63.Bölüm

6.3K 870 1.1K
                                    

(Ella)

Taehyung ve So Ra son kez ifade vereceklerini söyleyerek yanımızdan ayrılmıştı. Hoseok ile birlikte Jungkook'un evine "taksi" denilen sarı araçlardan biri ile ulaşana kadar gözümü hiç yoldan ayırmamış, arada bir Hoseok'a geçtiğimiz yerlerle alakalı sorular sormuştum.

Regl yüzünden kendimi huzursuz hissediyordum bir yandan da Yeontan'ı ve Jungkook'u göreceğim için mutluydum. Bir de Taehyung ve So Ra yine gittiği için sinirliydim sanırım. Bir-çok duyguyu aynı anda yaşıyordum.

Nihayet Jungkook'un evinin önünde durduğumuzda Hoseok, cebinden çıkardığı anahtarı avucuma bıraktı ve bavullarla birlikte benim çantamı, mickey mouse peluşu mu da alarak önden ilerlememi istedi.

Avucumdaki anahtarı tıpkı Taehyung gibi havaya atıp yeniden tutmak istediğim sırada alnıma çarpan anahtar yüzünden kaşlarım çatıldı. Anahtar yere çarpıp tok bir ses çıkarırken Hoseok'un kahkahası da bu sese karıştı.

"Ella, iki dakika boş bırakmaya gelmiyorsun."

Hoseok'a doğru dönüp dudaklarımı büktüm. "Ama Taehyung havaya atıyor ve avucuna geri düşüyor."

"Pekala, Taehyung gelince söyleyelim de sana öğretsin."

Eğilip yerden anahtarları alırken "evde kaldığı yok ki," diye homurdandım.

"Hemen özleniyor şanslı velet," diyen Hoseok gülerek yanımdan geçerken bakışlarıyla kapıyı işaret etti. "Senin çoktan kapıyı açman gerekiyordu, biliyorsun değil mi?"

Koluna taktığı çanta, cekistirdiği bavullar ve kolunun altına sıkıştırmaya çalıştığı peluşumla oldukça rahatsız görünen Hoseok'u onaylayıp hızlı adımlarla kapıya doğru ilerlemeye koyuldum. Ama aklımda dönüp dolaşan soruyu es geçemiyordum. Velet ne demekti?

Kapının kilidine anahtarı sokup arkama döndüm.

"Hoseok, velet ne demek?"

"Taehyung gibilere verilen bir sıfat."

Hoseok'un yüzünde kocaman bir gülümseyiş oluşurken kilidi iki kez sağa doğru çevirdim.

"Peki tam olarak ne için kullanılıyor?"

Hoseok'u böyle gülümsettiğine göre iyi bir şey olmalıydı.

"Sen Taehyung'a böyle seslen. Eminim çok mutlu olacak."

Açılan kapıyla birlikte içeri adımlarken Hoseok'a teşekkür ettim.

Uzun bacaklarım sayesinde kocaman adımlar atıp salona geçtiğimde TV'nin karşısındaki koltukta sarılarak uyuyan Jungkook ve Jieun'u görünce yüzüme yayılan gülümseyiş eşliğinde ellerimi dudaklarıma bastırdım.

"Ben bu serseriyi okulda sanıyordum."

Hoseok'un eğlenceli sesine karşılık ona doğru döndüğümde "sakın serserinin anlamını sorma," diyerek güldü.

O zaman kötü bir şey olmalıydı.

"Jungkook'a kötü şeyler söylememelisin."

Başımı aşağı yukarı sallayıp kendimi onaylarken ayaklarımın dibine kadar kısacık bacakları ile koşan Yeontan, birkaç kez havladı ve ben hiç vakit kaybetmeden onu kollarımın arasına aldım.

"Beni özledin mi?"

Basına minicik öpücükler kondururken karşılık olarak yanaklarımı yalayışı karşısında kıkırdadım. Biraz fazla ses çıkarmış olmalıyım ki Jungkook ve Jieun uykusundan şaşkınlıkla uyandı.

Blue Side ❧ VWhere stories live. Discover now