

4.6K 644 335
                                    

(Taehyung)

Yoongi ile birlikte EASAN'a girişlerimizi yapıp araçların park edildiği kısma bir göz attık.

"Lee Dong Wook teşrif etmiş anlaşılan."

Ceketimin cebinden Bay Lee Dong Wook'un aracının anahtarlarının tıpkısını çıkarıp Yoongi'ye döndüm. "Jungkook'un aracı da Ford Kuga. Bu işimizi görür herhalde."

"Öyleyse ben biraz daha burada oyalanayım" diyen Yoongi'yi onaylayarak Elektro Optik Sistemler Departmanı'na doğru ilerlemeye koyuldum.

Yoongi haksız yere tutuklandığı için ben de davaya dahil olduğum için öncelikle departman müdürü Lee Dong Wook'a imzalatmamız gereken belgeler olacaktı. Tabii biz odasına girecek olma durumunu planımız için kullanacaktık. Umarım sekteye uğramazdı. Artık bu mesele kökünden çözüme ulaşmalıydı. Üstelik Lee Dong Wook ve Hye Mi'nin, James Duff ile iş birliği yaptığı ortaya çıkmazsa Ella'nın da hayatı tehlikeye girebilirdi ve bu durum canımı zaten fazlasıyla sıkıyordu.

Düşüncelerim eşliğinde Lee Dong Wook'un odasının kapısını çaldım ve "Gel" komutunun ardından içeri geçtiğimde düz bir çizgi haline gelen dudaklarına sahte bir gülümseyiş yerleştirdi.

"Kim Taehyung, dönmüşsün Cambridge' den."

Ensemde olduğunu bile bile şaşırmış ve sevinmiş gibi davranması karşısında iliklerime kadar tiksindim.

"Evet, dün döndüm ve size imzalamanız gereken bazı belgeler getirdim" derken bakışlarım masanın üzerindeki anahtarı buldu. Yanına kadar ilerlemek yerine bulunduğum yerden eğilip sol elimle dosyayı uzattım. Bu sırada sağ elimi ceketimin cebine sokmuş ve anahtarları değiştirmiştim. Şimdi Bay Lee Dong Wook'un anahtarını cebime atarken Jungkook'un anahtarını masanın üzerine koymuştum.

"İşe başlamak için acele etmeseydin keşke. Davayı çözmek için yeterince yorulmuş olmalısın. Üstelik Profesör Watson'ın cinayete kurban gitmesi de seni yıpratmıştır. İstediğin kadar dinlenebilirsin."

Profesör Watson'ın adını ağzına almasıyla birlikte yumruğumu sıktım ve mümkün olduğunca sakin kalmaya çalıştım. Beni sınıyormuş gibi yüzüme bakmaya devam ederken ses tonumu sabit tutmak adına yalnızca başımı salladım.

"Çalışırken konsantremi tamamen işime verdiğim için daha iyi hissediyorum" diye kısa bir açıklama yaptım. Az önce kendisine verdiğim belgeleri imzalayıp bana baktıktan sonra hafifçe gülümsedi.

"Hem ülkene hem işine bağlılığını taktir ediyorum doğrusu. Seni departmanıma seçtiğim için oldukça şanslıyım."

"Teşekkür ederim" dedim. Sesimin buz gibi çıkmasına engel olamamıştım. "Müsaade ederseniz ben işimin başına döneyim."

"Elbette, müsaade senin."

Kapıya doğru ilerlerken bakışlarımı devirmeyi de ihmal etmedim. Hızlı olmam gerektiğini bildiğim için departmandan yeniden çıkış yapıp park yerine ilerledim ve arabasına yaşlanıp beni bekleyen Yoongi'nin yanına ulaştım.

"Alabildin mi anahtarı?"

"Cebimden çıkardığım anahtarı yukarı doğru kaldırıp yavaşça salladım."

"Burada."

"Etrafta kimseler yokken halledelim şunu" diyen Yoongi'yi onayladım ve Bay Lee Dong Wook'un arabasının kapılarını açıp sürücü koltuğuna geçtim. Anahtarı takip arabayı çalışır konuma getirdikten sonra ise navigasyon cihazından rota geçmişini kontrol etmeye başladım. Birkaç kez gittiği adreslerin görüntüsünü çekip telefonuma kaydettim ve seri bir şekilde arabadan inip Yoongi'nin yanına ulaştım.

Blue Side ❧ VOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz