24.Bölüm

8.3K 1.1K 723
                                    

(Ella)

Bir köpekbalığından kaçarken kafamı çarptığım sert kaya yüzünden bilincimi kaybedip kıyıya sürüklenmiş ve bunun sonucunda deniz kızları üzerinde deney yapan bir topluluğun eline geçmiştim. Oradan kaçmayı başarıp beni bulan, koruyan Taehyung'un bu kadar kısa sürede benim için çok anlamlı hâle geleceğini bilmiyordum.

Tüm bunlar yaşanmadan önce yalnızca karnımı doyurmak ve köpek balıklarına rağmen hayatta kalmak gibi sorunlarım varken şimdi yeniden okyanusa döndüğümde her şeyin aynı olmasını beklemiyordum. Her şeyden önce sürekli yanında olmak istediğim kişiyi burada bırakacaktım ve onun fazlasıyla alıştığım arkadaşlarını da.

Hiçbir şeye değişemeyeceğim mavi sularda olma isteği, sevdiğim birilerinin olması ile birlikte sarsıntıya uğramış olmalıydı ve bu benim bile beklediğim bir durum değildi. Solungaçlarımdan birinin daha kaybolduğunu görmek beni elbette korkutmuştu. Benden bir parçanın eksilmesi gibi bir şeydi bu. Fakat beni asıl üzen şey okyanusa dönebilmem için burada daha fazla vakit geciremeyeceğim gerçeğiydi.

Taehyung, bana kal dese okyanustan vazgeçebilirdim belki. Ama dememişti.

Derin bir iç çekerek oturduğum koltuktan kalktım ve merdivenlere doğru ağır adımlar atmaya başladım. Dün gece So Ra odasına çekildiğinden beri burada öylece oturuyordum. Taehyung'un yanına gitmeye cesaret edememiştim. Söylediği her şeyin beni kıracağını düşünmüştüm. Zaten o da beni merak edip aşağıya inmemişti. Belli ki o balığından çoktan vazgeçmişti.

Sessiz olmaya özen göstererek çıktığım merdivenlerin sonuna geldiğimde Taehyung'un odasına doğru ilerledim. Tereddüt ederek kapıyı usulca açtığımda dün gece giyindiği pantolon ve gömlek hala üzerindeyken ve elinde bir bardak eşliğinde üzerini bile örtmeden uyumuş olduğunu gördüm ve yine sessiz bir şekilde içeri geçip ardımdan kapıyı kapattım.

Yüzünü görmenin bile bana iyi geldiğinin kanıtı dudaklarımda beliren gülümseyiş, göğüs kafesimde çırpınan kalbimdi belki de.

Yatakta onun gövdesinin yakınında oturup elimi tereddütle yüzüne düşen saçlarına görürdüm. Saçlarının bu kadar yumuşak olmasına bayılıyordum. Bir seçim yapmak zorunda kalsaydım sonsuza kadar Taehyung'un saçları ile oynamayı seçebilirdim.

Saçlarını geriye doğru atmamla birlikte ortaya çıkan eşsiz yüzüne baktım bir süre. Karakteristik yüz hatlarını, biçimli dudaklarını, minik beni olan burnunu, çekik gözlerini, karamel ten rengini gözlemledim, ezberime kazımak istercesine.

Bakışlarım elindeki bardağa düştüğünde sıkıda kavradığı boş bardağı elinden aldım ve komodinin üzerine bıraktım. Gitmeden önce ona sarılarak beş dakika kadar uyusa mıydım?

İçimdeki burukluğa aldırmadan usulca Taehyung'un yanına uzandım ve ona yeterince yakınlaşıp başımı göğsünün üst kısmına yasladım. Nefesini hissetmeyi seviyordum. Kolumu da beline sımsıkı sarıp gözlerimi yumdum ve kokusunu derince içime çektim. Bundan sonra bunun için bir şansımın olmadığından emindim.

.....

Gözlerimi yeniden açtığımda Taehyung'un yerinde olmadığını fark ederek yataktan doğruldum. Yalnızca beş dakika kadar kısa bir süre onunla uyumayı plânlamıştım ama anlaşılan bunu başaramamıştım.

Bakışlarım odanın dört bir yanında dolaşıyorken banyodan gelen sesler yine Taehyung'un duş aldığını söylediğinden yerimden kalktım ve yatak örtüsünü düzeltip odadan usulca çıktım.

Blue Side ❧ VWo Geschichten leben. Entdecke jetzt