0.8

2.6K 179 67
                                    

Cengiz ASOĞLU

"Cengiz!"

Tüm evde yankılanan gür sesle, yayıldığım koltuktan biraz doğruldum. Timuçin'in haykırışına bakılırsa bu sefer cidden ev başımıza yıkılıyor olmalıydı, duşa kabin kafasına düşmüş olsa bile şaşırmazdım.

Ama salona bornozla dalan ev arkadaşıma şaşırmadan edemiyordum.

"Üstünü giymeden salona fırlamak için ne gibi bir nedenin var Timuçin?" Hayır, banyodan fare çıkmış falan desem hiç öyle bir ortam da değildi ki. Belki klozetten yılan çıkmış olabilirdi gerçi, haberlerde neler neler görüyorduk. Çamaşır makinesinin içinde aylarca yaşıyorlardı sinsice. "Cengiz ben bu sefer öldüm."

Pekala, en azından tek başına ölüyor diye sevinerek evin başımıza yıkılmadığına şükür mü etseydim, yoksa arkadaşımın yasını mı tutsaydım?

Kararsız bir durumdu.

"Gerilim filmi gibi bir adamsın," diye söylediğimde salonun ortasına yürüdü ve perdelerin açık olmasını zerre umursamadan volta atmaya başladı. "Yiğidin malı meydanda olur kardeşim, çok haklısın ama Efsun hanım bu sefer bizi teşhircilikten hem polise verir, hem de evden atar."

"Ya boş ver Efsun hanımı falan, geleceğim söz konusu burada!" Alayla güldüm ve kaşlarımı kaldırarak unuttuğu çok önemli bir noktayı hatırlattım. "Eslem yan binadaki kızlara şov yaptığını duysa geleceğin diye bir şey olmaz, farkında mısın?"

Koşarak pencereye doğru gitti ve perdeleri kapattıktan sonra mutsuz yüzüyle tekrar bana döndü. "Gerçi geleceğimiz diye bir şey artık olmayabilir ama yine de sadakatime zeval gelmesin." Oturuşumu tamamen düzelttim ve telefonu kilitleyerek, kenara koydum. "Hayırdır, banyoda ölümcül hastalık teşhisi mi koydun kendine?"

"Ya gevşek herif, her şeyi alaya almasana." Omuz silktim, ciddiye alınacak bir tarafı yoktu. Tabii, sararmış yüzü dışında. "Daha yirmilerimin başında bitirdiler beni, gençliğimi elimden aldılar. Beni diri diri mezara koydular."

"Çüş amına koyayım," diye tepki verdiğimde bana döndü ve ağladı ağlayacak bir suratla "Eslem'e ne diyeceğim ben? Hayatımızın bittiğini nasıl açıklayacağım? Nasıl evlilik teklif edeceğimi bile düşünmüştüm!" dedi.

Ya sabır çekerek, dirseğimi dizime yasladım ve "Hayatına başlatma da doğru düzgün söyle, amma konuştun," dedim.

"Benim kıymetlimde garip şeyler çıkmış, inanabiliyor musun? Sarı sarı, iğrenç her biri. Kısır olabilirim, bulaşıcı bir hastalığa sahip olabilirim. Hukuken evlenme engeli mi bu? Gerçi olmasa bile Eslem'e bunu yapamam, benim yüzümden hiç çocuğu olmaması-"

Gözlerim büyürken "Ne olur sus artık, tamam, anladım." diyerek araya girdim. Acıtasyonun dozunu o kadar kaçırmıştı ki oturup ağlayacak gibi duruyordu. Sanki kısır kalsa sırf bebeği olmayacak diye Eslem onu terk edecekmiş gibi dizlerini dövmediği kalmıştı bir.

"Doktora git?" Kafasını hızla salladı, bu müthiş fikir aklına daha önce gelmişti demek. Timuçin'in zekası için hala bir umut olmasına sevinmiştim. "Gideceğim, hem de hemen. Devlet Hastanesi'ne bu saatlerde gidersek randevumuz olmasa da bekleyerek doktoru görebilirmişiz."

"Aman, bir saniye bile geç kalma. Allah korusun, kökten sünnet olmak zorunda kalırsın," dediğimde panikle "Tövbe de," demişti.

"Sen de gel Cengiz," diyerek yalvarma moduna geçtiğinde güldüm. "Elinden tutup, eczaneden ilaçlarını da alayım mı?"

"Kötü bir haber alırsam tek başıma kaldıramam, düşünsene. Ya bulaşıcı hastalığın var ve evlenemezsin derse? Ya bu amansız bir hastalığın belirtisi ise?" Durdu ve dehşetle büyüyen gözlerini bana dikti. "Ya AİDS falan olduysam?"

Ahu ile CengizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin